acem asiran mevlevi ayini
-
beste: hüseyin fahreddin dede efendi
birinci selâm
her rûz bâmdâdî selâmun aleykümâ
an câ ki şeh neşîned ü an vakt mürtezâ
tâ z'an nasîbî bahşed dest-i mesîh-i ışk
mer murderâ saadet ü bîmârîrâ şifâ
"o gün sabah vakti size selâm olsun.
şahın (ulu kişinin) oturduğu yerden ve o seçkin kişiden (peygamberimizin damadı mürteza'dan yani hz. ali'den)
aşk isası'nın eli nasip dağıtınca,
ölü mutluluğa, hasta şifaya kavuşur."
haber kön ey sitâre yâr-ı mârâ
ki derya bud dil-i hunhâr-ı mârâ
haber kün an tabîb-i âşıkânrâ
ki tâ şerbet dehed bîmâr-ı mârâ
"ey yıldız bana yarınlardan, yardan haber ver.
kan yiyen, gamlı gönlümüz deniz haline döndü.
o âşıkların tabibine haber ver ki,
hastamıza şerbet sunsun."
derd-i şemsüddin büved sermâye-i dermân-ı mâ
bî-ser ü sâmânî-i ışkest büved sâmân-ı mâ
an hayâl-i canfeza vü baht-sâz-ı bî-nazîr
hem emîr-i meclis ü hem sâkî-i gerdân-ı mâ
"tebriz'li şemseddin'in kederi bizim ilâcımızın sermayesi,
o'nun sevgisinin sonsuzluğu ve zenginliği de bizim diriliğimizdir.
cana kuvvet veren o hayal ve benzeri olmayan o baht yapıcı,
hem meclisin emiri, hem de bizim dolaşıp dönen sâkimizdir."
ey cân-ı cihan, cân-ı cihan bakî nîst
cüz ışk-ı kadîm ü sâhid ü sâkî nîst
ber kâbe-i nîstî tavâfî dâred
âşık ki zi kabe ez tü âfâkî nîst
"ey cihanın canı, ey cihanın canı, eski sevgiden
sevgiliden ve sakiden başka hiçbirşey baki değildir.
ka'be'yi ve seni dolaşan âşık,
yokluk kâ'besini tavaf etmiş sayılır."
ikinci selâm
bîdil şüdeem behr-i dil-i tû
sâkin şüdeem der menzil-i tû
gerden bikeşed cân hemçü şutur
tâ zinde şevem ez bismil-i tû
"senin gönlün için âşık oldum ve
senin bulunduğun yerde oturdum.
ben senin kulun oldukça canım,
devenin yaptığı gibi boynunu çeker. (yani ölmek istemez.)"
üçüncü selâm
âşıkî ger z'in ser gerdân-serest
akıbet mârâ bedân sû rehberest
illet-i âşık zi illethâ cudâst
işk usturlâb-ı esrâr-ı hudâst
"aşık düşüncelerinden dolayı gezip dolaşıyorsa,
akıbet bizim o tarafa yönelmemiz için yol gösterici oluyor demektir.
âşıkın hastalığı diğer hastalıklardan farklıdır.
aşk, allah'ın esrarını anlatan bir usturlaptır. (usturlap: yıldızların yeryüzüne olan uzaklıklarını belirleyen alet. bir çeşit dürbün}"
ey ki hezâr âferîn bu nice sultân olur
kulu olan kişiler husrev ü hâkân olur
her id bugün veled'e inanuben yüz süre
yoksul ise bay olur, bay ise sultân olur
"ey kendisine binlerce alkış ve aferinler alan kişi, bu nasıl sultan olur.
elbette, kulu olan kişiler hükümdar ve hakan olurlar.
bugün sultan veled'e inanıp yüzünü süren kişi,
yoksul ise zengin, zengin ise sultan olur."
ez evvel ü imrûzi çü aşüfte vü mestîm
aşüfte bigûyîm ki aşüfte şudestîm
yek lâhza belâ-nûş-i gam-ı ışk-ı kadîmî
yek lâhza belî-gûy-i münâcât-ı elestîm
"eskiden beri olduğu gibi bugün de zihnim karışık, kendim de sarhoş.
bu yüzden anlaşılmaz sözler söylüyorum.
bir an, eski aşkın gamının belasını içmiş biri oluyorum. bir an geliyor allah'nın insanları yaratıp ta onlara "ben sizin rabbiniz değil miyim?" diye hitab ettiği zaman evet sen bizim rabbimizsin" diyen biri olarak görünüyorum.
bâz resîdîm ki meyhane mest
bâz rehîdîm zi bâlâ vü pest
cümle mestân hoş u raksân şudest
dest zenîd ey sanemâ dest dest
"geri dönüp geldik baktık ki meyhane {yani dergahımız) sarhoş (yani allah'ın aşkına dalmış gitmiş.)
artık alçaklıktan, yükseklikten kurtulmuşum.
bütün mest olanlar memnun ve raks halinde.
ey put gibi tapılası güzel! alkış, alkış."
an hâce-i hoş-likâ çi dâred
bâzâr-ı mera behâ çi dâred
ez rahmet-i şems-ü dîn-i tebriz
her sîne cüda çi dâred
"o güzel yüzlü ulu kişinin nesi var?
bizim paramızın kıymeti nedir?
ey tebrizli din güneşinin (şems-i tebrîzî) rahmeti,
sîne-ler (fikirler) ayrı ayrı olur mu?"
ya râb zi günâh-ı ziştî-i hod munfaîlem
ez kavl-i bed ü fi'l-i bed-i hod hacîlem
feyzi bedilem zi âlem-i kuds-i berîn
tâ mahv şeved hayal-i bâtıl zi dilem
"yâ râbbi, kendi kötü günahımdan üzüntüdeyim.
kötü sözlerimden ve kötü işlerimden utanıyorum.
batıl hayâl silinince, gönlümde
yüce, temiz alemin geyzi belirir."
dördüncü selâm
sultân-ı menî sultân-ı menî
ender dil ü cân imân-ı meni
der men bî demî men zinde şevem
yek cân çi şeved sad cân-ı menî
"benim sultanımsın, benim sultanımsın.
gönlümde canımda imanımsın.
bana üflersen ben kendime gelir canlanırım.
bir can da ne olur kî yüzlerce cânımsın."*
düzeltme: panopticon'a uyarisi icin tesekkurler.. -
insani gozyaslarina bogan eser. klasik osmanli muziginin zirvelerinden biri.
-
rivayet olunur ki, kışlar mevlevihane'de çetin geçer, hele ki semahane pek az ısıntılabilirmiş. uzun süren mukabelelerde "canlar çok üşümesinler" isteyen dede, nisbeten kısa bir ayin-i şerif besteleyivermiş... acemaşiran ayin-i şerif iş bu ayindir. repertuvarımızın kompozisyon şaheserlerinden biridir kanaatindeyim.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap