*

  • 20 mart 2004 galatasaray sk olagan kongresinin iki sene ardından yapılacak olan seçimli genel kurul toplantısıdır. 2004 yılında yapılan kongrede özhan canaydın 1353 oyla başkan seçilirken mehmet cansun 1175, yılmaz toköz ise 38 oy almış, diğer adaylardan alp yalman cansun'un listesine, turgay kıran ise canaydın'ın listesine girerek yarıştan çekilmişti. bir bakıma kötünün iyisinin seçileceği bu kongrenin gidişatını ergun gürsoy ve turgay kıran'ın canaydın'ın listesine girmeleri değiştirmişti.

    2006 kongresi içinse (resmi olmayan kaynaklara göre) şimdilik dört üye adaylıklarını açıkladı: alp yalman, turgay kıran, semih haznedaroğlu* ve yılmaz toköz.

    bu adaylardan yılmaz toköz seçime selahattin beyazıt, faruk süren ya da semih haznedaroğlu'nun aday olmaları durumunda adaylığını çekeceğini söyledi, ki toköz'ün aday olması durumunda da pek şansı olduğu söylenemez. turgay kıran, iki sene önce canaydın'ı kıyasıya eleştirdikten sonra son anda yine canaydın tarafından ikinci başkanlık ile ikna edilerek adaylığını geri çekmişti. kıran'ın görev yaptığı iki sene boyunca iyi bir izlenim bıraktığını söylenemez. tromsö maçından önce ettiği laflar bir yana, bundan üç-beş gün önce bile "zidane'ı getireceğim" gibi zamansız ve anlamsız bir açıklama yapması bile kendisinin başkanlık kolduğunu dolduramayacağının sinyalleri. kıran ayrıca yönetim kurulu üyesi olduğu canaydın yönetiminde gemiyi ilk terkeden yönetici olarak ön plana çıkıyor; her ortamda üyesi olduğu yönetim kurulunu dışarıdan biriymişçesine kıyasıya eleştiriyor, küçümseyici sözlerle hoş olmayan durumlar yaratıyor. turizmci kıran, tepeden aşağıyı göremeyen (ya da yukarıyı) anşante fığanse yöneticiliği ve tecrübesizliği ile galatasaray spor kulübü başkanlığı yapacak birikim ve kişiliğe sahip görünmüyor.

    alp yalman ise 1990-1996 yılları arasında galatasaray başkanlığı yaptı, daha sonra da ilk canaydın döneminde yönetim kurulunda görev aldı. henüz listesini açıklamayan yalman bu sefer başkanlığın güçlü adaylarından. yalman başkanlığı döneminde başarılı olmuş ve galatasaray başkanlığını taşıyabilmiş bir kişi. ayrıca tecrübesi ve konservatif yönetim anlayışı ile de böyle bir dönemde seçimin favorilerinden. ancak bu finansal koşullarda ona avantaj sağlayan tutucu yönetim anlayışı aynı zamanda yalman'ın bir dezavantajı. 1996'da yalman'ın bıraktığı ruhunu kaybetmiş, hedefleri küçülmüş galatasaray'ın bugünkünden farkı olmamakla beraber, yine bu tip bir yönetim gelirse galatasaray'ın ileriye yönelik bir adım atacağı söylenemez. bu noktada yalman'ın isminin, yalman galatasaray'a ne kadar yakışır olsa da, listesinden bağımsız olarak düşünüldüğünde seçimi kazanmak için de (karşısında ciddi bir aday olduğu sürece), galatasaray'ı böyle bir durumdayken ileriye taşımak için de tek başına yeterli olacağını düşünmüyorum.

    çeşitli kaynaklara göre özellikle ünal aysal'ın desteği ile adaylığını açıklayacağı(kimine göre açıkladığı) söylenen haznedaroğlu şu anda en güçlü aday görünümünde. haznedaroğlu'nun en büyük avantajı "duayen"lerden aldığı destek olmakla beraber en büyük dezavantajı da yine daha önce süren ve cansun'u "indirip" canaydın'da ısrar eden bu grubun, diğer üyelerin yenilik arayışlarının içinde, artık etkisinin azalıyor olması. haznedaroğlu her ne kadar ünal aysal-cem uzan benzetmesinden yola çıkılarak ateş ünal erzen'e benzetilse de kukla yönetici olmayacak kadar etkili bir isim. öte yandan haznedaroğlu'nun bir potansiyel sorunu başkanlığa aday olamayan aysal'ın desteğini "dışarıdan" alacak olması. aysal haznedaroğlu'nu destekleyecekse kesinlikle yönetimde yer alması gerekir. kaldı ki ünal aysal'ın son zamanlardaki yükselişi ne galatasaray yönetimlerinde daha önce gösterdiği başarılar, ne de ürettiği projeler. şunu kabul etmek lazım ki ünal aysal bu noktaya -olması gereken, ve belki ortalamadan fazla olan- galatasaraylılığı ve daha çok maddi olanakları ile geldi. bu bağlamda haznedaroğlu eğer başkan olacaksa aysal'ın desteği kesinlikle belirleyici olmamalı. haznedaroğlu'nun diğer üyelerden aldığı destek ve listesi kulübe henüz beş sene önce üye olmuş ve spor kulübü yöneticiliği tecrübesi bulunmayan aysal'ın desteğinden çok çok daha önemli. aysal üyelik yılını doldurduktan sonra galatasaray başkanlığına soyunacaksa kulübe bugünkü olanaklarından fazlasını sunması gerekir ki bu da üst düzey herhangi bir pozisyonda en az birkaç senelik spor kulübü yöneticiliği tecrübesidir. aksi halde aysal'ın haznedaroğlu'na olan desteği ters tepebilir.

    bu adayların yanında özhan canaydın'ın ise adaylığını açıklayıp açıklamayacağı henüz belli değil. canaydın'ın bazı genel kurul üyelerinin aidatlarını son anda yatırması aday olacağı yönünde beklentiler yaratırken, camianın önde gelen isimlerinin canaydın'ı aday olmamak konusunda ikna etme çalışmaları biliniyor. canaydın tekrar aday olduğu taktirde seçilmek için şansı -her şeye ama her şeye rağmen- liselilerden alabileceği 700-900 civarında blok oy dışında kalan oyların diğer adaylar arasında eşit şekilde bölünmesi olabilir (türkiye'de 20% oy ile 50% koltuk alıp hükümet kurulması gibi!). özhan canaydın eğer tekrar aday olursa tahmin ediyorum ki artık kendisine yöneltilen eleştirilerin dozu iyice artacak, hatta ipin ucu kaçacak. bunu bildiğini düşündüğüm kurt canaydın, artık daha fazla yıpranmamak için önce "başarı ile sürdürdüğü görevini devam ettirmek için" adaylığını açıklayıp daha sonra "büyüklük göstererek", "camiadan gelen talep doğrultusunda" çekilebilir ya da "sağlık sorunları nedeni ile bayrağı yeni isimlere teslim etmek adına" adaylığını açıklamayabilir. canaydın'ın aday olup hasbelkader tekrar başkanlığa seçilmesi durumunda ise zaten canaydın ve yönetim kaynaklı olarak marjinal yollara kaymaya başlamış taraftar tepkisi artık galatasaray'a onulmaz zararlar verir. bu bağlamda özhan canaydın'ın hem kendi hem de galatasaray'ın iyiliği için kesinlikle aday olmaması gerekir.

