*

  • bilgi veren kisi karsisindaki muhattabini kendinden asagi ve hakir görerek bilgi vermek durumundadir.bir nevi ego tatmini ve üstü kapali bir ayar vermedir.
    (örn:ben bunun biliyorum süperim, sizde bilin a dostlar mal kalmayin, paylasin, paylasirkende beni hatirlayin.)
    bilgi güç degildir.düsünebilmek güctür.üretimde bulunmayip gözlemlerini aktaran kisiler ile fotograf makinesi arasinda fark yoktur.siz siz olun egonuzutatmin ederken onu kirmiyim bunu incitmeyim tribine girmeyiniz, bana kend,ini ispatlamaya calisiyor derler diye geri kalmayiniz a dostlar, ayarida veriniz, hakaret de ediniz, kralini da tanimayiniz.iki yüzlü olmayiniz a dstlar kendinizi taniyiniz anlayiniz.ego sahibi olarak onun tatmini için yasadiginizi aklinizdan cikarmayiniz, sekilcilikten alabidigine uzak durunuz, statükoculuğa gördüğünüz yerde karsi cikiniz.cikmaz iseniz, a dostlar malsiniz, bu dakikadan sonra yazi hakkinda düsünmeden, gizlice ego tatmin ediniz, "araba" diye bir baslik acip altina;
    "dört tekerlidir gider gibi " benden adam olmaz olmadi olmayacakda manasina gelen entryler yaziniz.
  • bilgi veriyorum ekolüne mutlak katkı sağlamasa da benzer şekilde insanın aklındaki bilgiyi sosyal olarak yorumlayamayışı hezeyanı kaynaklıdır. örneğin bir konu hakkında yapılabilecek herhangi bir bilgi dolu beyanatın içerdiği aşağılama "siz bunu bilmiyorsunuz ben bunu biliyorum" olmaktan çıkıp da "bu sizin sandığınız kadar basit değil, bakın ben ne kadar çok şey biliyorum" formatıyla yapıldıkça 1) insanların bildikleri hakkında öngörülerinin kişiliğindeki boşluklardan kaynaklandığını, 2) bu boşlukların sosyal bir problem olduğunu ortaya koyar.

    hemen kendimden örnek vereyim (bkz: encrypting file system) başlığı altında zatım tarafından bilgi yüklü bir ayar vermiş olmak egomu tatmin etmiş, fakat kimseye "bu sizin sandığınız kadar basit değil" suçlaması altında olmamıştır. çünkü neden? çünkü bir yanlış bilginin doğrusu verilmiştir, ve bir yanlış düzeltilirken "bütün insanlık bunu yanlış biliyor" yanılgısına kapılmamıştır. gene kendimden bir örnekle devam ediyorum (bkz: c sharp/10) entrysinde c sharp'ın mükemmel bir tanımını yapmış olmam, benzer kompleksli ruhları rahatsız etmiş, ve içinde hata/eksik "bu konuda ben daha çok şey biliyorum ve söylemeliyim" arzusu yaratmıştır. bilgi vermenin ego ile ilintisi de tam burada kişinin bir konu hakkında başkalarının bilgi düzeyini algılayamamasıyla ve hatta algılamak istemeyişiyle ortaya çıkar. çünkü ego, hazmettiği bilginin kişinin sosyal varlığı için nasıl bir anlam ifade ettiğini kavramaktan acizdir, dolayısıyla tek yaptığı aklıyla değil egosuyla beyanatta bulunmak olan birisinin taşak konusu olması kaçınılmazdır, egosuna ilişmemek eğlenmeyi seven boş zaman sahipleri için zordur. (bkz: ilişme gayreti)
  • bildigini göstermenin egoya kattigi katma degerden gelen ilintidir. bahsedilen bir konu hakkinda (bu bir baslik da olabilir) sahip olunan bilgiyi dökmeden duramamak seklinde tezahür eden bir durumdur. bir de bildigii gösterebilmek için bilmeyi amaç edinenler vardir * bunlar pek tiksinç olur.
  • bilgi sahibi olmak ego sahibi yapmaz insanı.. elektriği verilmemiş bir devre gibi bekler durur o bilgi.. uzun zaman almıştır depolamak ya da kısa zaman, çaba harcanmıştır ya da tesadüfen öğrenilmiştir.. her halükarda bir haz verir ama ne zaman; paylaşıldığı zaman.. paylaşım demek akım demektir.. akım başlar ve devre çalışır.. aman yarabbi şuraya da bak benim devrem işe yarıyor, insanlar kullanıyorlar, merakla gözümün içine bakıyorlar..

    birinin ölüm haberini başkasına verirken bile haz duyar insan.. hatta dudakların kenarına kadar manasız, engel olunamayan bir gülümseme gelir bazen, tutmaya çalışır insan; tıkanık bir andır.. o kadar kaçmasına rağmen gülümseyişini engelleyemez insan..
    ya da çok güzel bir şarkıyı, filmi vs. paylaşırız bazen.. nasıl da sahipleniriz ama di mi.. paylaşılan kişi beğenirse şarkıyı, kendi bestemizmiş gibi gurur duyarız, gülümseriz kesinlikle.. halbuki emekle elde edilmiş bir bilgi değildir bu..

    yani nedir; ister araştırılıp öğrenilmiş olsun isterse tesadüfen edinilmiş olsun, bilgi vermek her halükarda ego inşa eder.. zaten egonun karşılığında verilir bilgi.. yoksa zırnık alamazsın benden.. bu yüzden kendi ağzımızdan duyulsun isteriz.. ne kadar da güzel bir karşılıktır ego bilgi vermek için.. kendi bencil dürtülerinle çocuk sahibi olup, yetiştirip memlekete faydalı bir birey haline getirmek gibi..

    varsın ego için bilgi versin insanlar, egoları için düşünsünler, geliştirsinler kendilerini.. paylaşsınlar bilgilerini, altlarına da imzalarını çaksınlar bütün karizmalarıyla..

    (allahım ne güzel düşündüm de yazdım böyle)*
  • havuz problemi çözmek gibidir bu ilintileri kurmak. çoğu akademisyenin intihale düşme nedeni bu bilgi-ego ilişkisini tabelacı mantığında kurgulamalarından belki de ama. aman dikkat; havuz taşıyorsa o havuzda bir ego yeniği olabilir, filtrasyonda bir bilgi gediğine filan rastlanabilir. topu topu 7 nota var kac ayri beste yapilabilir ki gibi talihsiz beyanatlara yol açabilir bu ilintisizlik.
  • isimsiz "yazma"lar külliyatını aklıma getirdi bu başlık.
    bilen öznenin, hayatın herhangi bir alanına ait nesneyle ilişki kurup bilgi üretirken, hayatın içindeki, allah'ın karşısındaki konumunu aklında taşımasıdır bu isimsiz "yazma"lara yol açan.
    adam bir ömür adar, öğrenir, keşf eder; yazar çizer, aktarma gayesi de güder ama isim yook cisim yok.
    ego nerde, bilgi nerde?
    bilinmekten imtina eden bu mutevazi "alim"leri yok saymak, yok bilmek de bilgiyle ego arasındaki ilişkiyi olumlayan bir tarafta durmak ya da buna meyl etmek sayılmaz mı?
  • bir tatminkârlık vardır her zaman bilgi paylaşımında.. bu ağırlıklı olarak ego tatminidir ve tatmin şekli kişilere göre farklılık gösterir.. bazen/bazımız verdiğimiz bilginin altına, bilgiyi alan kişi değil de başkaları görsün diye imzamızı atarız.. ve bu başkası kimisi için allah da olabilir..

    isimsiz yazmalar bu kişi bazlı değişkenliği destekleyen net bir misâldir.. bu yazarlar insanların takdiriyle değil de allah'ın takdiriyle tatmin olmaktadır.. sadece egonun şekli değişiktir.. insani tatmin değil de ilahi tatmin söz konusudur, (daha) kutsaldır ve yine bilgi vermek ile ego arasındaki bir ilintidir..
  • call center çalışanlarında ters orantılı bir işleyişi vardır.. her yerde ego tatmini sağlayan bilgi vermek, bu noktada tam tersi bir etki yapar.. belki verilen bilginin altına imza atılamadığındandır, belki de bilginin kendisinden..
hesabın var mı? giriş yap