• pkk'nın gerçekleştirdiği toplu katliamların kaynağını açık eden bir abdullah öcalan emri.
  • bunu söyleyen, emrindeki zavallılara bunu da söylemiştir;

    " baktın dağda yaşamıyorsun, zor geliyor sana;gir şehire kıyamet kopar, ölürsen öl"

    kaynak: "hertürlü yetmez devrimciliği aşalım" isimli 01 temmuz 1990 konuşması
  • devletin kullandığı bir propaganda cümlesi değildir. abdullah öcalan tarafından dep'e ve pkk'ya mesafeli kürtleri dep'e oy vermeye zorlamak amacıyla söylenmiştir. bu bağlamda olsa olsa pkk'nın bir propaganda cümlesi olabilir. bugün ise sanki abdullah öcalan bir demokrasi öncüsüymüş, böyle bir şey demezmiş, bu söz uydurulmuş gibi davranılmaktadır.

    daha önce pek çok kez ispatlandığı üzere, pkk ile açık/örtülü destekçileri, geçmişte pkk'nın ve liderliğinin yediği bokları geçen zamandan ve toplumumuzun balık hafızasından faydalanarak günümüzde devletin üzerine atmaya çalışmaktadır. ben bu durumu pkk'nın yansıtma stratejisi başlığında açıklamaya çalıştım

    bu emrin geçtiği ifade ile ilgili ayrıntılar şu şekildedir:

    --- spoiler ---

    abdullah öcalan'ın 16-21 şubat 1999 tarihleri arasında alınan ifadesine ilişkin tutanak:

    sanık : abdullah öcalan : ömer oğlu, öveyş'den olma, 1949 urfa doğumlu, aslen urfa ili, halfeti ilçesi öveyşli köyü nüfusuna kayıtlı. yasadışı pkk terör örgütü lideri olan ve ülke topraklarından bir kısmını ayırarak bağımsız bir kürt devleti kurarak silahlı eylemlerde bulunan ali fırat ve apo (k) adlı abdullah öcalan'ın sanık olarak alınan ifadesidir.

    soru 5: örgüt hangi siyasi partiyi, gazeteyi ve dergileri desteklemektedir?

    seçimler için ben talimat vermedim. ancak chp, dtp ile ittifak yapılabileceğini söyledim. hadep'in chp ve bazı partiler ile görüşmeler yaptığını duydum. eskiden refah partisi ve diğer sol partiler ile de görüşmeler olmuştu. erbakan hükümeti zamanında ankara ile mektuplaşmalarım olmuştu.

    ağa (k) mervan zirki ve delil kanalıyla suriye'den erbakan'a mektup gönderdim. bana cevap geldi. karşılıklı olumlu yazışmalarımız oldu. 1991 genel seçimleri sonunda hadep milletvekillerinin mecliste kürt kimliğini öne çıkarmaları konusunda talimat verdim.

    ancak yemin töreninde yapılacak konuşma konusunda herhangi bir talimatım olmadı. milletvekilleri bu konuşma metinlerini tamamen kendileri kararlaştırmışlar. leyla zana'nın milletvekili olarak yemin töreninde kürt kimliğini öne çıkarmasını ben söyledim ve kürtçe konuşması konusunda önerim oldu.

    1992 yılı sonunda talabani ile görüştüğümüzde türkiye'ye ateşkes istemimizi götürmesini istedim. özal hükümeti ile talabani'nin görüşmeleri vardı. bitlis paşa kürt politikasına yaklaşımları iyiydi. celal talabani aramızda arabuluculuk çalışmalarına başladı.

    sanıyorum onlar yaşasaydı bu gün bu sorun çözülmüş olacaktı. bunların önerileri ile bizim önerilerimiz birbirine çok yakındı. öneriler genel kapsamlı bir af ve bizlerin (pkk) siyasi platform içerisinde faaliyetleri sürdürmemiz öngörülüyordu.

    bekaa'da gazetecilerin gelmesi ile bir basın toplantısı yapıldı. 1993 yılı mart ayında basın toplantısı yaptım. 14 nisan 1993'de tekrar bir basın toplantısı yapıldı. talabani bana olumlu adımlar atılacağını söylüyordu. bana bitlis paşa benden yana, doğan güreş ortada şeklinde sözler söylüyordu.