    adaylar dışında ismi geçen bazı kişiler ali dürüst, adnan polat ve yiğit şardan. ali dürüst, süren ve canaydın yönetimlerinde görev almış saygı duyulan genç bir isim. ancak, fazla naz aşık usandırır, böyle bir dönemde ısrarlara ve kendi başkanlığına doğru olabilecek gidişata rağmen aday olmayan dürüst'ün adı artık başkanlık için anılmamalı. aynı şekilde adnan polat da bir yönetimde olmayı tercih etmiyorsa artık bu isimlerin üstünde durmak yerine genç isimler cesaretlendirilmelidir. polat ve dürüst'ün tecrübelerinden yararlanılmalı, ama artık tercihleri şu veya bu nedenle başka yönde olan bu kişilerin yakası hem onların hem de galatasaray'ın iyiliği için bırakılmalıdır. galatasaray'da yöneticilik yapmak onuru ısrarla değil, cesaret ve heyecanla gelir; eğer diğer üyeler yüreklendirilirse eminim ki onların da arasından çok daha iyi yöneticiler çıkacaktır. yiğit şardan yüreklendirilmesi gereken bu genç üyelerden yalnızca biri ve şardan adını ise şu aşamada ayrıca sembolik olarak kullanmayı da uygun görüyorum. çünkü yeni başkanın bir görevi de kendini kanıtlama şansı olmamış yiğit şardan'ları ileriki yıllarda başkanlık koltuğuna oturacak şekilde onları yönlendirmektir.

    burada küçük bir parantez açarak şimdiye kadar isimleri geçen bazı kişilerin doğum yıllarına bakalım: canaydın (1943), süren (1945), haznedaroğlu (1940), gürsoy (1945), kıran (1948), yalman (1940), cansun (1947), ali dürüst (1955). burada ilginç birkaç nokta var. bu kişiler arasında en yaşlı olduğu izlenimi veren canaydın, süren ve gürsoy'dan iki, cansun'dan dört ve kıran'dan ise sadece beş yaş büyük. genç ve dinamik görünümü olan kıran ise, mesela, gürsoy'dan sadece üç yaş küçük. yani bu kişilerin nasıl algılandığını belirleyen aslında yaşları değil, daha çok davranış tarzları. bu anlamda yaşlı dendiğinde akla canaydın, genç dendiğinde ise cansun ve kıran'ın gelmesi bu kişileri değerlendirirken yanıltıcı olabiliyor. yani canaydın'ın diğer isimlere göre ağırlığını ve eleştiri kaldırmaz tutumunu yaşlılığına bağlamak, kıran'ın ettiği bazı lafları genç yaşına bağlamak anlamsız kalıyor ki bu noktada kişilerin yaşlarının değil yaptıklarının ve galatasaray'a kattıklarının daha önemli olduğu ortaya çıkıyor.

    25 mart 2006 galatasaray sk olagan kongresi daha önceki iki kongrenin de olduğu gibi galatasaray için dönüm noktası olacak. yakın zamandaki bu kongrelerde maalesef olumsuzluğa doğru ciddi dönemeçlerden geçtik. bu sefer öncelikle,

    - geniş bir tabandan destek almış güçlü bir yönetim çıkararak bir an önce seyrantepe projesi ve galatasaray'ın riva projesi sonuca ulaşmalı,

    - milyon dolarlar değil, yönetim tarafından ilk anda gerekli olan sıcak para ve yeni projeler sağlanmalı,

    - kopmuş, darmadağın olmuş yönetim-sporcu-taraftar ilişkisi özellikle türk futbolundaki durum da göz önünde bulundurularak albayrak, polat tipi yöneticiler tarafından yeniden inşa edilmeli,

    - son zamanlarda genç yönetici yetiştiremeyen genel kuruldan ileride başkanlık yapabilecek nitelikte yeni yöneticiler çıkmalı,

    - bir futbol kulübü haline gelmiş dev çınar tekrar bir spor kulübü haline getirilmelidir.

    her şey bir yana, galatasaray'ı sevenler tarafından yalnız bırakılmış galatasaray bu kongrede başkan değil, lider seçmelidir.

