• http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=198524 adresli kaynaktan:

    sabahattin ali neden öldürülmüştü?

    sabahattin ali, 1948 yılında öldürülmüştü. üzerinden 58 yıl geçmesine karşın cinayet hâlâ aydınlatılamadı. bugün çıkan 'başın öne eğilmesin' romanında sabahattin ali'nin yaşamını anlatan hıfzı topuz, 'sabahattin ali cinayeti türkiye'de global terörün ilk uygulamasıdır' diyor

    13/09/2006

    burcu aktaş

    istanbul - 16 haziran 1948 sabahı öldürülen türk edebiyatının önemli yazarlarından sabahattin ali'nin ölümünün üzerinden 58 yıl geçti... bu 58 yıl içerisinde, yazarın ölümü üzerine birçok varsayım ortaya atıldı ama cinayet bir türlü aydınlatılamadı. bugüne kadar bu olay üzerine birçok kitap yazıldı. hıfzı topuz da bu cinayeti aydınlatmak için kalemi eline alanlardan. topuz'un sabahattin ali olayını anlattığı 'başın öne eğilmesin' adlı kitap bugün çıktı.
    'başın öne eğilmesin', şiirleri, hikâyeleri ve romanlarıyla edebiyatımızın en büyük ustalarından sabahattin ali'nin yaşamını ve hâlâ aydınlatılamamış olan cinayetini anlatıyor. sabahattin ali olayına ilk olarak 'eski dostlar'adlı kitabında değinen topuz, bu kez ali ile ilgili bir roman yazdı. kitapta, kurgu ve gerçek bir arada. topuz kitabında, gerçekleri bozmadan, olayları ve mektupları konuşmaya dönüştürerek, konuya gerekli ayrıntıları katarak bir kurmaca oluşturmuş.
    hıfzı topuz'un romanında yararlandığı belgeler içerisinde sabahattin ali'nin kızı filiz ali'nin sağladığı notlar, avukat müşerref cimcoz'un verdiği belgeler ve atilla özkırımlı'nın araştırmaları da yer alıyor.
    'başın öne eğilmesin', sabahattin ali'nin gençliği, aşkları, sertellerle ve nâzım hikmet'le olan dostluğu, çektiği acılar, aydın'da tutuklanması, turancıların saldırısı, devlet konservatuvarı yılları, görüşler ve tan olayı, markopaşa macerası, kamyonla taşımacılık işi ve kaçışını kapsıyor. romanda yakın tarihimizin unutulmuş olaylarını da bulmak mümkün.
    hıfzı topuz'un sabahattin ali olayıyla ilgili görüşleri ise gayet açık: "sabahattin ali olayı 'faili meçhul' bir cinayet sayılamaz. bu cinayet bizde global terörün ilk uygulamasıdır."
    topuz'un kitabı cuma günü çıkacak radikal kitap'ın da kapağında. kitabı ali'yi tanıyan sennur sezer tanıtıyor.

    (bkz: aldırma gönül)
  • hıfzı topuz'un iyi ba$ladıgı,iyi geli$tirdigi fakat kotu bitirdigi sabahattin ali romanı..insana bir zamanlar benim ulkemde boyle $eyler de oluyormu$ dedirten,ataturk oldukten sonra geride kalanların ulkeyi nasıl altust ettiklerini ve bugunku zor durumda olmamızı nasıl sagladıklarını gosteren,mutlaka okunması ve dersler cıkartılması gereken bir kitap..
  • hıfzı topuz'un sürekli olarak bir takım insanların isimlerini bıkmadan usanmadan tekrarladıgı kitap,edebi eser. şöyle ki kitabın başında sayılması bizi fazla rahatsız etmeyen va-nu,pertev naili boratav,behice koran,niyazi berkes gibi isimler sürekli tekrarlanıyor.mesela sabahattin ali ankara'da sürekli olarak "bir grup isim sayılır" ile görüşürdü. daha üzerinden 3 sayfa geçmeden ankara'da "aynı grup sayılır" ile görüşen sabahattin ali seklinde.

