• genellikle türk klasikleri basan bir yayınevi. halide edip, halid ziya gibi yazarların eserlerini orjinal metni ve eski türkçe kelimelerin parantez içinde açıklamaları ile basıyorlar. bu durum yeni okurlar için yararlı ise de bir noktadan sonra okuyanın konsantrasyonunu bozabiliyor.
  • senem dere isimli genç hikaye yazarının ilk kitabı hülya saati yayımlayarak takdirimi toplayan yayınevi.
  • (bkz: firmin)
  • kanımca türk edebiyatına önemli bir katkı sağlayan, eksik dolduran bir yayınevi. çünkü nispeten "eski" dilde yazan yazarlarımızın kitaplarını orjinal ya da kendi sadeleştirdikleri metinlerden basıyorlar, anlaşılmasını kolaylaştırmak için o sözcüğün anlamını vermekle kalmayıp hemen yanına yazıyorlar, iki saat alta bak üste koy eziyeti olmuyor böylece. verdikleri çok fazla kelime olduğu için eğer hepsini numaralandırıp alta koysalardı muhtemelen cidden zulüm olurdu. ama bu şekilde hem yazının ahengini koruyup hem bu kelimelerin anlamlarının öğrenilmesini, en azından yazının akıcılaşmasını sağlayarak bence çok iyi iş çıkarmışlardır. bu yayınevi sayesinde halide edip ya da halid ziya okumak angarya olmaktan çıkıp zevkli hale gelmiştir kanımca.
  • kendilerini tebrik ediyorum. buldukları dahiyane yöntemle insanı okumaktan ve kitaptan başarıyla soğutmaktalar.

    elimde halid ziya uşaklıgil'in bir kitabı var ve okumak hiç bu kadar eziyet haline dönüşmemişti. okuyucunun bilmediğini düşündükleri kelime ve tümcelerin karşılıklarını hemen bu kelime ve tümcelerin yanında köşeli parantez içinde italikle veriyorlar. metin içinde zırt pırt dikkat çeken köşeli parantez 2 sayfada gözün 2 kat yorulmasına neden oluyor. ha bire kesintiye uğrayan okuma temposu yüzünden okuma ve haliyle anlama performansı büyük ölçüde düşüyor. göz ister istemez sayfadaki düzensizliklere takılıp kalıyor.

    bu tarz bir uygulama olsa olsa lise düzeyinde hazırlanan kitaplarda kabul edilebilir. genel okuyucuya sunulan bir kitap yayınlandığında denenmiş ve kabul edilmiş yöntemler bellidir: kelimelerin anlamlarını, sayfanın sonunda ya da kitabın arkasında ister dizin şeklinde ister bölüm bölüm ve metinde geçen sırada vermek. yeniliğe kapalı değilim de bu eziyetten başka bir şey değil. okuma zevkini yok etmekten başka bir işe yaramıyor.

    üstelik aynı sayfa içinde birden fazla yerde geçen bir kelimenin anlamı sadece bir yerde verilmiş. okuyucu, bir yerde kelimeyi aklında tutamamışsa sayfada kelime avına çıkmak durumunda. ne olacak canım arasın demeyin. madem arayacaktı sayfanın altında arardı ya da kitabın sonunda. öte yandan pek çok yerde geçen ve anlamı öğrenilen kelimeler başka sayfalarda da yine anlamıyla veriliyor. bu da kelimeleri öğrenen bir başka okuyucu tipi için eziyet. üstüne üstlük nasıl bir okuyucu ortalaması çıkardılarsa artık dolaşımda olan ve yaygın olarak kullanılan kelimelere de karşılık yazmışlar. "sabit fikir" denildiğinde kastedilen anlamı anlamayan okuyucu zaten gelip de bu kitabı okumaya kalkmaz.

    net bir bilgim yok ve aramaya da üşeniyorum ancak bu uygulamanın, meb'nin kitaptan nefret ettirmek için öğrencilere akıl dışı bir okuma sorumluluğu yüklemesiyle ilgili olduğunu düşündüm hemen. bu şekilde bir sayfa okuyan insanın lanet edip kitabı fırlatacağı ya da fırlatmak isteyeceği aşikar. bunu yapmayacak okuyucu kitlesi ise bu kitabı zorunluluktan okuyan ve sözlüğe bakmaya üşenen, ödev yaparken bile bilgiyi hazır lop bulmak isteyen öğrenciler olabilir.

    katılıyorum, hakikaten bir an önce telif süresi dolsa da kitaplar anonim hale gelse. umarım bu süre sandığımdan kısadır. özgür yayınevi özgürlüğünden aldığı güçle klasiklerimizi biçmeye devam etmesin lütfen. işin saygısızlık boyutuna girmedim bile. bu yayınevinin bastığı kitabı alacağıma ikinci el kitapçılarda eski basımları ararım daha iyi.
hesabın var mı? giriş yap