    düzenleme: semih haznedaroğlu'nun yeterli desteği henüz bulamadığı ve ünal aysal'ın da desteğinin ve etkinliğinin azalması sonucu adaylıktan vazgeçtiği yolundaki haberler eğer doğruysa başkanlık için mevcut adaylar arasında alp yalman isminin artık iyice ön plana çıktığı söylenebilir. ancak mevcut şartlar altında karşısında ciddi rakip olarak bir tek iki güçlü adayın nispeten zayıfı olan yalman kalan canaydın ya tutarsa diyerek adaylığını açıklayabilir. yiğit şardan'ın da adaylığı tekrar gözden geçirdiği düşünüldüğünde adayların kim olduğu resmi olarak açıklanana dek köprünün altından çok sular akacağını söyleyebiliriz. adayların oy pusulalarının renkleri 10 mart 2006 tarihinde galatasaray spor kulübü mecidiyeköy binası toplantı salonu’nda belirlenecek.
  • özellikle siyaset meydanı'ndaki yumuşak sohbetten sonra; en dinamik, eline koluna diline en hakim, duygusallıkla pasiflik, tek adamlıkla dikdatörlük arasındaki çizgiyi iyi bilen; halkla iç içe olmanın, lise* geleneklerini yok etmeyeceği bilincine ulaşmış, en başkan gibi başkanın her ne kadar şu anda adaylığını açıklamamış olsa ve bu seçimde aday olmama ihtimali yüksek olsa da, yiğit şardan olduğu çok nettir ki bigün kendisi aday olur da genel kurul da onun farklılığını görüp başkanlığa oturtursa, o koltuğa ne kadar yakışacağı herkes tarafından görülecektir...
  • yiğit şardan'ın yazılı açıklaması ile başkanlık için aday olacağını duyurmasından sonra yeni yüzlerle çoklu katılım ve geleceğe yönelik genç üyelerin ağırlığını koymaya başladığını görmenin yüreklere biraz olsun su serptiği kongre. şardan, mehmet cansun döneminde galatasaray'da idari işlerden sorumlu asbaşkanlık görevini yapmasının yanı sıra türkiye basketbol federasyonu ve türkiye otomobil ve motor sporları federasyonu yönetim kurulu üyeliklerinde ve f1 komitesinin kurucu üyeliklerinde bulunmuş.

    şimdi gözler yiğit şardan'ın listesine ve programına çevrilecek. nitekim kabul etmek gerekir ki, her ne kadar daha önceki yönetimlerde görev almışlığı bulunsa da şardan'ı şu anda birden ön plana çıkaran onun genç ve dinamik imajının galatasaray'ın özellikle canaydın döneminden sonraki (bitti gözüyle bakıyor ve bakmak istiyorum) arayışları ile kesişmesidir. umarım ve tahmin ediyorum ki şardan ilk anda kendisine duyulan sempatiyi 10 senede 7 şampiyonluk, her sene 3 yıldız gibi kongre balonları ile değil, gerçekçi ve uzun vadeli bir programla destekleyerek, aday profilinde bir değişiklik olmazsa, bu adaylar arasında başkanlık için ciddi bir şans yakalayacaktır.
  • bugünkü renk seçimleri sonrası adaylar netleşmiştir:

    - özhan canaydın
    - semih haznedaroğlu
    - turgay kıran
    - yiğit şardan
    - yılmaz toköz
    - alp yalman

    not: eklemeden geçmek imkansızdır ki yiğit şardan başkanlık görevine layık görülmelidir artık...
  • özhan canaydın - yiğit şardan düellosuna sahne olacak kongre. listesini ilk açıklayan yiğit şardan 'dır.

    yiğit şardan:
    (bkz: mehmet cansun)
    (bkz: mümtaz tahincioğlu)
    (bkz: hasan mingü)
    (bkz: eşref hamamcıoğlu)
    cem ataç
    mete başol
    rıfat karakimseli
    (bkz: sedat doğan)
    (bkz: abdurrahim albayrak)
    (bkz: jerfi fıratlı)
    (bkz: burak elmas)
  • umarım özhan canaydın rejiminin yıkılıp galatasaray'ın yiğit şardan'ın başkanlığında önünün açılacağı kongre.
  • canaydın'ın tekrar aday olmasıyla artık göz ardı edilemez bir gerçeğin ayyuka çıktığı kongredir. o gerçek de şudur ki: canaydın ve onun gibi düşünenler için galatasaray demek galatasaray lisesi demektir.

