• okula oglen giden sabahlari keyif yapan cizgi film izleyen ve kanimca tembellige sevkedilen ogrenci kesimi..
  • cocukken hic sevmedigim durumdu bu ogleci olmak. sabahci olanlar ogleden sonra butun gun top pe$inde "pas ver lan, pas ver lan" diye yirtinip bizle ta$ak gecerken biz ders i$lerdik. bir sene beklerdik ki biz de o ta$ak gecenlerin siniflarinin onunde kudurup onlari kiskandirabilelim. sonra tam gun olunca okul sogumu$umdur okumaktan.
  • (bkz: ögrenci)
  • ilkokuldayken olmak istediğim, ama okulum tam gün olduğu için asla erişemediğim ayrıcalıklı statü.
  • oglenci olmak cocuk dunyasinin en gereksiz seylerinden biri sanirsam. cocuk bunyesi zaten erken yattigi icin 8 gibi kalkmaya meyillidir -ki ben cumartesi bile sabahin 7sinde belki daha erken bir vakitte cizgi film izlemek icin kalktigimi bilirim- kalkiyorduk biz de o arada. sonra salak gibi okula gitmeyi bekliyorduk, televizyondaki kadin programlarina, o zaman yeni cikmis top 10 pop on (bu da super espriydi ha) programlarina goz atiyor vakit geciriyorduk. saat 11 bucuk gibi falan da acikmamis olmamiza ragmen oglen yemegini zorla yemek durumunda kaliyorduk.

    okula giderken sabahci cocuklara rastliyor gozlerindeki isiltiyi gorup imreniyorduk. okulun sabah olsun aksam olsun bi numarasi yoktu, dolayisiyla sabahci olmakla oglenci olmak arasinda ders acisindan cok bir fark gormuyorum, ama bazen aksamdan sonra elektrikler giderdi bak o ayri,o eglenceye denk pek bir sey yoktur ilkokul dunyasinda. sonra okuldan geliyorduk o karanlikta, aksam vakti oldugu icin eve gec gelmek de dikkat cekiyordu, yani yollarda surtmek pek akillica bir sey degildi. eve geldiginde tvnin bir anlami yoktu cunku cizgi filmler coktan bitmis haberler acilmis oluyordu. sokaga da cikamiyorduk haliyle, mal mal evde surtuyorduk. saat 1de eve geldigindeki o ozgurluk, o imkanlarla kiyas bile olmazdi. yazik oldu ilkokulun yari omrune, heba oldu gitti. hala da boyle yapan okullar var, cocuklar aci cekiyor bilen anlayan yok.
  • sabahları uyuma şansı olan öğrenci olmakla beraber, mahalledeki sabahçı arkadasları dısarıda oyun oynarken okulda olmak gibi bir sanssızlıgı da vardır.
  • her ne bok olursa olsun üzerine suç atılan okula öğleden sonra gelen öğrenci çeşidi.
  • ''öğlenciler yapmıştır'' söylemini ilkokul 1 deyken o kadar çok duymuştum ki ilkokul 2'de öğlenci olduğum süre zarfında okuldan çıkmadan önce kooperatif'i yakma, mevsimler posterlerini yırtma, lavaboya sıçma gibi faaliyetlerin hepsini tek tek gerçekleştirmiştim. ne olmuştu? fasit daire devam etmişti. öğlenciler yaptığı halde sabahçıların örtmenleri buna inanmadı, hepsini haybeden cezalandırdılar. ilkokul 2'nin son günü gelip çattığında ise anladım ki, kabak bu sene bizim başımıza patlayacak, beraber ırzına geçtiğimiz bir hademenin cesedi başında diğer çocuklara dedim ki: ''zirvedeyken bırakalım, gelecek sene onlar ne yaparlarsa biz üstlenmek zorunda kalacağız.'' ikna edemedim. ''biz yırtarız, bize bir şey olmaz, biz öğlencileriz! ahahah'' dediler. ben ise ilkokul 3'ün başlayacağı haftasonu annemi karşıma aldım. yine mi okumayı unuttun dercesine eli terliğine gitti. usulca durdurdum. dedim ki: ''anne, hademeyi biz öldürdük. biz öğlenciler. cesedini de biz yedik. biz öğlenciler! şimdi bu sene sabahçı olursam ne olabileceğini tahmin edebiliyor musun?''. annem şaşaladı, ve dedi ki, ''otis, seni, hep tehdit ettiğim üzere okuldan alıp tamirciye veriyorum. (bkz: seni tamirciye veririz) kaporta, şasi, şanzıman, motor. bunları öğrenir ekmeğini çıkarırsın.'' şaşırdım, ''tamam anne'' dedim. ''zaten okumayı da öğrendin, gerisi fasa fiso'' dedi. çok sevindim, ''anlayışına teşekkür ederim anne'' dedim. masadan kalkıp boynuna sarıldım, öptüm, öptüm, öptüm. beni durdurdu ''dur koca bebek! henüz senle işim bitmedi. şimdi doğru işçi tulumunu giyip tamirhaneye'' dedi. kabul ettim, evden fırlarken arkamdan ''sakın kimseye o hademe meselesini anlatma e mi?'' dedi. yine öğlenciler kazanmıştı. işimde kısa sürede yükselip bursa sanayiide onno usta ile çalışmaya başladım. çip tüningden indirdiğim paralar ile de kendimi eğittim, hep öğlenci kaldım, yediğimiz leziz mi leziz hademe de yanıma kar kaldı. işte çocuklar, böyle bir hayat da mümkün. ne duruyorsunuz?
  • sabahları programları şu şekildedir: erkenden çizgi film izle, neşelen - ardından tarkan veya malkoçoğlu çıkınca delir - sonra akşamdan yapmaya üşendiğin için ya da uyuyakaldığın için yapamadığın ödevleri yap - koşa koşa okula git.

    okul arası

    akşam programı: okuldan dönünce oynayan arkadaşları gör, ''eve gidip yemek yersem annem sonra çıkmama izin vermez'' diye düşün - çantayı bir köşeye fırlatıp arkadaşlara katıl - artık hava falan kararsın - eve en son giden ol - anneden azar işit, çok gerginlik varsa kafaya terlik gelsin - somurta somurta yemek ye.
hesabın var mı? giriş yap