ülüg
-
orhun yazıtları, türk hükümdarlarının tanrı tarafından kut ve ülüg (kısmet) ile donatıldığı için iş başına gelebildiğini söyler ki çoğu kez şu iki ifade, doğrudan tanrının adının ardından gelir: "tengrinin buyruğu üzerine, kut ve ülüg sahibi olduğum için bunu yapabildim.”
gök tanrı, insanların yaşamlarına doğrudan müdahale eden ulu bir varlıktır. ödüllendirme ve cezalandırma gücü ondadır; yaşamsal mutluluğu, iktidar ayrıcalığını* ve talihi, kısmeti* toplumsal durumlarına göre insanlara verir ve gerektiğinde de bağışladığı kut ve ülügü layık olmayanlardan geri alır.
ülemek (dağıtmak, pay etmek) kökünden gelen ve divanü lugati’t-türk’te ‘pay, nasip, hisse’ anlamlarında kullanılan (1. cilt, s.62,72) ülüg, "herkesin hissesine düşen pay, kısmet" olarak da açıklanabilir…
sencer divitçioğlu, georges dumezil’in üçlü işlev teorisini türklere uyarlayarak şöyle der:
“kut, tengri'nin kağanlara bahşettiği kutsallık ve egemenlik tözüdür.
küç, gene onun kağanlara bahşettiği fizikî güçtür.
ülüg, tengri'nin inayetiyle kağanların sağladıkları bereket ve doğurganlıktır.”
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap