• (bkz: bona fide)
  • verilen sözü ve içilen andı simgeleyen tanrıça.bona fides romalıların adına yemin ettikleri dius fidius 'un dişi karşılığıdır.
  • bu hukuk ilkesi ile;bir antlaşma tarafının açık olmayan herhangi bir noktadan iyi niyet kuralları dışında faydalanmasını onlemek amaçlanmaktadır.
  • caner eler, emre yazıcıol ve şevket furkan erbay'ın fenerbahçe tv'de yeni başladıkları süper bir spor-kültür programı.. ilk program geçtiğimiz cumartesi 22.00'deydi.. spor tarihinin güzel rekabetlerini 1 saat boyunca inceledi bu üçlü.. tek falso kanalın fb tv olması.. galatasaray ve beşiktaş taraftarları sadece bu nedenle soğuk yaklaşabilir ama caner eler gibi bir değeri ilk defa kameranın önünde izleyecek olmak bu olumsuz özelliği bile yok edebiliyor insanın gözünde.. ilk programda coşturdu zaten, müthiş anekdotlar sundu çeşitli rekabetlerden.. ikinci programı izleyemedim ama onun da süper geçtiğinden eminim.. emre yazıcıol da direk fark ettiriyor kendisini ki özellikle snooker'dan çok severiz zaten kendisini..
  • kesinlikle aşmış bir spor programı. iddia ediyorum bu programın 3 bölümünü izleyen birinin spor kültürü ortalamanın çok üzerine rahatlıkla çıkar. x bir kürekçinin (adını unuttum) bbc-2'deki yemek programının tutmaması üzerine tekrar küreğe dönmesinden, kızılyıldız'ın deplasmana gitmek için otobüs masraflarını bile karşılayamayacak duruma geldiğine, snookerdan tenise, atletizmden voleybola kadar envai çeşit spor dalından envai çeşit anektod dönüyor. son derece donanımlı üç spor insanı polemiklerden, fanatizmden uzakta süper keyifli sohbetleriyle izleyiciyi ekrana bağlıyor. bu üçlüyü ve programlarını yakın zamanda ntvspor'da falan görürsem hiç şaşırmam. fbtv'ye de bir helal olsun çekiyorum.
  • agatha christie'nin su sekilde kullandigi kelime: "we cannot investigate the bona fides of any of these people. we have to rely solely on deduction." (murder on the orient express)
  • roma mitolojisinde; verilen sözü ve içilen andı simgeleyen tanrıça. hukuk diline de buradan geçmiştir. palatinus tepesinde bi tapınağı olan bu tanrıçanın orada bulunan resmi dünya kadar yaşlı bir kocakarı olarak tasfir edilir.
  • placebo'nun flesh mechanic şarkısında "you think this love is bona fide" şeklinde geçmeyi başarabilen, acayip güzel tınılı latince hukuk terimi.
  • hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk alanlarında kullanılabilen bir prensibin latince ifadesidir. sözlük anlamı 'iyi niyetle' demek olan bu terim uluslararası hukukta özellikle uluslararası antlaşmaların sağlıklı yorumlanması bakımından önem taşır.
  • roma hukukunda “başkasına zarar vermeme, kimseye kötülük yapmama değerlerine”bağlı olan “bono fides” ve daha sonraları aequitas kavramları,
    “sır saklamak, insanlar arası güven ile zayıfların korunması değerlerini”
    temel almaktadır.

    bono fides roma’da verilen söz tanrıçası fides’den ilham almıştır. bu dönemde fides’in oturduğu yer insanın sağ eli olarak kabul edilmekteydi. dolayısıyla sözleşen kimseler el sıkışır ve böylece vaatlerini tanrıçanın yaptırımı altına koyarlardı ki günümüzdeki el sıkışma âdeti de buradan gelmektedir.
hesabın var mı? giriş yap