• semra topal ın romanı
    gecenin şamarı adlı bar

    'gece gülüşü', gecenin insanlarını, erotik bir esriklik içinde ve toplumsal düzene başkaldıran her türlü biçimde anlatıyor. işte size gecenin şamarı barından insan manzaraları...

    gece insanlarını, gündüzün insanları pek sevmez. gece çoğunlukla düzenle işbirliğini reddedenlerindir. toplumsal düzenin koyduğu kurallara yüz vermemektir. okula gidenler, memurlar, askerler, gündüz işçileri uykudadır geceleri. hırsızlar, isyancılar, fahişeler, travestiler, işsizler, gece işçileri, bekârlar, evliliğinden mutlu olmayanlar, geceleri bir yaşamın olduğunu yeniden anımsatırlar. gece, herkesin kendi cemaatince kurduğu yeni bir dünyası vardır. ve çoğunlukla gündüzün insanlarıyla hayatları hiç çakışmaz. gece devletin ve kurumların reddedildiği yerde başlar. gündüz düzene ve onun normlarına tutsaklık ise gece özgürlük ve biraz da kendi olmaktır. gündüz, insan kurumlar için varken geceleri ise kendi olmaya çalışır. gece aşk ve alkoldür. esrikliktir. dionizyaktır.
    gece gülüşü'nde semra topal, gecenin insanlarını erotik bir esriklik içinde, toplumsal düzene her türlü başkaldıran biçimde anlatmış. gecenin şamarı barında, yıllardır bir araya gelen birkaç kişinin hikâyesidir anlatılan. toplumun dışındadırlar ve hiçbir zaman onlara dahil olmak için çaba harcamamışlardır. düzen dışı olan bu insanlar bir tür cemaat kurmuşlardır. her zaman aynı barda, aynı kişiler, aynı ayinin içindedirler. kötü huyludurlar ve bu durumlarından oldukça zevk almaktadırlar. hayal güçleri oldukça gelişkindir ve bu gücü çoğunlukla erotizm için kullanırlar. cinsel esriklik içinde hiçbir yasak tanımazlar. bu esrik anlatış bazen pornografiye kaçar. dil, seçilen kelimelerle bile toplumsal olana bir karşı çıkıştır. hepsinin bildiği gerçek ise ölümlü olanın her zaman diğerine bir tuzak olduğu. gündelik hayat içinde bilinçaltının derinliklerine atılan ve çoğunlukla hep orda mahkûm kalan, itiraf edilemeyen cinsel zevkler ve sapkınlıklar, yine çoğunlukla bilinç akışı yöntemiyle, toplumsal normların örttüğü kelimelerle anlatılır. gecenin şamarı barına takılanlar tehlikeyi göze almışlardır. düzenin sunabileceği her şeyi reddederek var olmaya çalışmaktadırlar. tehlikenin hazzı arttırdığının bilincindedirler. tehlikenin ve fantezinin dozunu her defasında arttırırlar. bu barda yaşamını sürdüren insanlar, insanı en doğal yere çekmeye çalışırlar. dolayısıyla çıplaklığa mitolojik bir anlam kazandırırlar. dionysos törenlerini anımsatırlar. ilişkileri girifttir ve herkes herkesin sevgilisidir ya da kimse kimsenin sevgilisi değildir.

