*

  • --- spoiler ---

    elma'nin oldugu yerde bilim'in olmadigi gerceginden yola cikacak olursak bilimsel değer taşımayan bir sempozyum olacaktır. zira bilimin bu kadar ilerlediği bir zamanda hala isaac newton gibi 1600'lu yillarin fikirlerini savunmak örümcek kafalılıktır. uyanmalı insanlar 2009 da olduğumuzun farkına varmalı.

    --- spoiler ---

    principia 1687
  • hocanın baskın vereceği sempozyum. netekim uzantıları ilgili başlıkta uç vermeye başlamıştır.**

    edit: (bkz: baş vermek)
  • tartışmaktan çok evrimin toplum içerisinde genel kabul görmemesinden yakınan propaganda faaliyetine benziyor. halbuki sen bu sempozyumu düzenleyeceğine iki chapter dna okusan, eli yüzü düzgün bir textbook'u dil namusuna uyarak türkçeye kazandırsan bin kat daha bilime hizmet edersin. geçen kampüste arkadaşlarla yürüyoruz, fizik profesörü abim gayet sıkkın. ne oldu tuncay abi? dedim. sıkkınım mahir dedi. türkiyede akışkanlar mekaniğinin toplum tarafından kabul edilmesinde bir direnç var. abi mevzunun tabiatı olsa gerek, malum direnç bu fiziğin temel konularindan biri diyerek neşelendirmeye çalışsam da dinletemedim. sözlerine şöyle devam etti.
    ne var ki aralarında türkiye’nin de bulunduğu çeşitli ülkelerde akışkanlar mekaniği kuramının kabulüne ve halka ulaşmasına karşı bir direnç mevcuttur. bir sempozyum düzenleyeceğim mahir, halk artik gerçekleri bilecek.
  • inanmaya dayalı bir sistemin, gözlerini kapayarak yaşamayı seçen inanıcı vasıflı kişilerinin ve onların gözünü kapamasından kazanç sağlayan kişilerin saldırmaya en müsait konu olarak belledikleri, düzenli gazlandıkları konu olan evrim hakkında, dilinden anladığımız bilim adamlarından konu hakkında en çok konuşması gerkenlerin düzenlediği sempozyum..
    ancak sorunlu, batıyor amiyane tabirle.. çünkü konu hakkında bilimsel çalışmalar yapan birilerinin olması, insanların bu konuyu tartışması, okullardaki tazecik beyinlerin kabul etmeye değil sorgulamaya programlanmaya çalışması (evet sadece bu konferansla mümkün olamaz ama aynı adamların bitmeyen, yılmadıkları bunun olmasını nasıl sağlarız tartışmaları zaten) sorun, kıraathanede memleket kurtarmaya alışmış insanlar için..

    zamanınında, çok yanılmıyorsam bp nin reklamında idi, bir kamyoncunun ağzından duyduğumuz, özellikle o dönem popüler olan bir kalıp vardı: ağzı olan konuşuyor.. kimilerinin siz oturup evrim tartışacağınıza, bilim eğitim diyeceğinize evrimle ilgili textbook u türkçeye kazandırın salyalarını silmek için prof. dr. aykut kence'nin türkiye bilimler akademisi'nin ödüle layık gördüğü odtü biyoloji bölümü text book* u olan evrim kitabını göstermek ne derece faydalı olur bilemiyorum:
    http://www.tuba.gov.tr/index.php?id=404

