• ingiltere'de büyük dönüsümün bir parcasi olarak cikarilmis yasadir. buna göre yapilacak sosyal yardim, piyasadaki en düsük maastan daha az olmak durumundadir. yardimi alacak olan kisinin bir tür cezalandirildigi yasadir.
    (bkz: fakirsin sen fakir fakir)
  • bir de bu yasayla birlikte yoksul siginma/calisma evleri uygulamaya konulmustur.
    (bkz: bridewell)

    aslinda buyuk donusumun bir parcasi filan degil, bilakis onyedinci yuzyildan itibaren bir itaatkar bir isci sinifi yaratma yonundeki burjuvazinin ingiliz jakobenizminin cokuntu doneminde uygulamaya koyabildigi toplumsal kontrol planinin son raddesidir. (bu baglamda yoksulluk yasasinin olcutlerini ve etkilerini polanyi yerine e.p. thompson'dan okumayi yeglerim. zira polanyi'nin buyuk donusum dedigi sey thompson, hay, rude, rule, linebaugh ve digerlerinin elinde paramparca olmakta, yerini cok daha etkin, cok daha derin ve genellesmis bir sinif savasina terk etmektedir.)the making of english working class'tan yoksulluk yasasisinin yarattigi darulaceze/siginma evi/cezaevi turevi calisma evleri hakkinda yetkili mercilerin agzindan bir degerlendirme:

    bizim amacimiz calisma evlerini mumkun oldugunca cezaevlerine benzetmektir...hedefimiz orada oyle acimasiz ve tiksindirici bir disiplin kurmak ki sayesinde yoksullarin gelmesi engellensin ve bu yerler onlar icin bir teror halini alsin.

    “our intention,” said one assistant commissioner, “is to make the workhouses as like prisons as possible;” and another, “our object is to establish therein a discipline so severe and repulsive as to make them a terror to the poor and prevent them from entering. sf. 267

    georg rusche ve otto von kirchheimer'a gore bu ilke 1834'ten bu yana cezaevi sisteminin leitmotivi haline gelmistir. ya da melossi'nin dedigini takip edersek, cezaevlerinin islevi isci sinifina fabrikalardan, tabakhanelerden, insaatlardan, madenlerden, yani emeginin nihai somurusunden ve issizlikten bir barem altta cehennemin yattigini simgelemek olmustur.(tabii bu fasizmin genellesmedigi durumlarda, iktidarin hegemonyayi bir nevi jonglorlukle surdurdugu vakitlerde gecerlidir. yoksa, fasizmin bozuk para oldugu bizim gibi memleketlerde cezaevleri doldur-bosalt sistemiyle isler, devletin ve hakim siniflarin bir turlu gucunu yetiremedigine-thompson'cilar bu noktada takdire sayandir, zira hukugun sadece objektif gercekligiyle bile sinif savasinda ezilenlerin ezilmesinin onune gecebilecegini savlamislardir- boyun egdirdigi iskencehanelere donusmustur.

    (bkz: diyarbakir cezaevi)
    (bkz: mamak askeri cezaevi)
    (bkz: metris)
    (bkz: sinop cezaevi)
    ve en "guzel" tasviri-oksimoron oldu bu bir nevi ama:
    (bkz: duvar)

    not: nereden nereye geldik, 1834'ten cezaevlerine, pek de kisa bir adim olmasa gerek. simdi bunlari pek calismiyorum ama evvelden yazdigim bir seye bakarken aklima geldi, hemen sozluge bir sicrayayim dedim. internetin zarari mi, faydasi mi bilemiyorum....
hesabın var mı? giriş yap