• dekalog 7. "çalmayacaksın" temalı dekalog'un 7. filmi. (you shall not steal)
  • majka'nın trene bindiği sahnede, boğazınıza öküz oturtan film..
  • --- spoiler ---

    7. dekalog filmidir, çalmayacaksın kelimesinden yola çıkılmıştır. 2o li yaşlarda kızımız zamanında annesinin çalıştığı okulda hocalık yapan biriyle ilişkisi olur ve bir kız sahibi olur, fakat kızımızın annesi kızı sahiplenir ve majka zamanla bu durumdan rahatsız olur, annesinin kızını sahiplenmesini istemez, yıllar geçmiştir ve küçük kız ania annanesini annesi bilmektedir, gerçek annesininde kim olduğunu bilmez, majka kızına kavuşmak ister ve kızını kaçırmaya karar verir, kaçırır ve kanadaya gitmeye kalkarken annesine yakalanır, annesi kızını ondan aldığında sesini çıkarmadan uzaklaşır,o tren sahnesi de içinize oturur kalırsınız öyle. size ait bir şeyin size ait biri tarafından çalınmasının en tüyler ürpertici halini izler kalırsınız siz de.
    --- spoiler ---
  • beni en çok etkileye dekalog filmi, sevgisiz büyümek ve senden daha çok sevilen ve senden çalınan bir kardeş-evlat. umarsızca bir kaçış planı, yalnızlık, soğuk ve ıssız istasyonlar, köprü altları ve geçip giden trenler, gece gelen telefonlar, oyuncak dolu karanlık ve ıssız ve soğuk bir kulübe, ormanın içinde kimsesiz bir dönme dolap, gecenin ıssızlığında bir çocuk haykırışı... öyle koyar ki o son sahne insana, tercih edilen çocuk olmamak. majka'dan çalınan sadece kendi çocuğu değildir, aynı zamanda kendisine hiç verilmeyen anne sevgisidir.
    kieslowsky usta yine yapar yapacağını..
  • siedem, dekalog serisinin yedinci filmi. film on emir’in ‘çalmayacaksın’ söylemini işliyor. siedem, ewa-majka-ania üzerinden şekilleniyor. çalmayacaksın emrine piec’te olduğu iki farklı açıdan yaklaşıyor. bir ewa bir de majka açısından çalmak eyleminin gerçekleştiğini görüyoruz. dekalog serisinin yalın anlatımlı ve sade filmlerinden bir tanesi.
    majka ailesiyle birlikte yaşayan yirmili yaşlarının başında bir genç kızdır. ewa majka’nın annesidir. ania ise aslında majka’nın çocuğudur fakat yaşanan olaylardan dolayı ewa ania’yı kendi kızı olarak sahiplenmiştir. bu duruma her zaman içerlemiş ve içinde bulunduğu halden tamamen rahatsız olan majka birgün ania’yı ewa’yla birlikte gittikleri tiyatro oyunundan kaçırır. ania’yı yolda asıl annesinin kendisi olduğu söyler. ardından beraber wojtek’in evine giderler. wojtek babasından kalma oyuncak ayılar üreten bir yeri işletmektedir. yaşadığı yer varşova’nın dışında sessiz ve izbe bir yerdir. majka, wojtek’e ania’yı kaçırdığını ve onunla birlikte kanada’ya gideceğini söyler. aralarında geçen konuşmalardan ania’nın babasının wojtek olduğunu öğreniriz. majka’nın annesi ewa okulun müdüresidir. wojtek ise o okulda öğretmen, majka’da öğrencilik yapmaktadır. wojtek ve majka’nın ilişkileri olmuş ve ania dünyaya gelmiştir. ewa kızının hamile olduğunu altı aylık iken öğrenir ve bebeği kendi sahiplenerek olayları örter. wojtek o zamandan beri işi bırakır ve majka ile hiç görüşmez. majka ve woljek konuşurlar iken majka şöyle der; ‘ o benden kızımı çaldı ve şimdi ben kızımı geri alıyorum.’ ve sorar; ‘insan kendisine ait olan bir şeyi çalabilir mi?’
    bu söz aslında içinde bulunduğu durumun özetidir. kendi kızına bir yabancı olmuş olan majka kızıyla birlikte yeni bir hayat kurmak istemektedir. otoriter ve kendisini hiç sevmemiş bir anne ve çözüm getiremeyecek kadar pasif bir babanın kızı olmaktan bıkmış olan majka, ania ile birlikte kendi düzenini oluşturmak ister. wojtek’in yanında kızını bırakarak annesi ewa’yı aramaya gider. telefonda ania’nın kendisiyle beraber olduğunu ve onunla birlikte kanada’ya gideceklerini belirtir. ewa bunu kabul etmez. ardından tekrar wojtek’in yanına döner fakat wojtek’te kendisine yardımcı olamayacağını isterse onu eve bırakabileceğini söyler. bunun üzerine majka olur der. wojtek arkadaşından arabayı almaya gittiği sırada majka ania’yı da yanına alarak kaçar. ewa’yı tekrar arar ve izin belgelerini imzalamasını yoksa bir daha ania’yı göremeyeceğini söyler. ewa olmaz der. majka beşe kadar sayacağını ve sonra bir daha göremeyeceğini söyler ve beşe kadar sayarak telefonu kapatır. ewa aslında kabul etmiştir fakat telefon çoktan kapanmıştır. majka, ania ile birlikte tren istasyonuna gider fakat binebilecekleri bir tren bulamazlar. bu sırada wojtek’te ewa’yı arar ve haber verir. ewa eşiyle birlikte yola çıkarlar. wojtek’te onlara katılır ve majka ile ania’yı aramaya koyulurlar. majka ile ania gelecek treni beklemek için istasyona sığınmışlardır. bu sırada görevli kadın majka’ya eşinden mi kaçıyorsun diye sorunca majka ‘herşeyden kaçıyorum.’ der. aradan birkaç saat geçmeden ewa ile eşi istasyona varırlar. ewa majka ve ania’yı sorar görevli kadına ve tarif eder. kadın görmediğini söylese de majka ve ania arkada uyumaktadırlar. ewa, ania’ya seslenir. ania uyanır ve ewa’ya anne diyerek sarılır. tam bu sırada tren istasyona yaklaşır. majka çantasını omzuna takar ve yanlarından hızlıca geçerek trene atlar. tren durmadan yoluna devam eder ve majka trenle birlikte gider. ania ise arkasından majka’ya bakar ve film sona erer.
    siedem, serinin diğer filmlerine göre daha basit görünse de çalmayacaksın emrine getirdiğine getirdiği farklı bakış açısı ile dikkate değerdir. bir çocuk üzerinden hemde kendi çocuğu üzerinden gerçekleştirdiği çalma eylemi aslında annesinin ona yapmış olduğu eylemin bir karşılığıdır. ania’nın biyolojik annesi olmasına rağmen yine de ewa’nın gölgesinde kalmıştır. kaçışın belki de bir çözüm olmayacağını anladığını o an majka trene atlar ve bilinmezliğe doğru yol alır. özellikle dwa ve trzy filmlerinde gördüğümüz sırlar ve bunların sonucunda yaşanan buhranlar üzerinden başarılı bir anlatı sunuyor. dekaloglar içinde biraz sıradan olsada derdini başarılı bir biçimde izleyiciye aktarıyor ve finaliyle izleyiciyi etkilemeyi başarıyor.
  • dekalog serisinin 7.bölümü olan siedem "çalmayacaksın" emrini işlemiştir. öyle bir bölümdü ki izlerken içime öküz oturdu ve çaresizlik hissini ekran başında yaşadım.