    yetti mi?
    yetmez, bence de yetmez sadece bir kitabı göstersem.. ama bu adamlar yüzlerce kitap çevirse onları göstersen, "bu işlerle uğraşacağına" ile başlayan bir sürü farklı zırva daha duyarsın.. çünkü o adam kıraathanede en âlâsından maçları yorumlamaya, memleketi kurtarmaya, ekonomik sorunları çözmeye alışmış.. o adam milyon tane.. dini de savunuyor, bilimsel metodları da eleştiriyor, eğitim sitemini de düzeltiyor oturduğu yerden.. o adam değişmeyecek..
  • katılamayacağım sempozyum. işlerimin yoğunluğundan ve bir de ülkede bilimin gelişememesini evrimin insanlar tarafından içselleştirilememesine bağlamanın mekanizmaları üzerine düşüneceğimden dolayı. bu ikincisi daha hakim aslında. esasen ülkenin bilim seviyesinden haberdar olduğum için bu bilim insanlarına, evrimin haklılığını vatandaşlara anlatmaktan çok iki chapter dna okumalarını salık verdim, hani belki human genome project deki dev bilgi yığınının işlenmesine bir parça katkıları olabilirdi. aynı seviyeden haberdar olduğum için telif eser vermelerini değil de düzgünce textbook çevirmelerini tavsiye ettim. günün birinde kendi dallarında türkçe telif edilmiş ve başka dillere çevrilmiş bir bilimsel kitap olur ümidiyle. yani 70- 80 senedir ülkenin büyük üniversitelerinde hakim ideolojinin etkisi altında bilim üretiyorsunuz, çıka çıka bu mu çıktı. "ülkenin bilimsel seviyesinin düşüklüğü halk arasında evrimin kabul görmemesine bağlıdır" avrupa evrim diye diye ileri gitti, biz allah diye diye geri kaldık. hani ben yüzeyselim ama bu kadar da değil. çüş.
    bu arada oğluuum çayları tazele bir de peçete alayım, tuncay abi yerden taş çalmayalım, stopajların düşmesi lazım, o değil de o sahada maç oynanır mı birader?
    şengör kıraathanesi, ocak 2009.
  • evrim çalışkanları'nın da bir poster sunumu ile katılacağı sempozyum.
  • ilk günü gayet güzel ve verimli geçmiş sempozyumdur. fakat orada olanların hatırlarında en çok 'ama nice güzel kuşlar çiçekler küçük şirin tavşancıklar varken bunların 'yaradan' tarafından değil de rastlantısal olarak oluştuğunu düşünmek ne kadar doğru olur' sorusu kalacaktır heralde. böyle de evrim karşıtlarının zeka seviyelerini görmüş olduk sayın seyirciler..
  • hasta olduğum için gidemediğim sempozyum. böyle de bokunduruk bir sebep evet. 10 tane antibiyotik iğne yedim iyileşmedim, doktor 20 tane rocephin 1 g iğne verdi günde iki taneden. elek gibi oldu popom. acıdan kıvranıyorum. yoksa gidecektim işte. birincisine gittim. böyle saatlerce oturdum dinledim. sonra o üniversite konseylerinin evrim bilim ve eğitim kitabını da okudum. rüya gibi günlerdi onlar. heh şimdi ne diyeceğim;
    bu sözlüğün şu sempozyuma gitmiş ve gitmekte olan yazar evlatları, iki not alın gelin burada anlatın yav. şöyle oldu böyle oldu, şunu anlattılar, böyle dediler, abooov genler böyleymiş şöylemiş... biliyorlar nasıl olsa demeyin bildiğin hikayeleri dinlemek de güzeldir bazen (bkz: sevgiliyle yapılması gerekenler/@princess carya)
    anlatın işte. burayı sempozyum notlarıyla doldurun ne olur yaa. bekliyorum ki sabahtan beri birileri eurovision 2009 notu gibi dakika dakika bildirsin;

    1- an itibariyle başkan, prof. bilmem kime 20 dakika daha verdi.
    2- an itibariyle hiv virüsünün evrim şeması incelendi.
    3- an itibariyle prof. bilmem kim bilmem ne ülkesindeki insanların aids hastalığına bağışıklığı olan alel genlerinden bahsetti.
    4- evrenin evriminden bahsedilirken burnumu kaşıdığım sempozyum.
    5- ben yanlış başlıktayım buraya eurovision konuşmaya gelmiştim pardon, ha bu arada olm maymunlar niye var lan hala?

    hani böyle ilerlese ya. gün boyunca saat saat takip etsek ya. gidemeyenler, başka şehirde olanlar, tembellik edip gitmeyenler ama içinde ukde kalanlar... sözlük niye var? deprem olsa an an burdayız, eurovision'da "an itibariyle norveçlinin burun kıllarını gördüm" demeye bile buradayız. yahu atılan golleri, golü yiyen kaleci farkına varmadan buraya yazıyorsunuz...

    şu sempozyum hakkında bir iki not yazın lütfen kurban olayım pls tşk...
  • celal şengörün olmaması hayal kırıklığı yaratsa da, ilk günü gayet başarılı geçmiştir.

