aldığı kadar un ^*

• bir yemek tarifi tabiri. "evdeki butun un stoklarini tuketin" anlamina gelir.
• unu, elimizdeki hazir karisima bosaltirken ayni anda kasik veya mikserle karistiriyor olacagizki, un ustten dokulurken biz karistirdigimiz anda hemen karisimin icinde yitip gidiyorsa henuz bu kivama gelinmemistir, un karisimin icine karismak yerine, karisminizin ust kismina bir tabaka kurmaya baslamis, sizin mikserle veya kasiginizla zorla mudahale etmeye zorluyorsa. iste evet, o zaman bu kivama gelmisizdir.
  kulak memesi kivamindan koyudur, kulak memesi bildigin lastik gibi bisey olur.kurabiyelerde filan kullanilir en cok.
• -aldığı kadar un diyo.. yeter mi bu kadar
  -yeter galba, bakiyim... hmm biraz daha koymak lazım
  -tamam
  -dur dur o kadar diil, ay bu çok oldu, biraz daha yağ katalım
  -tamam ne kadar olsun
  -yeter herhalde
  -tamam kattım.. eee bu cok vıcık oldu şimdi de
  -tamam un koyalım biraz daha o zaman
  -tamam ver bakiyim bi fincan daha
  
  (yarim saat sonra)
  -kizim 300 kişiyi doyuyuruz bu hamurla biz
  -ay bu çok oldu yahu, bi kap daha getiriyim bi kismini orda yoguralim
  -ulan mahfettin kurabiyeyi, çekil şurdan
• (bkz: göz kararı)
• yemek tariflerinde karsilastigimda gozlerimin dolmasina neden olan ibare. "fakat ama niye guzel guzel bir bardak bir kasik iki gram sekiz kilo diye belirtmiyorsunuz ki?" diye dertlendirir, irrite eder insani.
• mutlakiyetle yönetilen ülkelerde ve muğlakiyetle yönetilen mutfaklarda kutsal sayılan bir tarif. (bkz: arife tarif gerekmez)
• "'kap' aşçının kalbidir" der hassas mutfak senseileri.
  
  - (kaşığı gösterir) burayla değil.. (kalbini gösterir) burayla koyacaksın evlat..
• anlam veremedigim bir yemek tarifi klisesi. yahu bunu daha once birileri denememis mi, hersey olcu ile de un neden aldigi kadar? ne kadar aldigini tarifi veren hic olcmemis mi de bizi bu kadar yoruyor anlamiyorum.
  neyse ne diyodum,bir bardak seker, 3 yumurta,bir bardak yogurt ve aldigi kadar un..(bi deneyin,olcun bakalim ne kadar aliyor,biz de ogrenelim)
• (bkz: kulak memesi kıvamı)
• (bkz: pembelesinceye kadar)
  (bkz: soğanlar öldüğünde)
  (bkz: domates suyunu bırakınca)