    galatasaraylıların bir an için durup kendilerine şu soruyu sorması gerekiyor: özhan canaydın'ın başkanlığından kim memnun? gerçekten, kim onun yeniden başkan adayı olmasını istiyor? çevrenizde, arkadaşlarınız arasında - rakip takım taraftarları hariç - "yok abi ya, canaydın bir daha başkan olmalı" diyen tek bir kişiye rastladınız mı? öyleyse canaydın'ın televizyonlara çıkıp, pişkince gülümseyerek yeniden başkanlığa aday olduğundan, projelerinden bahsetmesinin ardında yatan şey nedir? bir insan, tüm taraftarlar gitmesini isterken, forumlarda, tribünlerde ve sokakta kendisi için "ah bir kurtulsak" derken nasıl bu kadar rahat adaylığını açıklayabilir? cevabı çok basit, çünkü canaydın'ın temsil ettiği bakış açısına göre galatasaray kulübü galatasaray lisesi'ne aittir. galatasaray taraftarları ise bu lise kulübünü destekleyen "halktan kişilerdir". çok sevimli, aman da aman, hanimiş de hanimiş kişilerdir onlar, ama galatasaray'ın geleceğinde, galatasaray'ın kaderinde söz sahibi olamazlar. onlar belirleyici değillerdir. galatasaray için en iyisini bilemezler. bunu galatasaray'ın liseli, beyaz saçlı, frankofon abileri bilir. taraftarlar buna isyan ederlerse "çapulcu" etiketi yapıştırılır olur biter. içlerinde mühendisler, avukatlar, doktorlar, hakimler olsa bile hepsi "avam" görülmektedir, galatasaray aristokrasisinin lordlar kamarasına giremezler. zaten dikkat edin kulüpte "taraftar" vurgusu da -bazı iyi niyetli kişiler hariç- çok da kuvvetli değildir. rakip kulüp yöneticileri, başkanları taraftarlarına her fırsatta sahip çıkarken, bu düşünce yapısındaki adamlar için taraftar değersizdir.

    galatasaray lisesi mezunları bu ülkenin en kaymak tabakasını oluşturuyor. mezunlarının büyük bir çoğunluğu çok saygın yöneticiler, maddi durumları da gayet iyi. peki neden hiç biri eline cebine atmıyor? çünkü bu onlar için çok avam bir iş. galatasaray adası'nda düzenlenen bir partiye gitmek, trilyonluk yüzüncü yıl balosuna katılmak, çocuklarını galatasaray pony club'a kaydettirmek ilgi çekici olabiliyor ama fazlası ı-ıh.

    galatasaray lisesi bu ülkenin en seçkin kurumlarından biridir. tarihi ile, sanat, siyaset, spor dünyasına kazandırdıkları ile tartışılmaz ve köklü bir kurumdur. buna kimsenin diyeceği yok. galatasaray spor kulübü'nün kurulduğu okul olması sebebiyle ayrı bir yeri olması, özel bir konumu olması da gayet doğal, buna da laf yok. ama artık galatasaray "lise kulübü" olmanın çok ama çok ötesindedir. liseden çıkıp halkın malı olmuştur. ama görünen o ki birileri hala "susun, siz bilmezsiniz. en iyisini biz biliriz. hem siz kimsiniz, galatasaraylıyım demekle galatasaraylı olunmaz" demekte ısrar ediyorlar.

    hayır! galatasaray benim çocukluğum... galatasaray bayram sabahları herkes bayramlık giyerken benim inatla giymeye devam ettiğim çubuklu formam... galatasaray sevinçlerde ve üzüntülerde kalbimden dökülen göz yaşlarım... galatasaray tribünde yanımda duran, tanımadığım ama gol olduğunda sarmaş dolaş sevindiğim kardeşim, renkdaşım... galatasaray aç kalıp sokaklarda dolaşırken cebimde sıkı sıkı tutup ter içinde bıraktığım bilet param... galatasaray popescu topa gelirken ettiğim masum dualar... galatasaray anneannemin felçli ve ölüm döşeğindeyken bile torununun başını okşayıp ağzından dökülen "cim bom bom" sözleri.... galatasaray ben'im!... galatasaray biz'iz!
  • 6 başkan adayının özgeçmişi seçimi galatasaray lisesi vs robert koleje çevirmiştir..

    galatasaray lisesi
    (bkz: özhan canaydın)
    (bkz: turgay kıran)
    (bkz: semih haznedaroğlu)

    robert kolej
    (bkz: yiğit şardan) (ortaokul galatasaray lisesi)
    (bkz: alp yalman)
    (bkz: yılmaz toköz)
  • galatasaray'daki parçalanmışlığın, düşmanlıkların ve dostlukların gözler önüne serilmesine vesile olan, belki de galatasaray tarihinde ilk kez seçim manevralarının bu denli önem kazandığı kongre.. bu samimiyetsiz görüntüyü yaratan kadar yoktur galatasaray'a zarar veren.. başkanlık seçimine bir hafta kala gelişmeleri adaylar bazında tekrar gözden geçirip, yapılmış ve olası seçim manevralarını da galatasaray kongreler tarihine bir not düşmek iyi olacak sanırım.

    yılmaz toköz başkanlığını aylar öncesinden açıklayan ilk aday olmuştu. kendisinin ciddi bir oy potansiyeli ve ciddi bir beklentisi olduğunu sanmıyorum. toköz hazırlıksızlığı ile galatasaray'a nasıl bir zihniyetin hakim olduğunu gözler önüne seriyor. toköz ben bu kulübe yıllardır üyeyim, başkan adayı da olurum istediğimi de yaparım dercesine böyle buhranlı bir dönemde plansız, programsız olarak ortaya çıkabiliyor. öte yandan da eleştirilerinin başka türlü yankı bulmayacak olması ve fikirlerini bu şekilde gündemde tutma düşüncesi ile hareket ederek galatasaray'da belki de çoksesliliğe bir renk olarak katılmasını sağlıyor.

    turgay kıran canaydın'ın gemisini ilk terk eden üye olarak açıklamaları ile tepki toplamıştı. kıran'ın en çarpıcı hamlesi, 15 mart 2006'da yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında ünal aysal'ın elinde olan 23,5 milyon dolar değerindeki hisseyi kulübe kazandıracağını açıklamak oldu. bu aslında güzel bir düşünce.. ancak şimdi içimden geçiyor ki kıran'ın cevap vermesi gereken üç soru var: birincisi, madem turgay kıran kolaylıkla böyle bir kaynak bulabiliyor neden bu seçenek iki sene yöneticiliğini yaptığı canaydın döneminde gündeme gelmedi? ikincisi, 23,5 milyon dolarlık bu atılım seçim kozu olarak kullanılacaksa sayın kıran oturduğu fransız şatosundan 23,5 milyon dolar getirip galatasaray'a başkan olabileceğini mi sanıyor? ve son olarak, bu teklif seçim kozu değilse turgay kıran 26 mart'ta gidip yine bu hisseleri galatasaray adına kurtaracak mı? turgay kıran'ın seçimlerden hemen önce kendisi hakkında soru işaretleri bırakacak 23,5 milyon dolar para yerine 23,5 milyon dolarlık somut bir proje sunmasını tercih ederdim. kıran ile ilgili geçilmesi gerektiğini hissettiğim bir diğer not ise yaptığı "galatasaray'da konsensüsün ne demek olduğunu büyüklerim bana öğretti" gibi bir açıklama oldu. derin galatasaray'daki "büyük"lerin etkinliğini ortaya koyan bir açıklama.