    17 nisan 1993 öğleden sonra türkiye'den temsilciler gelecekti. bu aşamadayken aynı gün 11.00'da turgut özal'ın öldüğünü öğrendik. turgut özal'ın ölümünü suikast olarak değerlendiriyorum.

    siyasi partilerle ilişkimiz hadep ile. hadep desteği avrupa'da yezidiler, süryaniler, alevilerdir. hep-dep olayı ile ilgili ilişkilerimiz oldu. hadep ilişki kurmak zorunda, bireysel düzeyde chp ile temasların olduğunu duydum. chp'nin isteği seçimlere beraber girmek, seçim sonucunda oluşacak milletvekillerinin kesinlikle partiden ayrılmaması koşulu ile ittifak yapacaklarını söyledi.

    ayrıca son zamanlarda dtp ile temasların olduğunu duydum. cindoruk ve ismet sezgin bizim meselelerimize yakın kişilerdir. ben kendilerine ismet sezgin'in batman'da cindoruk'un diyarbakır'dan birinci sırada adaylığını kabul edeceğimizi diğer yerlerde ise onların adaylarının iki ve üçüncü sırada konulabileceğini önerdim.

    sanırım önümüzdeki seçimlerde bu iki partiden biri ile hadep seçime girecektir. pkk hadep ilişkileri tavsiyelerden ibarettir. hadep'i pkk etkiler. kendilerini pkk'lı sanan orada çalışanlar vasıtasıyla bağımız var, yan kuruluşumuzdur.

    hadep'te bana karşı olanlar var. ahmet türk tecrit olmazsa chp'den aday olabilir. abdülmelik ile birlikte çalışmaları için önerilerim tavsiyelerim oldu. melik fırat, haluk gerger, mihri belli ve doğu perinçek gibilerini aday için önerdim.

    1991 ve müteakip yıllar hatip dicle, leyla zana, sedat yurttaş, ahmet türk, mehmet sincar'la telefonla görüştüm. halihazırda bunları yönlendirmem ve parti adına özelikle sürgünde kürt parlamentosu faaliyetlerini müşterek yürütmekteyiz. shp ile ittifak halkın desteklemesi için yapılsın dedim.

    o zamanki politika siyasi gelişmeleri teşvik edici idi. belirli bir grupla oluştu. seçimlerden sonra bunun birlikte hükümete taşınmasını istedim ancak bu konuda kendilerinin başarılı olduğu söylenemez. onları pkk'nın temsilcileri olarak görmek doğru değildir. ancak mecliste ayrılıp grup kurulabileceği gibi kendilerine yakın olan partilerle ittifak yapabileceklerini söyledim.

    benim işim genelde avrupa ilişkileri idi. onlar da avrupa'ya daha yakındı. o zamanki muhataplarım az önce söylediğim kişilerdir. hatta bunlardan bazıları avrupa üzeri şam'a geldi. murat bozlak'la telefon görüşmelerim oldu. kendilerine emir vermedim. bizim kitle temelimiz bizim emeklerimizle oluştu. buna dikkat edin, bunu istediğiniz gibi kullanıp kendi çıkarlarınız için harcayamazsınız dedim. kişisel hesaplar için kullanıldığında desteğimizi çekeriz dedim. ittifaklar politikasına müdahale ettim. chp ve dtp ile ittifak yapabilirsiniz dedim. fazilet ve refah'la ve hatta anap'la ittifak yapabilirsiniz dedim.

    hadep'in kapatılabileceği durumuna karşı iki önerim oldu. (1) birincisi kapatıldığında yeni bir parti dehap kurulabilir dedim. (2) ikincisi kurulacak yeni parti yerine daha türkiyelileşmiş, kürt partisi olarak katılaşan bir partiyi türkiye'nin kaldıramayacağını, buna ihtiyaç olmadığını söyledim. demokratik yapılanmanın oluştuğu, içerisinde her gruptan temsilcilerin olduğu, melik fırat'ın da olabileceği bir oluşum kurulmasını istedim.

    1995 seçimlerinde refah partisi oluşan ortamda dini konuları kullanarak bizim potansiyelimizdeki oyları aldı. aslında bu bir türkiye'ye karşı tepki oylarıdır. sol gruplardan ödp, emep gibi partilerle birlikte cephe partisi kurulsun dedim. kendileri için türkiye ortamında bu kişilikler iş yapamaz, mutlaka demokratikleşin ve çağdaşlaşın, avrupa'ya yoğunlaşın dedim.

    --dikkat--
    politika alanında dev bir imkanı kişisel hatalarından kaybettik. ben son zamanlarda siyasallaşmak istedim. bunun için çeşitli arayışlarım oldu. beklentilerim çok büyüktü. 1991 yılında, dep'e oy vermeyen herkesin tavuğunu bile öldürün diye talimat verdim. ancak bunun bir hata olduğunu anladım. talimatımın adeta bir katliama dönüşeceğini düşünemedim.
    --dikkat--

    1990'larda kitle potansiyeli açısından potansiyeli yakaladık. gerillayı geliştirmek, siyasal konulara aktarmak istedim. serhildanlar beni bu konuda umutlandırdı. dep'e bunu bildirdim. bunun çok önemli bir fırsat olduğunu söyledim. gerilla için de bunu belirttim. onlar da kullanamadı. parlamentoda leyla zana'ya karşı tepkiler doğdu. parlamentoya gittiklerinde neden çekindiklerini sordum. neden 1921'de mustafa kemal zamanında yapılanları yapmıyorsunuz dedim. yemini yapmayın demedim. ancak kürt halkının varlığını hissettirin dedim. kürt giysileri ile gidebilirsiniz dedim. ama ona da orada saldırılmamalıydı da. leyla'nın pek fazla politik bilgisi yoktu. ahmet türk insiyatifsiz, rolünü iyi oynayamadı. liderlik sorunu vardı. melik fırat'ı önerdim. parti merkezince neden dinci bir gericiyi liderliğe getirmek istediğim eleştirildi. bunun için fazla üzerine gitmedim. ancak inisiyatifimi kullandım. mahmut kılıç kültürlü idi. oldukça ilgilendim, ancak inisiyatifsiz kaldı. kendisi bağımsız entelektüel idi.

    çok iyi bir öndere ihtiyaç vardı. ancak bu olmadı. başarısızlığın bence en önemli nedeni buydu. sonuçta bu enkaz ortaya çıktı. becerikli bir politikacı tarihi bir adım atabilirdi. milletvekillerinin aldığı paraları tasvip etmedim.

    dar bir alanda dar bir silahlı mücadeleyi istemedim. politika ile bunu yapmak istedim. türk solu da bu konuda sınıfta kaldı. bizi desteklemedi. örgüt bütçesinden hadep'e bir miktar ancak ne kadar olduğunu bilmiyorum ama 200 bin mark civarında olan para aktarıldı. avrupa masrafları da avrupa temsilciliklerince karşılandı. avrupa temsilciliklerinde sadece siyasilerin değil kim gelirse gazeteci, profesör vb. masrafları karşılanıyordu. bu da masraf oluşturdu. sakıncalı buldum. hem devletten para al, hem bizden para al, ben bunu suç olarak görüyorum. savurganlık olarak nitelendiriyorum dedim.

    hadep'te dağda gelen adamların orada yuvalanmaları hatadır. gerillaya yardım etmelerini politik hayatını bitirmesi açısından yanlıştır diye eleştirdim. benimle veya merkez komite üyeleri ile görüşmek istendiğinde hadep'le görüşmek yeterlidir. bu durumlar hadep ve gerillaya yardımcı olmadı. bence esas sorun yönetici ve denetleyenlerin olmayışıdır. bu durum gerillayı, parti ve kişilerin şahsi menfaatleri ile çatışır duruma getirdi.

    kürt kimliğini geliştirmek de türkiye'ye uygun değildir. buna gerek de yoktu. bunu eleştirmeme rağmen bu yapılmadı ve türk kamuoyundan tepki topladı. ben politik sosyalistim. komünist değilim. milliyetçiliğe karşıyım. sevmiyorum da. hadep'in durumu türkiye'de olan şovenizm karşısında başarılı olamadı.

    bir ara da dini duygulardan dolayı dini kullandım. halep ve roma'da kendimi isa'ya yakın hissettiğimi söylemem tamamen taktik gereğidir. öyle bir kürt milliyetçiliği oluşturun ki karşı tarafta türk milliyetçiliğini savunur hale gelsin ve bloklar oluşturulsun dedim.

    özgür gündem'i sürekli olarak destekledik. bazı muhabirler gerilla birlikleri ile olabilir. ben bu konuda yönlendirmedim. kürdistan report ilk önce almanya'da başladı. bu türkçe çıkartılan gazetelerin avrupa'yı ilgilendiren bölümlerini rapor halinde yayınlamaktadır.

    pkk'nın değişik ülkelerde yaklaşık 30 kadar yayını vardır. avrupa'da çıkarılan yayınlar avrupa'da toplanan paralar ile finanse edilmektedir. yayınların finansları tamamen örgüt kaynaklarından karşılandı. dergilerin dağıtımında bir bağış sistemi var. yani bir dosta gönderilen yayınlara bedelinin üzerinde çok fazla para veriliyordu. bu da gazete ve dergilerin masraflarında kullanılıyordu.

    gizli servislerden bu konuda finansman direk sağlanmadı. ancak ngo'lar vasıtasıyla finansman sağlandı. dergiler masraf kaynağıdır. ortadoğu'da çıkartılan denge kürdistan'ı çıkarırken denetimcilere hediyeler verildi. yoksa gazete çıkarılamazdı. avrupa'da ise mediko gibi örgütlerin yardımları oldu. kızılhaç ve kiliselerden büyük miktarlarda yardım alındı. komkar gibi yayınlar birer sermaye kaynağıdır.

    isveç ve almanya bunun gibi yayınlara destek veriyorlar. ancak bizim yasaklanmış olmamız bundan en az düzeyde almamıza neden oldu. oysa diğer ülkelerin örgütleri bizden daha yardımlar alıyor. bu yardımları kültür bakanlığı vasıtasıyla temin ediyorlar. almanya, iskandinavya, ingiltere, fransa, italya, isviçre, avusturya, hollanda geniş olarak bu yöntemi uygulayan ülkelerdir. doğu bloku ülkeleri bizden haraç alıyordu. bulgaristan, gürcistan, rusya, azerbaycan'da yayın yok ancak kültürel ağırlıklı faaliyetler vardır.

    (ifade tutanağı teröristbaşı a.öcalan tarafından imzalanmıştır)

    --- spoiler ---

    arzu eden "tavuğunu" kelimesini aratıp saint abdullah öcalan bunu demiş mi dememiş mi görebilir.
    propaganda he mi?
  • benim bildigim kadariyla, ne haziran 1999'da yapilmis olan davada, ne de temyiz durusmasinda boyle bir ifade gecmistir. subat 1999 deniliyor, yani eger bu ifade belgesi gercekse, polis/jandarmanin aldigi ifadelerden bahsediliyor... bunlarin mahkemede sabit kanit olmadiklarini ve zaten durusmalarda bu ifadelerin onaylanmadigini bilmiyor muyuz acaba?..

