• (bkz: daim)
  • gaziantep ağzında her zaman, hep, daima anlamında sözcük.

    antepli efsanevi sinemacı nakip alinin sözleriyle:
    "bire yorum, dayım dayım yangın m'olur? bi alov gördünüz kimi hemen gaçmıya kahıysaz. acık beklen baalım. gırmızı lombey orıya goyan niye gomuş? o yanda naal gaçarsez."

    bu da istanbul türkçesiyle:
    "a birader, her zaman her zaman yangın mı olur? bir alev gördüğünüz gibi hemen kaçmaya kalkıyorsunuz. azıcık bekleyin bakalım.kırmızı lambayı oraya koyan niye koymuş? o yandığı vakit kaçarsınız."
  • il silenzio e d'oro'da olduğu gibi, tayfun pirselimoğlu'nun sanırım festivaller dışında bulunması, izlenmesi çok zor kısa filmlerinden biridir.
  • (bkz: akındayım)
  • toprak mahallenin her şeyi topraktı ya bizim için, evleri dükkanları.. toprağa karışırdı eskici de.. bizim gibi pasaklıydı, arka plandaydı, sesi çıkmazdı ki daha kıymetliydi susması. bir şeyler saklardı bilirdim, daha özeldi, bakkal hüseyin amcadan, mahallenin taş delisinden, hepsinden herkesten daha özeldi. dayım dışında!! dayım başkaydı benim.. gizli bir yardımcı oyuncuydu sanki, öyle arada girerdi hayatıma sonra bakardım çıkmış, evine gitmiş.. bir gün tamamen çıktı gitti işte. tıpkı bizim gibi ama bizden daha çok toza toprağa bulandı dayım…çocuk değildim o vakit..'çocuk olmazken' toprak mahalledeydim bu sefer..
  • hayatta hayran oldugum ilk adam, dunya yakisiklisi, guzel gozlu uzun boylu dayim. onyargisiz olmanin en guzel halidir benim dayim. benim en buyuk hayalim bir gun butun ailemizin almusta toplanip hep birlikte en komik hikayelerimizi anlattigimiz bir serin yaz aksamidir. dayimlarin ilk asklarini milyon kez anlatip yengemlerin de her seferinde bozuluyormus gibi yaptigi, babamin annemi ilk gordugunde nasil vuruldugunu, ananemin babami terorist bu diye istemedigi hikayelerini milyon kez dinlemek yine kahkalar atmak istiyorum.
  • "elindeki kamerayla etrafı çeken çocuk" sekansından yola çıkıyorum: çağan ırmak'ın "babam ve oğlum" filmindeki kamerayla dolanan çocuğu hatırlarsınız... şimdi bu memlekette 80'lerden 90'larin sonuna dek bu kadar fazla sayıda elinde kamerayla gezen çocuğun varlığı beni mutlu etti. gıpta ettim çünkü ben kamerayla olan ilişkime ancak yaşamımın ilk yarısından sonra ürke ürke başladım. ne büyük şans!
  • tayfun pirselimoğlunun venedik film festivaline seçilen kısa filmi. anlatım dili, güzelliği ve izlerken alınan keyif çok güzel. bulunması zor bir kısa film. mubi'de şu anda bulunmakta, tavsiye edilir.
    "dayınız afrika'da soğuk bir günde gökyüzünden düşme suretiyle ölmüştür."
  • hikayesiyle, işleyişiyle, süresiyle mest olduğum bir kısa film.
    ahmet uğurlu'yu izlemek ne kadar keyifli bu arada. sırf onu oynatmak için senaryo falan yazılmalıydı, öyle iyi oyuncu. keşke tiyatroda da izleyebilme fırsatı bulsaydım...
hesabın var mı? giriş yap