• fazla dikkat çeken bir yapım olmasa da, türk sinemasında özel bir yere sahip olan, oldukça hüzünlü bir filmdir. kesinlikle salya sümük değildir; fakat bir paket mendilsiz de izlenemez bir türlü. klasik zengin adam fakir kadın temasına rağmen izleyeni çarpan cinsten acayip bir şeyler vardır,adı bir türlü konulamaz o ayrı.
    ayrıca, haşin aşık kartal tibet'in bile gözünüze bu kadar güzel görüneceği ender bir çalışmadır.hale soygazi'nin, yüzündeki ifadeyle tapılacak kadın olmasını sağlamıştır. filmi izlerken senaryo ve oyunculuktaki sadeliği ve diyalogların güzelliği ile selim ileriye hayran bırakır. ve diğer tapılacak kadın lale belkıs, tüm haşmetiyle, tüm kötülüğü ve küstahlığıyla sizi orada beklemektedir.
  • bu filmde insanın için bayan ama genede güzel bir müzik vardır, işte o da the athenians grubundan paola 11099 adlı şarkıdır best of greece adlı bir albümden, filmle bütünleşmiş bir melodidir adeta

    ne cahilmisim o yillar koskoca mikis theodorakis
  • ismi bir demet menekse olmasina ragmen filmdeki menekseler saksidadir. saniyorum bir saksi menekse ismi romantik gelmedigi icin boyle bir isim secmisler.
  • koskoca sirket sahibi kenan bey in karisi ve arkadaslarinin icinde bulundugu zenginlik hararetinden,terzi kalfasi nesrin e asik olarak cikma cabasini anlatir.nesrinde zaten coktan unutmustur mutlulugun ne oldugunu.
    filmde kenan in nesrini goturdugu diskoda nilufer calmaktadir,nesrin in gitmeyi istedigi gazinoda ise orhan gencebay.iyi tespitlerle yazilmis bir oykunun filmi.
    birde o catdanak sona sahip olmasa...
  • genel olarak eski türk filmlerini çok seven ve en kötülerine bile rastladığı zaman kanal değiştirmeyen insanları koltuğa çivileyecek bir filmdir. türk filmlerinin saflığını, samimiyetini ve bizdenliğini taşımanın yanısıra klişelerden uzak, sessizliğe de yer verebilmesiyle farklı yanları olan, hale soygazi ile kartal tibetin dünya dönüyor çalarken dans ettiği sahnenin daha güzelinin çekilemeyeceğini düşündüren, kartal tibetin gözlerindeki ve sesindeki sıcaklığa, hale soygazinin bakışlarına ve gülümsemesine, hep haksızlık edildiğini ve harcandığını düşündüğüm lale belkıs'ın ise "kocamın peşine birini takacak kadar küçülmeyeceğimi bilirsin" deyişindeki ve film boyunca sergilediği tüm soğuk tavırlarındaki karizmaya hayran bıraktıran bir yapıttır.
    filmde ayrıksı duran tek şeyin ise lale belkıs'ın ciyak ciyak, cırtlak, dedikoducu, küçük hesaplar peşindeki kankası olduğunu düşünüyorum.
  • filmin sonunda nesrin evine gider ve kenanı görür. bu sahne bile filmin tamamını izlemek için yeterlidir.

    ve annesi, yaşanan aşkın saflığını derinlemesine hissettiren (defalarca dikkat kesilip izlememe rağmen başını anlayamadığım) bir cümle kurar: "....* * geri çevrilmez yavrum".

    aşkta gurur yoktur.
  • kartal tibet'in liseli aşık masumluğundaki titrekliği, hale soygazi'nin mahcupluğu unutulmayacak film.

    aynı zamanda bugün bana yaşadığımı hissettirmiştir.

    "zengin çocukla fakir kızın aşkına
    bir türlü kavuşup mutlu olmayışına
    gözün doluyorsa hala
    korkmaya gerek yok yaşıyorum demektir"

    (bkz: yaşıyorum) (bkz: candan erçetin)
  • hale soygazi'nin genç yaşına rağmen iyi oyunculuğu ve zarafeti görülmeye değer. kartal tibet'in abartısız oyunculuğu da eklenince ortaya her zaman zevkle izlenecek bir film çıkmış. oyuncu ve ortam seçimi zeki ökten'in ne kadar iyi bir yönetmen olduğunu gösteriyor..
  • senaryosunu selim ileri'nin yazdığı, yönetmenliğini zeki ökten'in yaptığı (o dönemde çekilen) türk sinemasının en iyi on filminden biri. türk sineması üzerine yazılan pek çok eserde de bu filmi ilk ona almışlar.

    ayrıca diğer filmlerinde öyle aman aman beğenmediğim kartal tibet (kenan) sanki bu filmde gerçekten sevmediği bir kadınla evlidir ve hale soygazi'ye (nesrin) körtkütük aşık olmuştur.

    film zengin çocukla fakir kızın aşkının ötesinde bir sınıf analizi de barındırır. dönemin sanayicisi ile butikte çalışan terzi kız profilini başarılı biçimde işler. belirgin sınıf göstergeleri kullanılır.

    lale belkıs'ın filme katkısını da unutmamak gerek. bu filmdekine benzer bir yüzüğüm var. sanki bu yüzüğü elime her elime alışımda biri bana "eşimin hediyesi, mutlu günlerimizdi" diyor. öyle de çarpıcı bir yüzük sahnesi vardır. artık sevilmeyen eski eski eşin intikamı bu sahneden daha iyi nasıl verilebilir?

    ama durduk yere içinizin kıyım kıyım kıyılmasını istemiyorsanız izlemeyin bu filmi.
  • 70'li yıllarda doğup çocukluğunda radyodan spikerin "şimdi hafif müzik" anonsuyla film müzikleri dinleyen kuşak için bir ayrı anlam taşıyan filmdir.yeşilçam klişelerinden uzak sade anlatımıyla içimize işlediği aşk hikayesi yaşanasıdır.filmin bir sahnesinde şener şen'in figüran olarak göründüğünü ehemmiyetle belirtmek lazım.dvd'si çıkmamıştır.online versiyonları dışında sadece vhs kaydı bulunuyor piyasada.
hesabın var mı? giriş yap