• gazi üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi ögretim üyelerinden biri olan profesör.
  • cogu yeni ogrenci tarafindan adi anlasilamayan,soruldugunda "hasir husur biseydi ama?..." repligiyle karsilasilan,iktisat tarihi dersi kabus gibi gecen,mercimek yerine mercümek diyen,10 parmaginin 7sine kolej yuzukleri takan gazi üniversitesi iibf ogretim uyesi.
  • tarihi cok parlak bi hocadır.geçmiş senelerde 500 sayfalik bolumden 3 soru sorup 85 dakika vermeyi başarmışlığı vardır. (bu arada yarınki sınavda da aynı performansı bekliyoruz kendisinden). ikitisadi ve sosyal dusuncenin evrimi dersine girer kendisi. gazi iktisat bolumu ogrencileri kendisini cok sever!. dersleri tıklım tıklımdır. tam bir kuşak karışımı mevcuttur sınıfında aralarında 6 yas fark olan insanlar aynı sınıfta aynı kisiden ders alırlar.

    not : ismini ilk zamanlar dersin adı sanmıştım.. millet, isaya ya giriyoruz diyip duruyordu *. bunye bu almıyor bazen işte.

    not 2: 2004 yilinda yazmisim bu yazıyı genel olarak degisen bir durum yok hala kendisinin sinavina hazirlaniyorum hala 600-700 sayfa notlarla bogusuyorum ve hala dersin adi her ne kadar değişsede * adam smith ve ricardonun nacizane gorusleri ile boguluyorum. hayir kendisini cidden seviyorum ama el insaf..
  • yaygın kanını aksine geçmek için çok fazla yazmak gerekmez. 75 aldığım iktisat sınavında arkalı önlü bir sayfa yazmıştım keza bu sene idt dersinin vizesinde 1 sayfadan biraz daha az yazıp 60 almıştım. önemli olan bazı şeyleri kavradığınızı göstermek ve verdiği kaynaklardaki afilli cümleleri iyice ezberleyip aralara sıkıştırmaktır. böylece verdiği kaynakları da okumuş olduğunu anlar sizde kalmazsınız.
    biraz zorlayan ama kendini de sevdiren bir hocadır.
  • yüzüklerinin yanında bir de ceketinin iç cebinde dolma kalem koleksiyonu taşır. mehmet ali kılıçbay kadar olmasın, tuhaftır ama iyi de öğretir.
  • hitabet sanatının doruklarına ulaşmış, derslerini bilmem ama katıldığım sunumlarında fazlasıyla etkilendiğim gazi üniversitesi iktisat bölümü hocası.
  • dersini alan öğrencilerin anasını ağlatan, ama hakkında kötü bir şey duyamayacağınız,sayısal herhangi bir bilgiyle işi olmayacağına inandığım gazi iibf hocasıdır.öğrencilik dönemimde sadece bir kere dersini tablo çizerek anlattığına tanık olmuşumdur ki o da rüya olabilir hala şüphelerim var...
  • mülkiye'de de ekonomi politik derslerine giren, hatırşinas, iyi kalpli ancak damarına basıldığında affetmeyen değerli insandır.
  • gazi iletişim'deyken "bilim felsefesi" dersi seçmeli derslerimizden biriydi son senemizde. felsefe hastası dört beş genç olarak seçtik dersi. dersin hocası işaya hoca, ama dört beş kişi ile ders açılır mı bilinmez. daha sonra bilgi geldi, işaya hoca "benim bu kadar öğrenci için gelmem biraz yorucu olur, ama arkadaşlar iibf'ye gelirse ders yapabiliriz" dedi. bir de bilim dedikleri diye bir kitap salık vermiş (tabii salık vermedi, "okumadan gelmesinler" dedi) ki hâlâ kütüphanemde durur. iibf bizim de işimize gelmişti biraz. zira gazi iletişimin beton yapısından sıkılmış, hafif de olsa kampüs havası koklamaya aç insanlardık. az öğrenci olunca ders bir sınıfta da değil, doğrudan işaya hoca'nın odasında yapılacaktı. ilk derse gittik ve pişman olmayacağımızı anladık. ders için, kitabın belli bölümleri üzerinden ufak makaleler yazdırırdı. ders başında da kağıtları öyle toplayıp çantasına atmaz, teker teker okurdu. felsefe onun için bir tutkuydu ve belli ki her felsefe esanslı cümleye değer veriyordu. "buranın öğrencisi olsanız böyle bir kitapla filan kurtulamazdınız, sizi bayağı yorardım, ama siz misafirsiniz, o yüzden sadece bu kitap üzerinden ilerleyeceğiz" dedi. bunları söylüyor, ama yüzünde de utangaç bir tebessüm var. dersler ilerledikçe gördük ki gülmeyi de güldürmeyi de seven biri. çocuklar gibi, siz güldükçe espriyi devam ettiren bir yapısı vardı. aklımda hep o cin gibi gözleri ve gülüşü ile kalmış.
  • işaya hocadan birkaç inci gelsin diyenlere armağanımdır.

    iktisadi düşünceler tarihi 2001 yılı ara sınav sorusu: "dalgalar hiç durmadan nasıl koşuyorsa çakıllı kıyıya,/ saatlerimizde işte öyle ulaşmaya çalışıyor bitişe/ her biri kendinden önce gidenin yerini alıyor/ ileri gitmeye çabalıyor hepsi, birbiri ardına durmaksızın." shakespeare, sonedeki zaman algılayışı walras'çı bir genel denge modeline uyarlanabilir mi? nasıl? tartışınız.

    iktisadi düşünceler tarihi 2001 yılı final sınavı sorusu: "söylesem hüzün olur/ söylemesem de hüzün/ zaten sözler de bezgin/ kime ne anlatsın?" hilmi yavuz. bir anlatı olarak (iktisadi) düşünceler tarihi ile yukarıdaki dizeler arasında bir bağ kurulabilir mi? nasıl? kısa bir deneme yazınız.

    aynı dersin 2002 yaz okulu ara sınavında bu sefer aşık veysel'in bir dörtlüğüyle stark'ın bir pasajının karşılaştırmasını sormuş. ben de daha bu akşam çıktım final sınavından, bize böyle sormadı şanslı bir nesil sayılırız ama yine de kendimi kullanılıp atılmış hissediyorum sözlük.
hesabın var mı? giriş yap