• eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. âşere-i mübeşşeredendir. önce îmâna gelen sekiz kişiden biridir. habeşistâna ve medîne-i münevvereye hicret etdi. bütün gazâlarda bulundu. uhud gazâsında yirmibir yerinden yaralandı. ayağından aldığı yaradan, hafîf topal kaldı. o muhârebede on iki dişi de kırıldı. çok sadaka verirdi. bir günde, allah rızâsı için, otuz köle âzâd etmişdir. çok zengin idi. büyük tüccâr idi. hazret-i ömerden sonra, halîfe namzedi olan altı kişiden biri idi. halîfe olmak istemedi. çekildi. hazret-i osmânın halîfe olmasını ilk istiyen budur. otuzbir senesinde, yetmişbeş yaşında iken vefât etdi. iri, beyâz, yakışıklı idi "radıyallahü teâlâ anh".
  • hz. ömer'in bıçaklandıktan sonra, yerine geçmesi için bıraktığı 6 kişiden birisi. şöyle olur, bu olay:

    hz. ömer: " oğlum abdullah halife olmayacak. her aileden bir kurban yeter. abdurrahman, osman, ali, zübeyr, talha ve sa'd bir eve kapanacaklar. ve üç gün içerisinde içlerinden bir hailfe seçecekler. bu esnada evi askerler ile saran oğlum abdullah, dördüncü gün sabahı, bir halife seçilememesi durumunda, bu 6 kişiyi idam edip istediğini halife yapacak."

    6 kişi eve kapanır. ilk sözü abdurrahman alır.

    abdurrahman bin avf: ben, halifelikten bir şartla çekiliyorum; halifeyi ben seçeceğim.
    diğerleri: tamam.
    abddurrahman bin avf: zübeyr, talha ve sa'd siz çıkabilirsiniz; sizi azl ettim. osman ya da ali'den birisini seçeceğim.

    abdurrahman bunun üzerine evden çıkar ve üç gün temayül yoklaması yapar. üçüncü geceye kadar bir karar veremez. en sonunda tüm ileri gelen sahabeleri dördüncü günün sabahına mescid-i nebi'ye çağırır. önce hz. ali'yi, sonra hz. osman'ı çağırır.

    abdurrahman: ey ali! halifelik yapacağına söz verir misin?
    hz ali: elimden geldiğimce.

    sıra hz. osman'dadır.

    abdurrahman: ey osman! halifelik yapacağına söz verir misin?
    hz. osman: veriyorum.
    abdurrahman: uzat elini halife sensin.

    abdurrahman, hz. osman'a biat ederek *halife seçer. ve der ki: " ali, tüm gücümler yaparım dedi. ama osman, bir şart öne sürmedi. o yüzden osman'ı seçtim."

    bu konuşmadan sonra ikinci biat, hz. ali'den gelir. hz. ali'nin hemen biat etmesinde, sanırım hz. osman'dan sonra, doğal halifenin hz. ali'nin kendisini sayması da olabilir. ve hz. ali'den sonra, tüm sahabeler, hz. osman'a biat ederler.

    abdurrahman bin avf da, 65 yaşlarında olan hz. osman'ı seçerek, sonrasını genç sayılan 40'lı yaşların sonundaki hz. ali'ye bırakmak istemiş olabilir.

    abdurrahman'ın bu icraati kadar önemli olan bir icraati de, hz. ebubekir'den sonra, hz. muhammed'e imamlık yapan tek insan olması gösterilebilir.
  • rasûlullah'in hayatta iken cennetle müjdeledigi on sahâbîden ve ılk müslümanlardan biri. kureyş kabîlesinin zühreogullarindan hâris'in oglu olup câhiliyye devrinde asıl adi abdulkâ'be veya baska bir görüse göre abdu amr idi.