    isimlere dikkat edildiginde aslında türkiye'nin siyasi,edebi ve kültürel yaşamına bir grup insanın hükmettigi düşüncesine kapılıyor insan. bülent ecevit'in babası,korkut boratav'ın babası hep o dönemde önemli kişiler ve çocukları da bir sekilde yakın geçmişte kendilerine yer bulmuşlar.

    kitapta hissettiğim baskın düşünce ise farklı düşüncenin dönemden bagımsız olarak kendine yer bulmakta zorlanması. vatanı için bagımsızlık ve refah dısında ideali olmayan insanların nasıl karalandıkları, medyanın nasıl yıkıcı etkileri oldugudur.
  • dönemin şartlarını anlatacağım derken sabahattin ali'nin derinliklerini anlatmayı unutan kitap. kitap boyunca süren roman mı belgesel mi, neresi kurgu, neresi gerçek karmaşası da cabası. yine de insanın yüreğinde bir tortu bırakabiliyor. hele ki, kitapta fotoğrafı olan sabahattin ali'nin cesedinin bırakıldığı ıstranca dağları'ndaki bir kayaya ailesi tarafından yaptırılan şu lahit:

    "bir gün kadrim bilinirse,
    ismim ağza alınırsa,
    yerim soran bulunursa:
    benim meskenim dağlardır."

    sanki bir gün öldürülüp bir dağ başına bırakılacağını bilirmiş gibi....

    kadri bilinse de, ismi ağza alınsa da, yeri sorulsa da cinayeti aydınlatılamadı sabahattin ali'nin... sonraları çok kişiyi derinliğine çekecek o karanlık güç bir türlü aydınlatılamadı. işte oralarda bir yerde yatıyor sabahattin ali, belki bir mezar taşı bile yok, ama ismi hala ağızlarda. başı dağ, saçları kar, deli rüzgarları var... belki ara sıra yüzümüzü yalıyor o rüzgar, kimbilir belki gözlerimiz doluyor, toz kaçtı diyoruz "rüzgar" işte. ama teselliyi yine kendisi veriyor: aldırma gönül aldırma... aldırma...
  • mutlu mesut avrupa yakası izlediğim şu çarşamba akşamlarında her yarım saatte bir ölümcül bir haykırış şeklinde bütün dünyayı başıma yıkan bir dizi müziğinin ilk üç kelimesi. her hafta her hafta hayatım kararıyor artık resmen. biri buna dur desin.
    heyecanla takip edilen bir şahika sahnesinde;

    aaa keeltooşş.. osman abiiğii... başşşşşın öneeeeeee eğilmeeeeeeessssssiiiiiiiiiiiiiiiiiiinnnnnnnnnnn!!!!!!!!!!!!

    bütün yaşam sevinci kaybolur, insanın ruhunu teslim edesi gelir.
    (bkz: bi sus be kadın)
  • başın öne eğilmesin, gerçeklerden, ezilenden ve aşktan yana gönlüyle sabahattin ali'nin romanı...
  • sabahattin ali'nin başın öne eğilmesin şiirini yazdığı zamanı anlattığı kısmı güzel olan hıfzı topuz romanı.
  • bir solukta bitiyor. okudukça, yazılı olanların ana temasını zaten bildiğinizi ama yine de işin içinde olanların ağzından duymak istediğinizi fark edeceksiniz. bir itiraftan öte, bir sürecin özetidir. erdoğan'la ilgili betimlemeleri okundukça, neden kovulduğu da anlaşılıyor. kağıtlara yazılan listeler bu kitapta da karşımıza çıkıyor.
  • bazı kısımları küfrederek, bazılarını ise içiniz acıyarak okuyabileceğiniz bir nevi bekir çoşkun günlüğüdür.
    anlatılan gerçekler bir yana, kitabı okuduktan sonra, sevgili eşi andree gibi bir eşe sahip olmak isteyebilirsiniz..
hesabın var mı? giriş yap