*

  • 711-795 yılları arasında yaşamış, hem hadis hem de fıkıh ilminde önemli yeri olan ve müslümanlar arasında en çok yayılan dört fıkıh mezhebinden de birinin imamı.
  • tam adı malik ibnu enes ibni malik ibni ebi amir el-asbahidir. ailesi yemen asıllıdır. küçük yaşta hafız olmuştur. onu diğer imamlardan ayıran esas medine-i münevvere ahalisinin ittifaklarına verdiği önemdir. imam malik'e göre kur'an ve hadislerde açıklanmamış olan hukukî bir sorunda medine halkının tutumuna göre davranılmalıdır. çünkü peygamber ve yakınları medine'de oturmuşlardı; bundan ötürü medine halkı onların tutumunu en iyi bilen halktır.
  • imam azam ebu hanife ile aynı dönem yaşamış, onun en önemli öğrencilerinden imam muhammede hadis okutmuş*, fıkıh usulünü kullananlar tarafından mezhebe ona istinaden maliki ismi konmuş, başımızın üstünde yeri olan medineli alim.
  • "ilmi öğrenmeden önce edebi öğren" imam-ı malik.
  • "bilmiyorum demek ilmin yarısıdır."*
  • ebu abdullah muhammed bin idris şafii'nin hocasıdır aynı zamanda.
  • ahmet mahmut ünlü*'nün verdiği bilgiye göre 300 tane cariyesi olan mezhep imamı.

    edit: 3 yıl sonra video linki yenilendi.
  • -ilim fazla mesele bilmek ve sormak değildir. ancak ilmin belirgin bir vasfı vardır ki, o da aldatıcı dünyadan uzaklaşarak ebedilik yurduna dönüşü sağlamasıdır.

    -ilim azaldığı zaman zulüm ve işkence; peygamber, sahabe ve tabiin izleri azaldığında ise kişisel arzular ortaya çıkar.

    -sünnet nuh (a.s.)’ın gemisi gibidir. kim binerse kurtulur, kim de ondan geri kalırsa boğulur.

    -bir kimse ibrahim en-nehai’nin sözünü ömer b. hattab’ın sözüne tercih ederse, bundan dolayı tevbe etmesi gerekir. peki ya ibrahim en-nehai ve benzerlerinin sözünü, resulullah’ın (sas) sözüne tercih ederse, ne demeli?

    -insanların sözü hem alınır hem de reddedilir. ancak şu kabrin sahibi muhammed (s.a.v.)’in sözü başka… o reddedilmez.

    -değerli bir kişi de olsa bir kişinin söylediği her söze uyulur diye bir şey yoktur.

    -imam-ı şafii buyuruyor ki:
    “âlimler anıldığı zaman imam-ı malik onlar arasında parlak bir yıldız gibidir. benim üzerimde minneti ve ihsanı ondan çok olanı yoktur.”

    -medine valisi, imam-ı malik’ten bir ictihadından vazgeçmesini istedi. kabul etmeyince kırbaçla vurdurdu. her vuruşta: “ya rabbi, onları affet. çünkü onlar bilmiyorlar.” diyordu. nihayet bayılıp düştü. sonra ayılınca da: “şahit olunuz, ben hakkımı beni dövenlere helal ettim.” dedi. halife, valinin cezalandırılması için kendisinden izin isteyince ona: “hayır, ben onu affettim.” buyurdu.

    -malik bin enes hazretleri ilmiyle amel eden yüksek bir veliydi. buyurdu ki: “ilim öğrenmek isteyen kimsenin vakarlı ve allah-u teâlâ’dan korkması lazımdır. ilim çok rivayet etmek değildir. ilim bir nurdur. allah-u teâlâ bu nuru sevdiği mümin kullarının kalbine koyar.” bir defasında da: “eğer elimde imkân olsaydı, kur´an-ı kerimi kısa aklıyla, kendi görüşüne göre tefsir edenin boynunu vururdum.” buyurdu.

    -bir gün halife harun reşid dedi ki:

    “ya imam! senin kitaplarını çoğaltıp her yere göndereceğim. herkesin senin mezhebine uymasını emredeceğim.”

    imam-ı malik hazretleri buyurdu ki:

    “ya halife! hadis-i şerifte, “ümmetimin âlimlerinin farklı ictihadları rahmettir.” buyruluyor. bu farklı ictihadlar allah-u teâlâ’nın rahmetidir. hepsi hidayet üzeredir. müslümanları bu rahmetten mahrum bırakmak yanlıştır.” bunun üzerine halife bu arzusundan vazgeçti.

    -harun reşid, imam-ı malik hazretleri’nden her gün evine gelip oğlu emin ile memun’a ders vermesini istedi. imam-ı malik hazretleri halifeye buyurdu ki:

    “ya halife! uygun olanı çocuklarınızın bizim eve gelip gitmesidir. allah-u teâlâ sizi daha aziz etsin! ilmi aziz ederseniz aziz olursunuz. zelil ederseniz zelil olursunuz. ilim bir kimsenin yanına gitmez, o ilmin yanına gelir.” bunun üzerine halife, imam-ı malik´ten özür diledi ve her gün çocuklarını imama göndererek ders aldırttı.

    -insanlara hayırlı ve güzel işler yapmalarını tavsiye ederdi. “kendisine hayrı olmayan kimsenin başkasına hayrı olmaz. insan kendisi için hayır işlemez, kendisine iyilik yapmazsa insanlar da ona hayır ve iyilik yapmaz.” buyurarak peygamber efendimiz’in, “kişinin malayaniyi (faydasız şeyleri) terk etmesi müslümanlığının güzelliğindendir.” hadis-i şerifini rivayet ederdi. insanların her sözünün kendisinin leh ve aleyhinde olduğunu bildirerek peygamber efendimiz’in, “bir kişi bir söz söyler de o sözden dolayı cehennem ateşine düşeceği hatırına gelmez. bir kimse de bir söz söyler, bu sözden dolayı allah-u teâlâ’nın kendisini cennete koyacağı aklına gelmez. ” hadis-i şerifini rivayet ederdi.

    -imam-ı malik hazretlerinin medine-i münevvere’de hayvana bindiği görülmemiştir.
    “resulullah efendimiz’in mübarek kabrinin bulunduğu bir yerde hayvan üzerinde nasıl gezebilirim.” buyururdu.

    -malik bin enes hazretleri, kendisinden nasihat isteyen zeki ve anlayışlı bir kimseye: “allah-u teâlâ’dan kork. allah-u teâlâ’nın sana lütfettiği nuru günah işlemek suretiyle söndürme.” buyurdu.

    -talebelerinden biri ona: “insanlar sizin devlet adamlarıyla çok sık görüştüğünüzü söylüyorlar. size yakıştıramıyorlar.” deyince, imam-ı malik hazretleri: “bunu bilerek yapıyorum. çünkü bunu yapmasam layık olmayan biriyle görüşür, işleri ona danışırlar. eğer onlarla gidip görüşmesem, bu şehirde peygamber efendimiz’in sünnetlerinden işlenip tutulan kalmaz.” buyurdu.
  • ishak b. isa et-tabba dedi ki, malik dedi ki;

    "bize her ağzı laf yapan bir adam geldiğinde cibril'in muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e indirdiklerinden bir şeyi terk mi edeceğiz?"

    ibn abdilberr, cami'u beyani'l-ilm
  • ilmin izzeti için kimseye boyun eğmeyen kahraman..
hesabın var mı? giriş yap