    hz. peygamber (s.a.s.)'in erkam'in evindeki faaliyetlerine basladigi günlerde ıslâm'a giren abdurrahman'a bu ismi rasûlullah vermistir. ebû muhammed künyesi ile taninan abdurrahman'in annesi sifâ binti avf b. adi'l-hâris b. zühre b. kilâb idi. rivâyete göre abdurrahman 'fil olayi'ndan yaklasik yirmi yil sonra dünyaya gelmisti.

    abdurrahman b. avf (r.a.) ılk müslümanlardan olmasindan dolayi kureys'in zâlim tutumuna dayanamayan ashâb ile birlikte habesistan'a yapilan ıki hicrete de katılmisti. nihayet rasûlullah, ashâbi medine'ye hicret etmeye tesvik edince, o da diger ashâb ile birlikte hicret etmisti. hz. peygamber (s.a.s.) medine'de ensâr ile muhâcirler arasinda kardeslikler ilân edince abdurrahman b. avf ile ensâr'dan sa'd b. rabî'i kardes ilân etmisti

    ensâr'in ileri gelenlerinden sa'd b. rabî' 'din kardesi' abdurrahman'a sunlari söylemisti:

    "benim bir hayli malim vardir. bunun yarisini sana veriyorum. ayrica ıki esim vardir. bunlardan birini bosayacagim, iddeti bitince onu nikâhlarsin." bu büyük âlicenaplik karsisinda abdurrahman b. avf kardesine sunlari söylüyordu:

    "cenâb-i allah malini ve aileni sana mübarek eylesin. senin bu davranisina karsi allah ecrini versin. sen yalniz bana çarsinin yolunu göster, benim için yeterlidir."

    abdurrahman b. avf (r.a.) ticaret hayatini çok iyi bilen kureys içinde büyüdügü için bu isin tam bir uzmani olarak medine çarsisinda alisverise baslamis ve allah ona büyük servet vermisti. abdurrahman bu ticârî hayatini söyle anlatir:

    "cenâb-i allah bana öyle bir nimet verdi ki, bir tasi bile bir yerden kaldirip baska yere koydugumda sanki altin oluveriyordu."

    abdurrahman bin avf, uhud savaşı'nda yirmi yerinden birden yaralandı. 12 dişi kırıldı. peygamber efendimiz (s.a.v) medine'de oturan said bin rebiî'yi ona kardeş yaptı. zengin olan said bin rebiî, malının yarısını kardeşine vermek istediğinde abdurrahman bin avf; “azîz kardeşim, allah sana ve çoluk çocuğuna bereket ihsan etsin, malını çoğaltsın. sen bana çarşının yolunu göster, ben orada ticaret yapar, ihtiyaçlarımı karşılarım.” dedi. bu söze peygamber efendimiz (s.a.v) çok sevindi. kendisine hayır dua etti. bu duanın ardından yaptığı ticaret sebebiyle kısa zamanda zengin oldu. derdi ki; “taşa uzansam, o taşın altında ya altına ya gümüşe rast gelirdim.” kendisine bu serveti nasıl elde ettiğini sorduklarında “çok az kâra razı oldum, hiçbir müşteriyi boş çevirmedim.” derdi. abdurrahman bin avf, peygamber efendimiz (s.a.v)'in sağlığında allah yolunda çok mal harcadı. uhud savaşı esirlerinden otuz tanesini azad ettirdi ve herbirine bin altın dağıttı. tebük seferi için beş yüz at ve beş yüz de yüklü deve verdi. kalbi sadece allah ve resûl'üne muhabbet, doğruluk, iffet, merhamet ve şefkatle doluydu. allah yolunda malını dağıtmaktan zevk alırdı. en büyük arzusu, islâm dîninin emir ve yasaklarına eksiksiz uyabilmekti.

    abdurrahman b. avf (r.a.) hz. peygamber (s.a.s.)'in bütün gazvelerine katılmis ve ılk ıslâm cihad hareketinden en güzel sekilde nasibini almisti.