    semih haznedaroğlu daha erken adaylığını açıklayarak değişim isteyenlere liderlik yapacağının sinyallerini vermek yerine sırtını neredeyse tamamen ünal aysal'a dayayarak adaylığını son gün açıklamayı uygun gördü. "beni istedikleri için aday oldum" diyerek de başkan adayı olduğunu ancak başkan olmayacağını, ya da olamayacağını, anlatır gibiydi. basit mantıkla, haznedaroğlu gibi "gelenekçi" biri canaydın'a karşı aday oluyorsa demek ki canaydın yönetiminden memnun kalmamış ki aday olmuş demektir. yani haznedaroğlu'nun canaydın lehine çekilmesi galatasaray'da başkanlığa adaylık açıklamanın artık bazı üyelerin oyuncağı haline geldiği düşüncemi pekiştirecek. semih bey'in ünal aysal desteği ile adaylığını sürdürmesi ise oyları ciddi şekilde bölerek canaydın'a tekrar başkanlık yolunu açabilir. bu ihtimallerin yanında en güçlü ve arzulanan durum ise haznedaroğlu'nun -artık galatasaray'da başkanlık yapacak hevesi olmadığını açığa vurduktan sonra- değişimi temsil eden ve liderlik yapabilecek bir aday lehine yarıştan çekilmesidir.

    alp yalman galatasaray'da 1996'ya kadar görev yapmış ve başarılı da olmuş bir aday. galatasaray alp yalman'ın hizmetlerine yönetim kurulu üyeliği bazında ihtiyaç duyacak olsa da yalman galatasaray'ın bu dönemde aradığı dinamizmi karşılayacak nitelikte değil. henüz listesini açıklamaması, ciddi bir program sunmaması da samimiyetsiz bir görüntü yaratıyor. yalman'ın tek dediği "benim bıraktığım galatasaray bu değil". sayın yalman, sizin bıraktığınız galatasaray kasasında parası olduğunu iddia ettiğiniz (süren'e göre 14 milyon dolar borç) heyecanını kaybetmiş, saftig'lerle kuzmanovski'lerle şampiyonlar liginde mücadele eden bir galatasaray'dı. o zamanlar için başarılı olduğunuzu inkar etmek bir yana, galatasaray'a şampiyonlar ligi vizyonunu kazandırdığınız için teşekkür ediyorum. ancak öteye taşımakta zorlandığınız bayrağın en yükseklere çıktığı bir dönemi bu şekilde eleştirmek sizi kahraman yapmadığı gibi ısrarla ve tek koz olarak bahsettiğiniz "benim bıraktığım galatasaray"ı da sorgulamama neden oluyor... yalman da aynı kıran gibi özhan canaydın yönetiminde (birinci dönem) görev almış biri. canaydın'ı kıyasıya eleştirdikten sonra kıran'ın önceki seçimde yaptığını yapmayacak tutarlılığa sahip olduğunu düşünüyor ve umuyorum.

    yiğit şardan galatasaray'da değişimin simgesi olarak öne çıkıyor. son genel kurul toplantısında selahattin beyazıt'ın desteğini açıkça kazanması da canaydın'ın kemik oylarının sızlayabileceğini işaret ediyor. yakın zamana kadar en büyük artısının yaşı ve dinamizmi olduğunu düşündüğüm şardan (objektif olalım, daha önce galatasaray'da görev almıştır fakat kendisini bu seçimde ön plana çıkaran ne geçmişi ne de ilişkileridir) 15 mart 2006'daki genel kurul toplantısına listesini hazırlayarak gelmiş ve genel kurul üyelerini etkilemiştir. hatta listesinde 3 kişilik boş yer bırakarak da birleşmeler ve yeni katılımlar için açık kapı bırakmıştır. açık söylüyorum, isteyen listesini, isteyen kendisini beğenmez ama 15 mart'taki galatasaray spor kulübü olağanüstü genel kurul toplantısını ciddiye alan tek aday yiğit şardan'dır. bu anlamda diğer adayların galatasaray spor kulübünü ciddiyetten uzak şekilde çiftliikleri gibi kullanmasını hazmedemiyorum.

