• kelebek vadisinin tepesindeki faralya köyü'nde benim köylüm işini bilir* tarzı açılmış, gavurlara yönelik, ama kendi insanlarına da gayet iyi davranan yemek, kahvaltı, duş, internet gibi hizmetler veren house...'food service continue till you say im full' olayı güzeldi gerçekten de...vadiden gitmek için tırmanmak gerek baya...
    http://georgehouse.sitemynet.com/
  • ula$im icin oludenizden dolmu$a da binebileceginiz, ancak kelebekler vadisinden tirmanirsaniz yukarida kucuk bir sertifika ile odullendirileceginiz, manzarasina doyum olmayan, temiz, tertipli, guleryuzlu huzur mekani.
    (vadiden tirmanmak isterseniz, vadi i$letmecileri para kesmek isteyebiliyor. buna haklari yok, hadi leen deyip gecin. bir de yola dikkat)
  • vadiden zar zor tırmanırken vay beaa maceracı ruhluyuz dağcıyız biz diye kendi kendimi gaza getirirken köylü bir amcanın o dik yamaçtan koşarak indiğini görüpte göt olduğum mekan.
  • asagidan binbir zorlukla cikip bi de ustune yemek yedikten sonra hava da kararmaya baslayinca keske yanima para alsaydim bu gece burda kalir sabah minibusle oludeniz'e doner ordan tekneyle vadiye geri donerdim dedirten yer. (bkz: faralya)
  • bozulmamis ender yerlerden birisi.. dunyanin dort bir yanindan gelen insanlarin hepsinin de mutlu ayrildigi guest booklari okunarak anlasilabilir. manzara, $elale, ortam ve yemekler birbirinden guzel. tirmanirken ve inerken yamactaki kirmizi noktalari takip ettiginiz ve dikkatli oldugunuz surece sadece yorgunluk sorununuz olur. aksi takdirde dusup hakkin rahmetine kavusan bir kac kisiye katilabilirsiniz. hatta uyari levhalarinda "hayat her $eye ragmen ya$amaya deger!" gibisinden bir not bulunur..
  • buraya tırmanmak baya bir yorucu oluyor evet ama sonra hemen tepedeki çardakta biraz soluklanıp ardından da arkadaki soğuk su dolu havuzcukta serinlemek müthiş bir şey. bu esnada incir veya yandaki asmadan üzüm de yenilebilir buz gibi suda yıkanarak. ardından da yer sofrasında sınırsız yemek, terasta çay ve gece de vadinin üstünde asılı gibi duran çardaklardan birisinde uyku geliyor. cırcır böcekleri hiç susmamayı başarıyor ayrıca tespit ettiğim bir kuş da sürekli tepelerde bir yerlerde ciuv ciuvv gibi sesler çıkararak atari oynuyor. onu çok enteresan buldum.
    sonuç olarak aşağıda da yukarıda da kalmak lazım. ikisinin de tadı ayrı..

    bu noktada biraz da corç'tan bahsetmek isterim. yaşlı başlı sakin bir adam ve sürekli o dağdan inip tırmanıyor. pek de sessiz. kendisiyle bir anımızı da yazayım tam olsun.

    yukarı tırmadıktan sonra şişeden soğuk su içerken tüm sakinliğiyle corç gelir ve;
    - n'oldu sana böyle?
    - aşağı inip çıktık çok yorulduk bıdıbıdı...
    corç şöyle bir bakar.
    - terli terli soğuk su içme dokanır...
    - ehe heh dokanır dedi ehe..
    ertesi sabah:
    - ööhhööö öhöhööö *fırk fırk* pardon aspirin falan var mı acaba?
  • vadiye 2 saatte inip 50 dk.da geri cıktığımız muhtesem ötesi..misafirlerini agırlamaları yemekleri herseyii herseyi süper
  • odada bungalowda ya da çadırda kalmanın fiyatı hiç etkilemediği, epey kaçık evsahiplerine sahip, kalanların vadiye inip çıkarken birbirlerine o dağdan bir daha inmemeye söz verdikleri, sınırsız ve lezzetli yemekleriyle kimilerinin gözünü döndürüp mide fesatına sürükleyebilen, lonely planet'ta da yer alan, şirin, şeker bir "gezgin" mekanı..
  • oradayken zamanin nasil geçtigini anlamadigim, fakat donuş vakti geldiginde istanbul'a donmek istemiyorum diye hungur hungur agladigim beni fethiye asıgı yapan guzel insanlarin yuvasi.
    dunyanin hiç bi yerinde yildizlar, faralyada ki kadar guzel degildir...
  • oraya buraya atılmış tahta parçaları ve abuk sabuk çuvallarla dolu çok bakımsız bir bahçe, inanılmaz bir güneş batışına tanık olabileceğiniz yeşilliksiz bir seyir kamelyası, çok bunaltıcı, penceresiz bungolavlara adam başı 20 kafa bayılma zorunluluğu, temiz duş ve tuvalet ile çatlayana kadar yiyebileceğiniz vasat ev yemeklerine sahip bir mekan george house. fazla gelen-gidenden mi, fazla ticari düşünmekten mi nedir, hiç de orijinal hiç de insancıl hiç de huzurlu hissettirmiyor bu pansiyonumsu-evimsi-bahçemsi-ağaç evli doğal ortamımsı mekan insana. hani ben buralarda kalayım, işi gücü bırakıp doğal ortam adamı olayım hissine kapılma olasılığınız sıfır burda. belki eskiden güzel ve parlak bir fikirdi george house, ama, yurdum artık turistik değeri olan her köy ve köylünün ağaç ev yaptığı, önünüze bol ayran, gözleme, ev yemeği koyduğu bir yer. george house'un elindeki tek değer olan `kelebek(ler) vadisi`ne dakikada bir teknenin tur amaçlı yanaştığı, içinden ana-baba-bacı-çoluk-çocuk onlarca insanın inerek, deniz, kum, şelale, vadi gibi bulduğu her mekana karıncalar gibi dağıldığı düşünülürse, george house'un, müşteri potansiyelini hızla başka bakir -ama en kısa sürede bozulacak- yurdum köşelerine kaydırması işten bile değil...
hesabın var mı? giriş yap