    ashâbtan mugîre b. su'be (r.a.)' den rivâyet edildigine göre hz. peygamber (s.a.s.) çiktigi gazvelerin birinde yolda konaklamisken ashâb'in bulundugu yerden biraz uzak bir noktaya çekilip hâcetini defederek abdest alip döndü. rasûlullah ashâbinin yanina vardiginda ashâb abdurrahman b. avf'in arkasinda namaza durmustu. mugîre hemen gidip abdurrahman'a rasûlullah'in geldigini haber vermek ıstediyse de rasûlullah buna engel olmus ve abdurrahman'in arkasinda namazini kılmisti. böylece hz. peygamber'in ılk defa arkasinda namaz kildigi kisi abdurrahman b. avf olmustur. daha sonra da bilindigi gibi rasûlullah hastaligi sirasinda hz. ebu bekr'in arkasinda namaz kılmisti.

    ıbn sa'd tabakâtu'l-kübrâ adli eserinde bu seferin tebük seferi oldugunu kaydetmektedir (ıbn sa'd tabakât, 111, 129).

    rasûlullah (s.a.s.) abdurrahman b. avf'i ashâbtan yediyüz kisilik bir askerî kuvvetle h. 6 (m. 628) yili sa'ban ayinda dûmetu'l-cendel'e göndermisti. abdurrahman, hristiyanlarin hüküm sürdügü bu bölgeye gelip onlari ıslâm'a davet etmis, büyük bir kismi buna yanasmadigi halde bölgenin ileri gelen kabile reısleri nden el-asbag b. amr el-kelbî hristiyanken ıslâm'a girmisti. abdurrahman da el-asbag'in kizi tumâzar ile evlenmis ve ondan oglu ebû seleme dünyaya gelmisti.

    yine ıbn sa'd'in ifâdesine göre hz. peygamber ashâb içinde ipek giymeyi yalniz abdurrahman'a müsaade etmisti. zira abdurrahman b. avf'in vücudunda bir kasinti (cüzzam olma ihtimali) vardi.

    hz. peygamber'in vefatindan sonra bir gün medine'de bir heyecan ve kalabalik meydana gelmisti. bunun sebebini soran hz. âise (r.an)'ya abdurrahman b. avf'in kervaninin sehre yaklastigi söylenince hz. âise söyle demisti:

    "rasûlullah (s.a.s.) söyle buyurmustu: "abdurrahman sirattan geçerken düser gibi oldu ama düsmedi." hz. âise'nin bu sözlerini haber alan abdurrahman besyüz deve oldugu söylenen bu kervanini sirtindaki yüklerle birlikte tamamen allah rizasi için bagıslâmisti. develerin sirtindaki mallarin develerden çok daha degerli oldugu kaydedılmektedir. ashâbin en cömertlerinden biri oldugu bilinen abdurrahman b. avf'in birçok gazvede ve özellikle tebük gazvesinde allah yolunda büyük infâklarda bulundugu bilinmektedir.

    ayrica hz. peygamber'in vefatindan sonra nâdirogullari* mahallesinde sahip oldugu arazisini kirkbin dinâra satarak rasûlullah'in zevcelerine dagitmisti. hz. âise'ye payi getirildiginde bunu kimin gönderdigini sormus, abdurrahman b. avf'in gönderdigi söylenince söyle demisti: "hz. peygamber (s.a.s.), "benden sonra allah'in sabirli kullari size karsi sefkatli davranacaktir. allah, abdurrahman b. avf'a cennet pinarlarindan kana kana içmeyi nasip etsin" buyurmustu."

    hz. ebû bekir vefatindan önce hilâfete ömer b. el-hattab'in geçmesi hususunda abdurrahman'in görüsünü sormus o da söyle demisti: "ömer senin düsündügünden daha iyidir. fakat otoriterligi fazladir." hz. ebû bekir de söyle karsilik vermisti: "ömer'in sertligi benim yumusakligimdan kaynaklaniyor. ısleri üzerine alirsa bu sertligi kaybolur. bir gün ben adamin birine çok kizmistim. ömer ise çok yumusak davranmisti. ben yumusak davransam o çok sertlesiyor."

