• herhangi bir alçıyla tedavi edilmesi mümkün olmayan zedelenme.
  • ne ateli var, ne bandajı... ne merhemi var ne de ilacı... nasıl bir yangıysa artık bu ağrı kesici de değil dermanı... akan yağmura da, açan güneşe de boş gözlerle bakmaya sebep, bir garip his bu iç burkulması....
  • paralel evrene geçmeden önce yaşanır.
  • tanım: kendini oyalamadan nasıl geçeceğini bulamadığım, nedeni akla geldikçe gerçekleşmeye devam eden.

    denedim yüzde yüz çalışıyor kısmı: az da olsa şöyle başa çıkılabiliyor ; hissedildiği an hoop başka şeyler düşünmeye çalışıp kendinizi gece gündüz işe verip yorgunluktan öldürür vaziyette dolaşmaya başlayarak.
    durmayın, durduğunuz an yine gözünüze içinizi burkan şeyle ilgili bir şey takılır, aklınıza düşer, birinin bir şeyini görürsünüz konuyla alakalı.. vay bana ah bana yazık bana olursunuz, bıraksalar gece gündüz ağlarsınız sonra.
  • yüreğin bir hayal kırıklığına takılıp tökezlemesi sonucu oluşan burkulma hali.
  • bunun en fenası dayaktan kaçarken yaşanır.

    bu iç burkulmasının nedeni seni kovalayanlardır. hayır seni dövecek kişilerden bahsetmiyorum, aslında seni kovalayanlar yıllardır izlediğin filmlerdeki, dizilerdeki kahramanlardır. tek başına ordulara karşı koyan, bir başına on kişiye dalan ve senin keyifle izlediğin kaza gelmeni sağlayan kahramanlardır. lakin topukların götünü döverken o gazdan eser kalmamıştır. o gaz yerini midene oturmuş bir iç burkulmasına ve yakalanma korkusuna bırakır.

    evet onları başka zaman kıstıp amlarına koyacaksın tabi, sıkma canını. sen şimdi şu köşeden sonra gelecek ara sokağa dal.
  • gecenin bir köründe balkondan bakarken yolda yürümeye mecali olmayan yaşlı bir adamı çöp karıştırırken gördüğünde hissettiğindir.
    arkadaşım ve eşi yiyecek birşeyler hazırlayıp götürse de bu gecelik açlık belki bitecek ama ya bir sonraki gün???
  • türk sinemasının seyircileri üzerinde bıraktığı etki. soundtrack i bile vardır:
    (bkz: buruk acı)
  • iç burkulmasının en ağırlarından, en derin travmalara neden olanlarından biri de ailenin, insanın öz annesinin, babasının yol açtıkları.

    benimkinin nedeni içinde şefkat barındırmayan, hep sinirli, hep çok sert, hiç gülümsememiş, küçüklüğünde bile çocuğunun bir kez saçlarını okşamamış, hep suçlayan, hep bağıran, en ağır ithamlarda bulunmaktan çekinmeyen bir anne.
    eğitim, öğretim, harçlık anlamında çocuğundan hiçbir şeyi esirgememiş ancak hamileliğinde sigara içmiş, çocuğunu büyütürken dibinde içmeye devam etmiş, kendi evladını pasif içiciliğin zirvelerine taşımış ve hala bunu savunabilen bir anne.

    yaşı 25'i geçmiş olan evladı doktorların şaşırıp kaldığı kadar alerjik ve sağlıksız bir bünyeye sahipken, yaşadığı yerin en arka odasında bile sigara içilmesi tehlikeli diyen doktorlara rağmen yıllar sonra hala evladına karşı sigarasını savunan bir anneyi anlamaya çalışmak. en ağıza alınmayacak, en ağır cümleleri kuran, en akıl almaz suçlamaları yönelten bir anneye karşı saygı çerçevesinde davranmak ve suçu hep ama hep kendinde aramak.

    yıllarca bunları yaşadıktan sonra insanın kendisini kimseye güvenemeyecek, kimseyle yakınlaşamayacak kadar kırgın ve korkak hissetmesi ve asla çocuk doğurmayı istemiyorum derken bulması.

    (bkz: hayata dair iç burkan detaylar/@la lykia)

    (bkz: hamileyken sigara içen kadın/@la lykia)
hesabın var mı? giriş yap