doğrulamak
-
kimi çekimleri doğrulmak fiilinin çekimleriyle örtüşen fiil.
mesela: doğruluyor. -
teyit, teyit etmek. kavram hali doğrulama.
doorlamak yerel ve kırsal sözcüğünün de istanbul türkçesi karşılığı olan fiil. doorlamanın anlamı doğrudan gitmek, kestirmeden gitmek.
iktidarım, erilliğim iktidarsızlığımı sunabilmek, ne mal olduğumu karşıdakinin kendi gözüyle görmesine izin verebilmek. her an değil, bunu zaman zaman doğrulamak yeterli.
"değerlerin varolmalarına aracılık eden varlık olduğum sürece ben doğrulanamaz* olanım. ve özgürlüğüm, değerlerin temelsiz temeli olmaktan ötürü içdaralması içindedir." jean-paul sartre - l'etre et le neant
"ilkin bunca zamandır beklediği bu olayı sözlerle doğrulamak istedi, ama duraksadı ve susmanın daha iyi olacağını anladı." milan kundera - smesne lasky
"eşitliği kabul etmedikçe kelimenin tam anlamıyla insan olamıyorlardı. eşitlik verilmez, alınmaz, uygulanır, doğrulanır. proleterler de kendi öncülerinin ve hasımlarının zeka eşitliğini kabul etmeden bunu doğrulayamazlar." jacques ranciere - cahil hoca
(bkz: doğrulama)
(bkz: kara doorlama), doorlama
(bkz: dosdoğru)
(bkz: doğrudan)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap