• paul auster'in "bir fanshawe var benden iceri" dusuncesiyle sanatci egosunun sembolu olarak yarattigini/aradigini dusundugum, yasam oykusu ve hayat karsisindaki durusu auster ile onemli paralellikler gosteren zeki, cesur ve kayip the locked room kahramani. (bkz: the new york trilogy)
  • nathaniel hawthorne ait roman. hawtorne´un bowdoin college´te egitimi sirasinda ya$adigi deneyimlerinden yola cikarak yazdigi bu roman, yazarin kendi cabalariyla yayinlanmi$, ba$arisiz olunca tüm satilamayan kopyalari toplattirilip kendisi tarafindan yakilarak yok edilmi$tir. 1905 yilinda james r. osgood & co adli yayinci firma tarafindan bir kopyasi bulunarak yeniden basilmi$tir. hawtorne´nun romana dair gizliligi nedeninden olsa gerek, ölümünden sonra karisina gösterilen kopyayi gören karisi böyle bir kitabin kocasi tarafindan yazilmadigini öne sürmü$tür. bu inkar the locked room´un merkez olaylarinin yapi ta$ini olu$turur. the locked room´da kapali kapilar ardinda konu$an iki arkada$in bagi bu kitap üzerine kurulu olsa gerektir ki, kitabin manuskripti olan kirmizi defter tipki hawthorne gibi ana kahramanimiz, anlatici ki$i tarafindan tren kalkmadan yakilir ve yok edilir. bu $ekilde fanshawe´in gercek ölümü ilan edilir. bu bir eserin kendi sahibi tarafindan kurgu bir isimle yazilip, o kurgu isimli yazarin bile esere sahip cikmamasiyla yok olu$unun metoforik bir anlatimi olur söz konusu romanda. tipki hawthorne´un degil kendisinin karisinin bile bu romani inkar etmesini istemesi gibi anlatici ya da herman melville (romanin bir yerinde kendini öyle tanitiyor. gercek hayatta moby dick kitabini hawthorne hitap eden kankasidir) gercekligin hayalle olan cizgisinde kalmi$ bu arkada$ini inkar etme yolunu seciyor.
  • paul auster'in the locked room romanındaki kahraman.

    fanshawe, büyük bir deha olduğunun farkına daha küçük yaşlarda varır. ne yazık ki, hayatta, neler yapabileceğini görünce de, yaşama şevkini kaybeder. hayatındaki bir iki denemesi de ne kadar haklı olduğunu gösterir. yaşamaya gerek yoktur der. aslında o bir sanatçıdır, yalnızdır.

    friedrich dürrenmatt da bir dehadır. ama o bundan pek emin değildir. bunu tahkik ederek yaşar. bir şey daha yapar: yalnızlığını anlayacak bir fikre kapılanır: başka bir deyişle, kendi dışında emin olduğu bir fikirden kendisine, hayatta refakat etmesini ister: "dünyada adalet yoktur". dürrenmatt hayatı kendisine böyle çekilir kılar. sonlara doğru dehasını farkeder. tadını çıkarır.

    fanshawe ve dürrenmat için bir ortak nokta daha için bkz: #28483329.
hesabın var mı? giriş yap