    hz. ömer'in hilâfeti sirasinda büyüyen devlet ve genisleyen sinirlar karsisinda ısleri n daha rahat çözülmesi için olusturulan devlet sûrâsinda abdurrahman b. avf'in önemli bir yer aldigini görüyoruz. yeni fethedilen ırak arazisinin gaziler arasinda paylasılmasi veya devlete birakılmasi hususunda ortaya çikan ıki görüs vardi. hz. ömer ashâbin diger ileri gelenleriyle birlikte bu topraklarin paylasılmamasindan yana iken abdurrahman b. avf, bilâl-i habesi* ile birlikte buna muhalif olup fethedilen yerlerin paylasılmasindan yana idiler.

    hz. ömer sehid edildiginde yarim kalan namazin tamamlanmasi için abdurrahman görevlendirılmisti. nihayet hz. ömer'in tedâvî edılmesinin zor oldugu ve ecelinin yaklastigi anlasilinca yeni seçilecek halîfenin belirlenmesi için kurulan 'sûrâ'da abdurrahman b. avf da yer almisti. sûrâda bulunanlardan zübeyr b. avvâm, talha b. ubeydullah ve sa'd b. ebi vakkas haklarindan ferâgât edince sûrâda halîfe adayi olarak üç kisi kalmisti. hz. ali, hz. osman ve abdurrahman b. avf. abdurrahman da bu husustaki hakkindan ferâgât edince adaylar ıkiye düsmüstü. abdurrahman bu hususta ashâbin ileri gelenleriyle uzun görüsmeler yapmis ve hz. ali ve hz. osman'dan karara uyacaklarina dair kesin söz aldiktan sonra bu konudaki kanaat ve karan hz. osman'a bey'atin yararli olacagi hususunda toplaninca, hilâfete hz. osman getirılmisti.

    abdurrahman b. avf (r.a.) artik bir hayli yaslaninca hz. osman devrinde çok sâkin bir hayat yasamis ve nihayet hicretin 32. yilinda medine'de vefat etmisti.

    cenaze namazini hz. osman kildirmis, onu kabrine götürürken hz. ali söyle demisti: "ey avf'in oglu! güle güle ebedî hayata git. sen bu fânî hayatin en güzel günlerini gördün. bu revnakli hayat bulanmadan âhirete göçüyorsun" sa'd b. ebi vakkâs da onun cenazesini tasirken: "ey koca dag" diyerek abdurrahman'in seciyesindeki saglamlik ve metâneti ifâde etmisti. abdurrahman, el-bakî'de medfundur.

    medine'de vefat ettigi kesin olarak bilindigi halde siirt ili pervari ilçesi yakininda bir mezarin ona izafet edılmesi halkin yakistirmasindan baska bir sey degildir.
  • ömer’in suikast sonucu vefat etmesi üzerine halife olabilecekler listesindeydi. kendi isteğiyle feragat eder, listedeki diğer sahabeler gibi. geriye ali ve osman kalır.
    abdurrahman bin avf, yeni halifenin tayinini yapacak meclisin başkanlığını yapar. ali ve osman’a kim halifelikten feragat edecek dediğinde ikisi de sessiz kalır. üç gün üç gece sürecek karar verme süreci başlar. üçüncü gecenin sonunda beraberindekiler ile beraber hz.osman’a biat ederler. ve halife osman olur.
  • rasûl-i ekrem efendimizi kabr-i şerifine indiren 4 sahabe efendimizden biri.
  • kendisi en çok özendiğim, en çok yerinde olmak istediğim sahabedir. onda biri olabilsem kendimi başarılı sayarım.
  • beled suresinde yüce allah'ın sarp yol dediği köle azad etme ayetini duyunca, kendini islama adamış bu zengin sahabe 34 bin köleyi satın alarak azad etmiş.
hesabın var mı? giriş yap