    --- spoiler ---

    kabus görerek ve ağlayarak uyanan, ismi anya olan bir çocuk ile başlıyor bu bölümümüz. klasik krzysztof kieslowski başlangıcı, hikayenin kimin üstünden işleneceği bize bu yolla gösteriliyor. majka adlı karakterimiz 16 yaşında aşık olduğu öğretmeninden hamile kalıyor. majka'nın anne ve babası gerçeği gizlemek için çocuğu sahipleniyor. aradan 6 yıl geçiyor ve sahiplenilen anya, majka'nın anne ve babasını kendi ailesi sanıyor. çocuğunun çalındığını düşünen majka, anya'yı alarak kanada'ya kaçma planı yapıyor ve planın parçası olarak anya'nın babası olan vojtek'in yanına gidiyor. bu süre içerisinde hayal kırıklıkları, geçmişin anlatılması ve duygusal bağlar işleniyor. vojtek durumu majka'nın annesi ve babasına haber veriyor. ne yazık ki majka tren garı istasyonunda anya ile beraber yakalanıyor. anya, majka'nın annesine anne diyerek seslenmesiyle birlikte majka koşarak trene biniyor. anya küçük bir çocuk olsa da o son bakışta içinden bir şeyler koptuğunu bizlere hissettiriyor...

    ek: senin de anneler günün kutlu olsun majka...

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    bu kadar güzel bir çocuk ve anneyi kabul etmeyip ispiyonlayan o orospu çocuğu öğretmene de kafam girsin. hamile bırakırken iyiydi amk. (bkz: düz adamın film değerlendirmesi) ayrıca aktif terk edilme denen şey vardır bu filmde. terk edilenin bölgeden ayrılmasıdır aktif terk edilme.
    --- spoiler ---
  • hangi emrin işlendiğini, ısrarla anlayamadım. sonra dedim, annene karşı gelmeyeceksin gibi bir emri mi ele alıyor alıyor acaba. sonra bir okudum ki çalmayacaksınmış, tabii ya, çalmayacaksın...

    hayatımın en büyük saçmalaması olarak burada kalsın.
  • özellikle dekalog piec ve dekalog szesc sonrası oldukça cılız bir senaryoya sahip olan yedi numaralı dekalog bölümü.

    dekalog bölümlerini izlerken on emir'in maddelerini adım adım takip etmemek gerekiyor bana kalırsa. maddeleri bölümlerle eşleştirdiğiniz zaman bu ikisinin örtüşmediğini göreceksiniz. yedinci bölümde çalmayacaksın emri anlatılıyor dediğinizde kieslowski'nin yorumunu eksiltmiş oluyorsunuz kafanızda. bir bölümde on emir'i tamamiyle anlatıp kimi bölümlerde bazı emirlerin altını üstünü çiziyor.

    yedinci bölümü* neden yetersiz buldum, çünkü ilk bölümde* olduğu gibi senaryo seyircinin gerisinden geliyordu, fazlasıyla öngörülebilir ve fazlasıyla yüzeysel bir öğreticilik vardı. ''çocuğu doğuran sen olsan bile onu büyütenin emeğine saygı göstereceksin ve ondan çalmayacaksın. annesi bile olsan bu affı olmayan bir suçtur'' gibi bir ana fikri maalesef kieslowski'nin bahsettiği kalın kafalı televizyon kitlesine indirgemişler. sonrasını ve bugünleri göz önüne alsaydı sanırım başka bir şey izliyor olurduk.
  • sene tahminimce 2006 sonbaharı yer trt2. kanallar arasinda gezerken dekalog 7 'nin 49.dakika ve 52. saniyesi şöyle on saniyelik bir bakış ve sanki çocukluğumda kaybettiğim bilyemi bulmam.
    beni sinema dipsiz kuyusuna düşüren eserdir.
    teşekkürler kieslowski.
hesabın var mı? giriş yap