congala
-
anadolunun kadim yerleşim birimlerinin bir kısmında karabasana karşılık gelir.
karabasan görülür congala basar. cümle içinde şöyle kullanılır;
"dün gece sabağa karşı congala bastı beni oy beni beni yar beni beni vur beni beni."
üç ya da beş kez kullandım ben. şimdi karabasan diyorum...
kentin beton yığınları arasında midi cüceler haritasında karasabanımla döğüşerek sağalıyorum bey baba...
neyse...
congalabasan denseymiş de uzlaşılsaymış dilin kemiksiz diyarlarında ürkütmeden intelijansiyayı.
hiç gereği yokmuş poleniğin.
hayırsız sevgili yaktın la beni... -
fethiye'de "congala kafa" diye 1970'lerde çocukluğumuzda duyardık, seyrek bir sözcüktü. aşağı yukarı bonus kafa gibi bir anlamı vardı, saç baş dağınık/karışık, bakımsız, ürkünç-korkutucu görünümle ilgili bir şeydi. kökeni muhtemelen koncolos ve karakoncolos. bunların da rumca/yunanca kallikantzaroi ve kalikancaros ile bağlantısı var. congalaz da bir söyleniş türevi. bulutları beklerken filminde geçer karakoncolos; kültürel sözlüğümüze çok değerli bir film içinde tekrar kattığı için yeşim ustaoğlu'na teşekkürler.
dağınık/karışık/kıvırcık saç için hafif üstbaş dağınıklığını da katarak uydurulan, uyarlanan betimlemeler arasında vanlı ve hülü bülü de var. (bkz: dolaşık saç) olarak yapık.
kanımca dalaman'ın congalazı yabani, yalnız yaşayan*, tekinsiz olarak gene öteki congala anlamına yaklaşıyor. (bkz: congalaz/@ibisile) -
kâbus, cadı*, karakoncolos.
köyü
müziği
["analiz, iyi organize edilmiş bir sayıklamadır." jacques lacan, le nom du pére]
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap