analık

• (bkz: babalik)
• anne oluş hali.
• bazı yörelerde, ertesi yıl ekilmek üzere ayrılan mahsule verilen isim.. (bkz: tohumluk)
• halk dilinde uvey ana.
• alevilerde ebeveynlerin musahiblerinden kadin olanina hitap sekli.
• anne yerini tutan veya anne kadar yakınlık gösteren kadın.
• anne olma durumu demek olan bu kavramı ssk gebeler için kullanır. reçetelerinde gebelik ve ya analık yazan kadınlar eczanelerden hamilelikle ilgili ilaçlarını alırken normalde ödenen katılım payını ödemezler. yani ilaçlarının tamamını kurumları karşılar.^*
  
  uygulama, ssk diğer kurumlarla birleştiği halde eskisi gibidir. yani bağ kurlu gebe %lerini öder. kurumun diğer üyesi emekli sandığı mensupları da öder de teknik olarak biraz imkansız tabii. (bkz: emekli)
• sürgit bir vicdan azabı, karnına düştüğü andan itibaren, demişti genç bir anne. yediklerim bebeğime dokunur muydu, biraz soğukta kaldım, acaba içimde hastalanır mı daha nicesi doğana kadar ve doğduktan sonra da bunun gibi daha nicesi.
• fethiye kullanımı muhtemelen ege ve akdeniz temsilcisi olarak alınabilir ki, iki büyük kullanımı/anlamı vardır: üvey anne ve kaynana.
  
  üvey anne aslında bir yarısı gösterilmiş, patlamış bir öz annedir. hatta kaynana da öz anne. tersinden, iyi üvey anne ve kaynanalardan anlıyoruz. peki neden üvey ve kayın bu kadar gerçek ve tek tipimsi? çünkü ana kız ilişkisinde bilinçten bastırılmış olanlar hem özdeşim olarak hem yansıtmalı özdeşim olarak geri geliyor. zannetmek kadar kendini de o zannetmek etkili. taraflar arasında çok gerçekçi dramalar sürüyor. ne için? ana kız, ana çocuk miti eski bilindiği gibi sürsün, algı tamamen çökmesin diye. öz annelerin üveyce davranması ve algılanması örtülsün, unutulsun diye.
  
  "doğduğunda anladım ki analık kelimesini böyle bir kelimenin olmasını isteyen biri bulmuş çıkarmıştı, çünkü çocuğu olanlar bu söz varmış yokmuş pek umursamıyorlardı. korku'yu da hiç korkmamış kişilerin bulduğunu anladım; gurur'u hiç gururu olmayanların." william faulkner - as i lay dying
  
  (bkz: annelik içgüdüsü)
  (bkz: analık hakkı)