    seks, alkol ve kitap
    gecenin şamarı barına takılan müritlerden olan gabi, gitarla kafayı bozmuştur. hayatını onunla tanımlayan, her yaşadığını onu çalarak dile getiren ve cinsel zevklerini bile onunla uyuşturan biridir. barın müdavimidir. selma mahmur, kafasını kimliklerle bozmuştur. neredeyse çocukluğundan beri kendine her defasında yeni isimler, yeni kimlikler ve yeni geçmişler uydurur. güzel gelecek düşü kuramadığı için en azından ele avuca sığan, kendisinin uydurduğu bir geçmişi olsun ister. parçalanmış benliği kendine her defasında yeni kimlikler bularak bir zaman bile olsa onarılır. yeni kimlikler yeni intiharlar demektir. fiziksel olarak değilse bile bilinci sürekli intihar eder. ilkokuldan sonra iki sene okula gitmese de gerisin geri döner. çok çalışkandır ve herkesi şaşırtır. sonra yine sıkılır. on yıl önce gecenin şamarı barına takılmaya başlamış. gelir gelmez kimsenin onu kabul etmesine izin vermeden o onları kabul etmiş. çok çabuk âşık olur. genellikle pek kimsenin rağbet etmediği kişileri tercih eder. insanın ültimatomlarla yönetilemeyeceğini, toplumsal değerlerin çoğu zaman anlamsız düzenekler bütünü olduğunu ve insanın doğduğu andan itibaren bir karmaşa olduğunu düşünür. kitapta dillendirmeseler de bu dünyaya fırlatıldıklarını düşünmektedirler. dolma parmak'ın yazıya yeteneği vardır. okuma manyağıdır. hayatının seks ve alkol dışındaki zamanını bunlar kaplar. biseksüeldir. bir fotoğrafçının yanında modellik yapar. yıldız, ölümcül bir güzeldir. yüzünde ölümün gölgesi dolaşır. ölüm ve güzellik. ateş kırmızısı saçları vardır. oldukça seksi ve en rağbet görenlerden. bir masal dünyasında yaşamak ister. temizlik takıntılı. okuldayken temizlik kolu başkanlığını kimseye kaptırmamış. çoraplarının kaçık olmasına aldırmaz. az içer. gecenin şamarı'nın en ayığı, en kurnazı. para babalarından ve kadın avcılarından nefret eder. kutsi, ev duygusundan mahrum değil. kiralık odalarda bar dışındaki zamanını geçirir. bir ana kucağı gibi görür orayı. gözü gibi baktığı tek kişisel eşyası, kara keman kutusunda taşıdığı stradivarius kemanıdır. avrupa'nın müzik şehirlerinde bulunmuş, keman kariyerinde gıpta edilecek bir yere geldiği sıralarda birden tutkulu müzik dinleyicilerinden alabildiğine nefret ettiğini anlamış ve her şeyi bırakıp dönmüştür.

    anti-ütopik bir dünya
    gecenin şamarı'nın antikahramanları bunlar. dışarıdaki dünyadan memnun olmayan bu insanlar kendilerine bir dünya kurmuş ve gelecek kaygısı taşımadan yaşamaktadırlar. kendi kurguladıkları bir dünyanın içinde olmak, başlı başına bir hazdır zaten. cinsel bir ayine durmuşlardır. bu ayin kimi zaman m.d. sade'ın sodom'un 120 günü'nü çağrıştırır. kimi zaman chuck palahnıuk'un modern dünyaya kin kusan diline, kimi zaman da george bataılle'nin gözün öyküsü'ndeki cinsellik ve pornografiye dönüşür. semra topal'ın bu romanı bir 'yeraltı hikâyesi' olarak da değerlendirilebilir. anti-ütopik bir dünyanın tahayyülüdür. modern dünyanın yarattığı dertlerin başında gelen yalnızlık ve yabancılaşma olgusu romanın içine siner. dışarıya ölümcül bir nefret duygusu beslenir. topal'ın bu romanı, modern dünyanın tüketim kültürüne, hırs, üstünlük, aitlik ve sahip olma duygusuna, düzenin yarattığı ideal ve güzellik duygusuna, düzen için iş yapanlara sert bir eleştiri taşıyor. topal'ın kurguladığı dil ise hikâyeyle örtüşür. kelimeleri sakınmaz. toplumun söylemekten çekindiği, edebiyatta da dile getirildiğinde yumuşatılıp estetize edilmeye çalışılan kelimeler korunmasız ve sert söylenir. dil bilincin değil bilinçaltının söylediklerini yapar. tıpkı hikâyenin kişileri gibi. ikinci dünya savaşı sonrası ortaya çıkan ve daha çok samuel beckett'in edebiyatının yönlendirmesiyle oluşan absürd akımda gördüğümüz dil parçalanmasını semra topal da hikâyelerinde ve romanlarında kullanır. bu şekilde öz ve biçimi uyuşturur. gecenin gülüşü'nde çoğunlukla bilinç akışı yöntemi kullanılır. bu yöntem hikâyeyi çizgisel olmaktan çıkarır ve yazarın fantezisini daha güçlü kılar. yazar romanda kişiler arasında sürekli geçişler yapar. âşıkların atışması gibi bazen öyküyü başka bir kahramana devreder.

    gece gülüşü, semra topal'ın beşinci kitabı. 1990 yılında 'çaydanlık tanık' öyküsüyle abdi ipekçi dostluk ve barış ödülü'nü, 1992'de 'bayan mira'yla ufak bir gezinti' adlı öyküsüyle öykü dalında varlık dergisinin yaşar nabi nayır gençlik ödülü'nü kazandı. daha sonra mani, kürklü gece, salta dur ve bayan mira'yla ufak bir gezinti başlıklı kitapları yayımlandı.

    abidin parilti
    radikal.com.tr den
hesabın var mı? giriş yap