*

  • oyun arkadaşınızdır, hayat arkadaşınızdır, hayallerinizin ortak olduğu insandır. birlikte yapmak kadar birlikte hayal etmenin de tadını aldırandır. hayal arkadaşı olmayanlar gerçek arkadaşı olabilirler mi ki hem?
  • çocukların 4-5 yaşlarındayken engin hayal dünyalarına aldıkları ve tek kişilik oyunlarında karşılarında varmış gibi! davranıp saatlerce oyalandıkları sanal kahraman.

    bunlardan biri birkaç yıl bizim evde yaşadı ve adı ''kotamatin''idi. şimdi kimbilir hangi evde ve kiminle?
  • gunumuz icin sagduyu diyebiliriz.
  • (bkz: bogus)
  • kıymetlimis filan değildir. tıssslamas, parmağımısa yüsük takmass çıkarmassss...
    yüzük odur.
  • önceleri; hayatınızda biz olabilmeye imkan tanıyan bir ortaklık, denklik ve paylaşımda hayatınıza ve dolayısıyla hayatınıza giren kişidir. planlarınız, yüzünüzü döndüğünüz aydınlık geleceğe dahi olan hayat arkadaşınız, oyun arkadaşınız, ortağınız, seçtiğiniz insandır.

    sonraları; eğer ortaklık hissi bir illizyon değil de ilişkinizin temelini oluşturuyorsa; hayallerinizi beraber oluşturup ortak hayaller kurmaya başladığınız kişidir. eğer tek başınıza kurduğunuz size dair ve ikinize dair hayaller ortaklaşıyorsa; paralel kulvarlarda elele yüzüyorsa o zaman gerçekten hayal arkadaşından bahsetmeniz söz konusu olabilir. hayalleriniz artık sadece sizin değil, ikinizin hayalleridir artık. hayallerinize sevdiğiniz insanı yerleştirmekle kalmaz; hayallerinizie beraber kurmaya başlarsınız. o zaman, sevdiğiniz insan sadece sevdiğiniz insan olmaktan çıkar, çok şeyiniz olur; aileniz olur. hayal kurdurmak/@rideın bir adım ötesidir.

    (bkz: çok şeyimsin)
    (bkz: ailem)
  • bizzat çok yakın bir arkadaşımın kuzeniydi. balkonda oturup yemek yerken bir yandan da onunla agucuk gugucuk boğuşur, ağzına iki lokma bişeyler tıkmaya çalışırdık -ilgi büyüktü yani.- fakat o bizimle hiçbir şekilde ilgilenmez arada bir ona komik gelen bir mimik yaparsak dönüp gülümser sonra yine yaptığı şeye devam ederdi; kapının camından içeriye bakmaya. "miniğim ne var orda? dön bak önüne, al sana şeker, pasta" derdik. o ısrarla içeri bakardı. konuşması yarım yamalaktı. cümleleri toparlayamıyordu. fakat birçok sefer şahit olduğum gibi, birden durup gözümüzün içine bakar bizi irkiltir ve şöyle derdi; "cuma da gelsin bizimle yemek yesin, üzülüyo çağırmıyosunuz diye." şaşkınlıkla dona kalmıştım ilk duyduğumda. "cuma kim olum??" arkadaşım söylemişti sonra 'onun cuma'sı var' diye. sonradan alıştık. beraber otururken boşluğa dolu dolu bakar, gülümser; "cumaaaa gehh" der, yanında yer açardı. hala ürkerim aklıma geldikçe, dabbe gibi bişiy ayol..
  • (bkz: hayali arkadas)
    (bkz: bercusi)
hesabın var mı? giriş yap