• - pirinc ve ta$ -

    -----"bu $iir, sanki bir attila ilhan $iirini andiriyor" diyecek
    --------ve oturup pirincin ta$ini ayiklayacak olanlar ile
    ---------------" istanbul agrisi "nin attila ilhan'ina...

    bu $ehir,
    beni bir papatya tanesi gibi yaprak yaprak sayiklayan bu $ehir,
    ismimden ucurtmalari gokyuzune hapseyleyen ve sallayan
    imdat telefonlarina israrla cikmayan
    tum telefon kabinlerine numaramla beraber sapik notlar du$uren
    gecesini gunduzu gibi benden esirgeyen bu $ehir,
    kerhanelerinden kacmi$ artik insanlarinin pe$ine insan artiklarini takan
    herbir yakalayi$inda gozluklerimden beni
    kor bir bulaniklikta sesimin yankisi yordamiyla yurudugum kiyisinda
    celme takan, arkamdan iten, pandik atan, ihanet eden bu $ehir,
    bu insan $ehir:
    bu zayif, bu cahil, bu bilen, bu goren ve bu $a$kin $a$kin "hani bana hani bana" diyen be$ parmakli $ehir,
    kahve fallarimin telvesinde surum surum siluetini cikartan,
    adimi hatirlamaktan korkan buyuculerin dua konusu eden,
    aleaddin'den uc dilekten biri olarak gobeginde it gibi intiharimi dileyen bu $ehir,
    birazdan cikip kokune kibrit suyu dokecegim, ocagina incir fidesi dikecegim ve ardindan incirlerini yiyerek kullerinin uzerinde intikam dansi edip, sonrasinda da kendimi benzinleyecegim bu $ehir,
    bakalim beni kendinden, kendini benden nasil a(yi)klayacak?!

    reha yunluel / $iirhane
  • bir zorluğu çöz(üm)lerken, bir engeli ortadan kaldırmağa uğraşırken, bazen hiç beklenmedik sürpriz şeyler olur ve daha büyük engeller karşımıza dikildiği vakit kullnadığımız deyim.

    tâbirin hikâyesi, osmanlı tarihine dayanır.
    yavuz sultan selim'in yemen'i osmanlı topraklarına katmasından bir zaman sonra yemen'de isyan çıkmış, uzun uğraşmalar sonunda yemen fâtihi sinan paşa, duruma hâkim olmuş; yemen bundan sonra -dile kolay- 400 yıl osmanlı hâkimiyetinde kalmıştı.
    söylentiye göre, sinan paşa'nın askerleri bir gün çölde konaklamış. yemek pişirmek üzere, hasır torbalar içindeki mısır pirinçlerini yere serdikleri büyük bir çadırın üstüne dökmüş ve taşlarını ayıklamaya başlamışlar.
    bu sırada bir firtına çıkmış ve rüzgârın savurduğu bir kum bulutu, pirinçlerin üstüne inerek, ufak bir tümsek halinde yığılmış.
    kumların altında kalan pirinçlere bakakalan yeniçeriler arasından şakacı-nüktedan bir asker, arkadaşlarına:
    - biz allah'ın nîmetini taşlı diye beğenmiyorduk, bizim gibi günahkâr kullara üç beş taş az bile gelir. asıl şimdi ayıklayın bakalım pirincin taşını. ulu rabbimiz, kâbe'ye hücûm eden fil sahiplerinin başına ebâbil kuşlarından taş yağdırmıştı. bizim başımıza da daha büyük taş yağdırmadan hemen tövbe edelim, diyerek arkadaşlarını güldürmüş.
  • yakında ekranlarda görmemiz muhtemel olan dizi. levent yüksel ve buket dereoğlu var.

    edit: mart gibi trt1'de olacakmış.
  • onu diyen halt etmiş.

    (bkz: sakar şakir)
hesabın var mı? giriş yap