• garibaldi binasi, platform garanti, bilsar ve deniz palas'taki eserleri gezdikten sonra cagdas sanat dedikleri seye benim kafamin ermedigini anlamama vesile olmus olaydir.

    sanat eserinin bakanda bir duygu birakan bi sey olduguna inanmisim yillarca dogru ya da yanlis. ustelik bir de vasat ustu bir seyler bekler olmus insan. ne bileyim, bir yetenek pariltisi gormek istiyor insan.

    uno bomber'in belgeselinden alinma resimleri boyamis, bi klavye iki bilgisayar parcasi koymus bir adamin bana ne anlatmak istedigini acikcasi ben anlamadim. herkes oturup belgeseli izliyordu ki zaten o belgeseli de bu sanatci cekmemis. hayir uno bomber'in pesinde bi seyler yapacaksa ortaokul odevinin otesinde bi seyler gormek istiyor insan...

    bi baska kesit: sevdigi kadin kendini terkeden bir adamin o duvara bu duvara iki kiytirik yazi yazilmis olan bir mekana ben sanat eseri olarak bakamiyorum ne yazik ki. hayir bunu sanat eseri olarak goren varsa gelsin benim evime buyursun. sevdicegim sehir disina cikmadan once son ictigi kola bardagi (parmak izleri bonus), yatakta en son uzandigi kisim (carsaftaki kivrimlar gercekten goz alici. yastiktaki iki uc sac telinin ucmamasi icin odada hava akiminin bozulmamasi icin gayret gosterilmektedir.), salonda cikarip attigi t-shirt gibi guzide eserler benim evimde de mevcut. bunlarin yanina ingilizce bir seyler ben de karalayabilirim gibi geliyor.

    bahsettigim esere (?) donecek olursak sanirim eserdeki en basarili kisim, sergiyi gezenlerden birinin duvardaki o yazilarin altina yazdigi: "cagdas sanat denilen sey sadece biraz kasmak galiba" seklindeki yazi. buyurun buradan yakin.

    bir de sanati ingilizce bilen insanlara ozgulemisler. kendimi ingiltere'de filan zannettim. hadi eserin yanina bunlarin turkce cevirilerini yazmalarini gectim, en azindan kitapciga cevirileri koysalarmis. bienal gezen adam cevirmen mi tutacak yanina?

    cagdas sanat beni asiyor abiler...
  • en eğlendiğim zeka dolu çalışmalardan birini paylaşmadan edemeyeceğim sevgili sözlükçüler:
    böyle yıkık dökük boş bir ev düşünün, içinde geziyorsunuz, ve son sahibi duvara ev ve hayat hakkındaki görüşlerini yazmış.
    tuvaletin olduğu kapının camı kırık ve içeride yazılanları okumak için kapıya tutunarak eğiliyorsunuz, ve yazıyı okuyorsunuz:
    "çoğu insan tuvaletten ellerini yıkamadan çıkıyor, kapının temizliğinden gayet şüpheliyim."
    o anda ellerinizle ve vücudunuzun bir kısmıyla temas içerisinde olan kapıdan tiksintiyle uzaklaşıp, ellerinize abuk abuk bakıyorsunuz..

    sanat dediğin budur..
  • ozenilmemistir. icerige degil bu elestiri, belki onu da sorgulamak gerekir aslinda ama cok cok daha basit noktalara. mekanlarin (bence) cirkin ya da dokuluyor olmasina da degil. dogal dokuyu korumaya pek rahat baglayabilir, kolayca goz yumabilirim tabi. ama o eserin verdigi mesajla uzaktan yakindan alakasi olmayan ancak teknolojik olarak ihtiyac duyulan bir kablo yigini estetik olarak sunulabilirdi. ya da mesela bazi eserleri tikisirmak yerine dip dibe, daha genis yeri olanlardan calinabilirdi cok rahat. bir de ornegin bangir bangir ingilizce bagiran eserlerin yanina bir sayfalik turkce aciklama konmamisti onceki bienallerdeki gibi. dupeduz saygisizliktir bu, istanbuldaki bir bienali gezen herkesin ingilizce bilme zorunlulugu yoktur.
  • alışılmış olarak istanbul bienalleri hakkında, mekandan kopukluk, sanatçıların eski ve alakasız işlerle katılması, küratörlerin gereksiz sınırlayıcılıkları gibi eleştirilerin, sanki bu defa dikkate alınmış olduğunu düşündürten bienal hazırlığı açıklaması...
    (bkz: bekle ve gör)
  • efendim katılımcılar ise;

    hüseyin alptekin
    pawel althamer
    halil altındere
    yochai avrahami
    yael bartana
    otto berchem
    johanna billing
    michael blum
    daniel bozhkov
    pavel büchler
    phil collins
    smadar dreyfus
    lukas duwenhögger
    maria eichhorn
    gardar eide einarsson
    hala elkoussy
    jon mikel euba
    cerith wyn evans
    jakup ferri
    flying city
    luca frei
    erik göngrich
    gruppo a12
    daniel guzman
    hatice güleryüz
    irwin
    chris johanson
    y.z. kami

    karl-heinz klopf
    servet koçyigit
    yaron leshem
    david maljkovic
    oda projesi
    paulina olowska
    silke otto-knapp
    serkan özkaya
    ahmet öğüt
    şener özmen
    dan perjovschi
    ola pehrson
    khalil rabah
    mario rizzi
    ruangrupa
    solmaz shahbazi
    wael shawky
    ahlam shibli
    sean snyder
    nedko solakov
    superflex/ jens haaning
    pilvi takala
    tintin wulia
    alexander ugay/ roman maskalev
    axel john wieder/jesko fezer

    kaynak: http://www.iksv.org/bienal/
  • istanbul'u konu edinmis bienal. bilinçli bir tercih midir bilinmez ama bienal mekanlari arasinda yürürken geçilen ara sokaklar, baslibasina birer eser haline gelmisler... özellikle garibaldi binasi'ndan deniz palas`a giderken inilen merdivenler, duvarlardaki yazilar, dar sokaklar, sokakta oynayan ve "biyenal bu tarafta!" diye yol gösteren çocuklar falan filanla pek sahane bir durum ortaya çikmis. bir de bu sene mizahi durumlar agirlikta olmus, sahane olmus. öyle adami sinir eden, sanat yapacagim diye kendinden geçen, zorlama isler pek yok.
  • binaları arayıp bulmanın keyif verdiği ancak teması olan istanbul 'a yaklaşacak derinlik veya güzellikte olamamış bienal.
  • sınırsız geçiş biletleri satışa sunulmuştur. ancak bu konuda tek yetkili kurum ne yazık ki biletix'tir. satış gişelerinin festivallerden haberi yoktur, telefon veya internet üzerinden yapacağınız bilet alımı 25 ytl'nin 6 ytl üzerinde bir rakama gelmektedir. *

    bunun ötesinde en önemli bilgi; söz konusu 270 sf'lık kitabı biletinizi gösterip giriş yapacağınız bienal mekanlarından tedarik edeceksinizdir. zira kitapcık halen hazırlanmakta olup, ancak o zamana yetişecektir. biletix'ten alma çabasına girmeyin nafiledir. zira kitapcığın varlığından bile ancak sizin biletix web sitesinde bienalin sayfasını kaynak göstermeniz halinde haberleri olmaktadır.
  • poetic justice çadırlarında sanki 2 sene değil de 2 ay evvel gezmiş gibiyken, ne çabuk 2 yaş yaşlandık diye hayıflanırken olup olabilecek en güzel bienal konusu ''hem varolan kentsel mekâna, hem de bu kentin dünya için taşıdığı anlamın imgesel gücüne işaretle istanbul'' neşe ve heyecanla dolduruverdi içimizi. her birinin mekanı istanbul olan sayısız hayallere dalacağız yani.
  • ilk defa, iki kuratörün birikte gerçekleştirecegi ve konusu istanbul olan bienal: bu sene digerlerinden yine farklı olarak az sayıda sanatçıya yer verilecekmiş ve bu sanatçılardan bazıları da istanbulda eserlerini verene kadar konuk edilecekmiş.
    yapılan açıklamada, konu istanbulsa neden türk sanatçılara yaygınlıkla yer verilmiyor sorusuna, zaten katılan sanatçıların milliyetinin önemli olmadıgı, böyle bir ayrımcılıga gidilmek istenmedigi belirtildi.
hesabın var mı? giriş yap