    özellikle "günlük yaşamımızda evrim ve evrime örnekler" başlıklı oturumdaki konuşmacılar konularına çok hakim ve başarılıydılar. bu oturumdaki oğuz altungöz adlı genç bilim insanı, "moleküler sitogenetik ve evrim" başlıklı sunumuyla baya ilgi gördü.

    evrim karşıtlarının her zaman sorduğu başlıca sorulardan biri de, "evrim varsa hani, şimdi niye olmuyor?" sorusudur. oğuz altungöz sunumunda, evrimin insanda günümüzde de gözlenebildiğini çok çarpıcı bir örnekle açıkladı: yanlış hatırlamıyorsam dokuz eylül tıp fakültesinde karşılaşılmış 44 kromozomlu ve gayet sağlıklı, hiçbir anomalisi bulunmayan dişi bir insanla.. oğuz beyin açıkladığına göre, iki kromozomun translokasyon sonucu kırılarak birbirleriyle birleşip, tek bir kromozom oluşturmasıyla, bu insanın 46 kromozomu olması gerekirken 44 kromozomu olmuş, herhangi bir gen kaybı veya eklenmesi olmadığı için de kız hala yaşıyormuş ve gayet sağlıklıymış. kısır da değil, verimli yumurta hücresi üretebiliyor, fakat, 46 kromozomlu biriyle çiftleşirse verimli bir döl meydana getiremiyor, anneden ve babadan gelen kromozomlar tam olarak eşleşemediği için. eğer bu kız kendisiyle aynı translokasyona sahip, yani yine 44 kromozomlu bir erkekle çiftleşirse, 44 kromozomlu verimli döller verecek ve yeni bir soy hattı oluşabilecek, yani yeni bir tür gelişebilecek!

    şimdi bize bu 44 kromozomlu iki insanın birbirini bulup çiftleşip verimli döller vermesi ne kadar da küçük bir ihtimal, hatta imkansız gibi geliyor değil mi? ancak canlılığın varoluşundan itibaren geçen yüzyılları düşünecek olursak, bu olasılık hiç de azımsanmayacak oranda.. aynen buradaki mekanizma ile (tabi ki tek mekanizma bu değil, bu sadece bir tanesi) farklı türlerin oluşabileceği ihtimalini düşünmek ne kadar da heyecan verici değil mi?!

    insan, şempanze ve goril genlerinin büyük oranda homoloji gösterdiğini, bu homolojinin insan ve şempanze arasında %99 olduğunu hatırlamakta yarar var. şimdi şuna da dikkat çekmek istiyorum: goril ve şempanzenin kromozom sayısı 48, insanın ise 46. neden yukarıda anlattığım mekanizma bir şempanzede gerçekleşerek insanı meydana getirmiş olmasın? yani 46'dan 44 oluyorsa, 48'den de 46 olabilir değil mi? evvvet işte sayın seyirciler, doğru cevabı buldunuz!! işte aynen böyle olmuş! şempanzenin 2a ve 2b kromozomları birleşerek, insanın 2. kromozomunu oluşturmuşlar. bunu nasıl söylüyoruz peki? genlerin dizilenmesi diye bir teknoloji sayesinde, kromozomu oluşturan genlerin nükleotit dizisini öğrenebiliyoruz. işte insan 2. kromozomunun nükleotit dizisi ve şempanzenin 2a ve 2b kromozomlaının nükleotit dizilerinin birbirine uyduğu gösterilmiş!

    fakat işte bu kadar açık, net, anlaşılır bilimsel kanıtlara rağmen, insanın biri hala çıkıp 'ama nice güzel kuşlar çiçekler küçük şirin tavşancıklar varken bunların 'yaradan' tarafından değil de rastlantısal olarak oluştuğunu düşünmek ne kadar doğru olur' sorusunu sorabiliyor.. sen öyle düşünmeye şartlamışsan kendini, sana ne anlatılsa boş zaten, ne diye gelirsin de boşuna zaman kaybedersin böyle sempozyumlarda.. git kendi bildiğin şeyi yapmaya devam et.. kalabalık etme en azından..
  • bilim ve gelecek dergisinin aktifliğinin göz doldurduğu etkinlik olmaktadır. gözler celal şengör hocayı aradıysa da, ilk gün yapılan sunumları tatmin edici, yalın ve verimli bulduğum etkinliktir. ikinci gününe katılamayacak olsam da gelecekteki sosyal çalışmalar için umut vermiştir.
hesabın var mı? giriş yap