    apo bir aziz degildir, fakat aksi tarafta mevzilenenler de... bu bir savastir ve gayet de kirli bir savastir. bu savasa bulasmis taraflardan temiz olmalarini beklemek mumkun olmamakla beraber esas yapilmasi gereken sey; durumu, olanlari anlamaya calismaktir, kanimca. bu savasta iki taraf da birbiri aleyhine propaganda yapmaktadir. bu bilgi kirliliginde, dogru bilgiye ulasmak ancak, bolgeyi tanimaktan ve olabildigince yukardan, sogukkanlilikla ve de mantikla gelen bilgileri suzmekten gecmektedir. devletin, bu konuda soyledigi yalanlar gayet ortada oldugu surece, ortada somut bir kanit yoksa, bize soylenene supheyle yaklasmak en dogru tavirdir. benim bilgim ve mantigim da bana diyor ki; bildigim kadariyla dep'in o donemde de yoktu, takipcisi olan partilerin de gunumuzde, o bolgede bir taban sorunu yoktur. bolgede, halka karsi uygulanan siddet ve ayrimcilik, bu partilere gayet guzel bir taban saglamistir. tabii, bu partilerin durmadan kapatildigi gercegini ve de bu kapatmalari mesrulastirmak adina bu partilerle pkk arasinda gayet organik bir bag oldugu savini kullanmanin resmi agizlarin temel davranis sekli oldugunu hatirda tutmak gereklidir. bu, bolgedeki halkin nazarinda, pkk'yi bolgedeki toplumun tek sesi, tek savunucusu haline getirmistir, bu da pkk'ye belirli bir ozguven saglamaktadir. obur yandan, pkk'nin bolgedeki korucu asiretlerini (yani dep'e oy vermeyen asiretler, bucak asiretinin devletci kanadi gibi), ozellikle de '90'larda, hedef aldigi da bir gercektir.
    simdi, eger bu cumle gercekten soylenmisse (-ki resmi bir mahkemede, tarafindan soylendigi iddia edilen kisi tarafindan kayitlara gecirilmemistir. bu da bu cumlenin soylendiginin somut bir kaniti olmadiginin resmidir), bu cumlenin ozellikle dtp'nin kapatilmasinin ardindan, "bakin, bu partilerin aldigi oylar zaten mesru degil... gordunuz mu, baskiyla, silah zoruyla atilmis oylar onlarinki" edasinda telaffuzu turk'un turk'e propagandasindan baska bir seye isaret etmez, zira bolgede, kendi gozlemlerime dayanarak rahatlikla soyleyebilirim ki, durum cok farklidir. benim kulagima gelen zorlama, tehdit hikayelerinde, '90'larda ozne olanlar baskalariydi.
  • davadan döneni vurun ile nasıl da benzerlik taşıyor. tıpkı emine ayna'nın "tabanımız bizi dağa çağırıyor"u ile mhp'nin "gerekirse dağa çıkarız"ı gibi.
  • hayal gücü zengin birisinin uydurduğu emir değildir.

    böyle olmadığı zamanında bizzat bu başlık içinde ispatlanmıştır, işkembeden sallamadan önce bir okuyun ulan: http://arsiv.sabah.com.tr/…fddbcefeb194a22e56f.html

    dep'in 1994 seçimlerinde parti olarak seçime girememiş olması bu emrin verilmediğine kanıt değildir. bir domates bile bu emrin seçimlere 10 gün kala değil, çok daha öncesinde verileceğini bilir. ki zaten bu emrin verildiği zaman 1991 senesi. öncesinde dep'lilerin tutuklandığı seçimlerden 3 sene önce yani.

    buyurun, bizzat apo'nuzun sözleri:

    --- alıntı ---

    "politika alanında dev bir imkanı kişisel hatalarından kaybettik. ben son zamanlarda siyasallaşmak istedim. bunun için çeşitli arayışlarım oldu. beklentilerim çok büyüktü. 1991 yılında, dep'e oy vermeyen herkesin tavuğunu bile öldürün diye talimat verdim. ancak bunun bir hata olduğunu anladım. talimatımın adeta bir katliama dönüşeceğini düşünemedim."

    --- alıntı ---

    abdullah öcalan'ın şu sözlerinin ışığında tavuk popülasyonunun durumunu bilemeyeceğim ama sırtlan popülasyonunda hayli yüksek bir artış olduğu ortaya çıkıyor.
  • kaynağı mahkemelerin resmi tutanakları ve duruşma ifadeleri değil sabah gazetesidir.
  • "büyük insanlık" yazan reklamların sahibinin geçmiş ve gerçek beyanatlarından birisidir.
  • demokrasi tarihinin açık ara en talihsiz ifadesi. sonucunda kundaktaki bebeklere bile kurşun sıkılmıştır. aynı zamanda ne kadar koalisyon olmasını istesem de, bu ifade aklıma geldikçe hdp'ye oy verme fikrinden daha da uzaklaşıyor, bunun şehit edilmiş öğretmenlere ihanet etmek olduğuna kanaat getiriyorum.
hesabın var mı? giriş yap