• eğer ad koyan belgesel yapımcısıysa bi yere kadar kabul edilebilcek aktivite. diğer türü daha abzürd enstantanelere sebebiyet verebilir.

    "hanııım koş yine mahmut esmerayı yemeye çalışıyo... ba ba ba!"
  • ilk olarak 1970lerin sonunda trt televizyonunda yayınlanan hür doğanlar dizisinde başrol oynayan vahşi dişi aslan elsa ile başlayan alışkanlık
  • belgeselin esas kızına/oğlanına isim vermek biz türk izleyiciler için yararlı bir uygulamadır, sürü içine karışan kahramanın ve ailesinin tanınmasını sağlar, dizi formatı yakalanır.
    fakat aynı uygulama belgesel yapımcısının vatandaşları için ters tepebilir. iş çıkışı yorgun argın eve gelen ve rahatlamak için national geographic kanalını açan walter, adını hayattaki en büyük derdi çiftleşme olan bir gorille paylaştığını görünce sinir sahibi olabilir. "walter şimdi dişi gorilin ilgisini çekmek için tüylerini kaşıyor", "bakın, gregory'nin eşine yaklaştığı için nasıl da dayak yedi" vb. cümleler de olaya tuz biber ekecektir.
  • ülkemizde yapılması hoş karşılanmayacak olaylardan biridir, zira kimse isminin bir hayvanla (aslan, kaplan vs hariç) anılmasını istemez, hakaret davası açar, kanalın önünde protesto göstersi bile yapar...

    bir misal vermek gerekirse;
    "...timsah necati yavaşça su içen kurbanı ceylan ayşe'ye doğru yaklaştı...bu esnada akbaba hüsamettin (allah söyletti) olayları yukarıdan seyrediyor, yiyeceği leşin hesabını yapıyordu..."

    en güzeli ecnebi isimleri ile devam etmektir, bırakalım onlar kendi aralarında çözsünler...
  • genellikle belgesellerde isim verilmeyi hak eden canlilar nedense etçillerdir; aslan, kaplan, çita, kartal, katil balina vs gibi karizmatik hayvan olmalari şarttır. zebraya veya antilopa isim verildigine şahit olmadim ki zaten isim vermek zor olsa gerektir: sürü içersinde birbirine benzeyen binlerce hayvan arasinda hangi birine isim verilecek ve karıştırılmadan nasıl isimler hatırlanabilecektir? fakat bu gerekçe bile belgesel çekenlerin bazı hayvanları kayırdığı, hayvanlar alemi içersine faşist tohumlar attıkları gerçeğini değiştiremez.

    ayrica isim verilen bu hayvanlar ingilizcede pronoun olarak "it"den "he/she" ye terfi ederler...
  • kalabalık bir grupla belgesel çekimi yapma olanağı bulamayan yapımcının can sıkıntısını atma yollarından biridir. özellikle kameramanla da düzgün bir diyalog yakalayamamış belgeselciler arasında görülmesi muhtemeldir. seninle konuşacağıma yırtıcı bir hayvanı kendime kanka yaparım demenin kibar yoludur.
  • (bkz: rocco)
  • bir hayvana isim vermek, bilinçaltında sahiplenme içgüdülerini tetikler. bunu oldukça iyi bilen belgesel yapımcıları,tek bir grup, sürü ya da çift hayvana odaklandıkları belgesellerde onlara isim vererek ilginin artmasını sağlarlar.

    en azından bir çok bilimsel çevre tarafından ispatlanmış, bir iletişimde ilgi uyandırma tekniği olan bu yolu uygularlar.
    not : bende işe yaramıyor diyenler için, ilgi doğurmamasının sebepleri :

    - genelinin kötü bir yapım olması,
    - çekim tekniklerinin zayıf olması,
    - anlatıcının ( narrator ) ses tonuna gıcık olmak,
    - anlatılan hayvanı hiç sevmemek,
    - hayvanları sevmemek,
    - belgeselleri sevmemek,

    gibi daha da çoğaltılabileceğimiz sebeplerden biri olabilir.
hesabın var mı? giriş yap