    öte yandan şardan'ın futbol a.ş.'yi halka arz ederek elde etmeyi planladığı 100 milyon dolarlık kaynak soru işaretleri oluştururken şardan için şu anda en büyük tehdit zaman zaman sivri sayılabilecek çıkışları. canaydın her ne kadar başarısız bir dönem geçirdiyse de canaydın'a başarısız demek camiada hoş karşılanmıyor. nitekim şardan 2002 eylül ayında yaptığı (bugün doğru çıkan) açıklamalar nedeni ile büyük tepki görmüştü (bkz: yiğit şardan/#9292241). bu anlamda son genel kurul toplantısında özhan canaydın'ın yiğit şardan'ı küçümseyerek "onun mesaj kampanyası galatasaray'a 22 milyar lira kazandırmıştır" diyerek teşekkür etmesi kör gözlere centilmenlik olarak yansırken yiğit şardan'ın artık herkesi canından bezdirmiş yanlışlara (en kibar şekilde böyle ifade ediliyor) verdiği haklı sert tepkiler özhan canaydın'ın meşhur kemik oylarını güçlendirebilir.

    özhan canaydın ise hala seçilme şansına sahip. hala... özhan canaydın'ın bu hafta "konsensüs" çalışmalarına hız verip birkaç flaş transferle yönetim kadrosunu yeni 10 numaralarla güçlendireceğini tahmin ediyorum. öncelikle taraftarı ve kararsızları avutmak isteyen canaydın, abdurrahim albayrak'ı (ki kendisi bu tip yöneticileri sevmez) listesine katmak için çaba gösterdiyse de bunu başaramadı. daha sonra başkan bu hafta içinde adnan polat'ın derin desteğini alarak her kongrede üç yıldız getireceğinin sinyallerini vermeye devam etti. allahtan bu kez kurt canaydın karşısındaki toy ve heyecanlı adaya karşı adnan polat'ın karşılıksız desteğini 22 mart 2006 fenerbahce maçındaki olası zaferden hemen sonra açıklamadı da önceki seçimde ergun gürsoy'un truva atına oy veren üyelerin yapılan bu transfere duyduğu dizginsiz heyecanı bastırmaya vakitleri oldu. bu, canaydın için zamanlaması yanlış olmuş klasik bir kıvrak seçim hamlesiydi. bundan sonra haftaiçi mustafa sarıgül'le de biraraya gelen başkan iki yıldızını transfer ettikten sonra gözler muhtemelen her zaman olduğu gibi transferin son günlerinde açıklacak üçüncü yıldıza* çevrildi.

    tarihi seçime bir hafta kala adayların açıklamalarından da anlaşılacağı üzere daha birçok şeyin değişebileceği, köprünün altından daha çok suların akacağı görülüyor. ancak galatasaray'daki sevgisizlik ve bölünmüşlük ortamının, seçim manevralarının unutulmaması için akan suların nerelerden nerelere aktığını bilmenin, bir gün geriye dönüp bakınca hatırlamanın galatasaray için yararlı olacağını düşünüyorum.

    umarım 25 mart 2006 günü yapılacak toplantıdan sonra galatasaray'ı galatasaray yapan okulun kapıları tekrar açılacak ve bir daha hiç kapanmayacaktır.
  • inanilmaz yogunlukta bir hazirlanma donemine sahne olan kongre. ozellikle kongre uyelerinin telefonlari iki dakika dahi susmamakta surekli ekipler tarafindan aranarak oylarini yonlendirme calismalari yapilmakta. sirf bu durum bile secimin su anda mutlak bir favorisinin olmadigini ve oylarin kafa kafaya dagilacaginin beklendigini gosteriyor. bunun disinda adaylarin transfer calismlari da tum hiziyla suruyor. ismi lazim degil bir baskan adayinin ise serhat akin la anlastigini belirtmekte fayda var.
hesabın var mı? giriş yap