• (bkz: dilenci)
  • dile-n-mek'teki "n"ye dikkat etmek gerekir. bu -n, bir şeyin makul sınırlarının taşmasını ifade eder. ağlamak en azından dil düzleminde insana yaraşan bir eylemdir; içteki ağlatıcı hal gözyaşlarıyla dile gelir, başkalarıyla ilişki kurar. ağlanmakta ise odak ağlatıcı halden ağlayan ben'e geçer. ağlamada bir anlığına şeffaflaşan beden, tüm katılığıyla, poz kesmeleriyle arzıendam eder.
    sızlanmakta da benzer bir şey vardır. insanın bir yeri insan olmanın doğası gereği sızlar. bünyeyi rahatsız eden bir "dışarısı" içeri sızmıştır ve orada sızı doğurmuştur. ancak ne zaman ki insan sızlanır; artık sızının kaynağı devreden çıkar, sızlanan beden egoist bir metonomi olarak "sızı"sını icra eder. böylelikle bünyeye yabancı ama bünyeye deva da olabilecek bir "dışarısı"nın içe sızmasını da engeller. sızlayan birine eşlik edebilirsiniz elden geldiğince ama sızlanan biri hem kendini dokunulmaz kılar, hem de sizde ufak çapta da olsa iğrenme ya da mesafe koyma tavrı, "bulaşmama" duygusu uyandırır.

    dilenmek de böyledir. insan kendisi için bir şeyler diler. insan dua ve davet eden bir varlıktır. içinde konuk etmek istediği güzel haller vardır, bunları yaratıcısından ya da bir başkasından ister. ancak insan dilenince müstakbel konuk olan o güzel hali değil de, istemeyi üslubu haline getirmiş, halden hale bürünmenin sürekli yer değiştiren o güzel halveti yerine her hali kendinin kılmaya odaklanmış hali vakti yerindelik meraklısı insan olmayı ister.
  • akşam yemeğinden önce yürüyüşe çıkmışım. caminin önünden geçerken yaşlı bir kadın görüyorum. teyzem oturmuş caminin merdivenlerine marul satıyor. kadıncağız nerdeyse tamamen çürümüş marulların kenarlarını kopartarak temizlemeye çalışırken göz göze geliyoruz. elime cebime atıp bozukluklarımı yokladıktan sonra teyzem ben bir şey almasam olur mu diyerek parayı uzatıyorum. olmaz diyor, en azından bir tane almalısın . sonra da benim marula uzanacak sandığım elleri cebine giriyor ve nüfus cüzdanını çıkartıyor. doğum tarihini okumamı istiyor, teyzem. söyle bakalım ben kaç yaşındayım diyor. gözümün önündeki 1914'ü okusam da 2012'den çıkartıp cevap vermeyi beceremiyorum. teyzem sessizliğe dayanamayıp 98 ya tam 98 diyor. bu yaştan sonra dilenilir mi oğlum, insan utanmaz mı diyor. başlıyor anlatmaya, ölen oğlundan, sakat kalan gelinine torunlarına toz kondurmadan nasıl çalışıp da baktığını anlatıyor bir çırpıda. gel otur yanıma diyor. oturamıyorum. elime poşetsiz filan bir marul tutuşturuyor. ben de yürümeye devam ediyorum.
  • bir meskenettir.
  • ona bakıp dilenmeyi durduruna kadar...

    http://lafsalatacisi.blogspot.com/
  • onursuzluktur.

    hayatım boyunca dilenen hiç kimsye bir şey vermedim, bundan sonra da vermeyeceğim. ne yaşlısına ne sakatına ne başka birine.
    1 kuruş dahi vermem.
    onursuzluğa hiç bir şekilde destek olmam.

    zaten onur sahibi biri acından ölür ama yine de dilenmez.
  • normaldir, anormaldir, onursuzluktur veya onurla gururla alakası olmayan bir şeydir. bunları soyut şeylerdir ve kişinin ahlaki durumu ve hatta felsefi durumuna göre yorumladığı konulardır. çok uç cümleler sarf edebildiğim bir mesele değil, insanları o noktaya getiren çok acı olaylar olabileceği gibi tamamen kolaycılıktan, kolay yoldan para kazanmacılıktan insanları suistimal edenleri de var.

    benim anlamadığım bu mesele neden suç? dilendirmek suç olsun elbette, bunun ekonomisi sağlansın diye çoluk çocuk, yaşlı insanlar suistimal edilmesin, zarar görmesinler ama kişinin dilenmesi neden veya nasıl suç? tacize, rahatsızlık vermeye giriyorsa suç olsun. değilse neden suç?

    adamın biri orada oturuyor, elini açmış yoldan geçenlerin para vermesini bekliyor. bir sakatlığı var veya yok, gerçekten ihtiyacı dahi olmayabilir. vermeden geçip gittiğin sürece ne var bunda? he parayı verdin ve adam senden benden daha sağlam mı çıktı? vermeseydin o zaman, kimse sana böyle bir taahhütte bulundu mu?

    insanları din ile kandırmanın da suç sayılmasını komik buluyorum mesela. ayrı bir saygı duyuyorum bu suçtan yakalananlara.

    diğer tüm kısmı dediğim gibi değer yargılarıyla alakalı şeyler, bakış açısı kişiden kişiye göre değişir.
  • dillenen inek.
  • ülkemizin durumu (sosyolojik,jeopolitik,akarsular vs. ) göz önüne alındığında , türünün en iyi örneğini (bkz: bim) süpermarket in önünde yapıldığını gördüğüm eylem.
hesabın var mı? giriş yap