*

  • öncelikle zorunluluklar: belirli bir bilinc düzeyine ilerleyen yala erisen insanlar üzerindeki en önemli baskı unsurunu oluşuturur bana göre. yapmak istediklerin ve yapmak zorunda oldukların arasında geçer yaşamın aslında bu ikisi birbirine sinir bozucu bir bağ ile bağlıdır. yapmak istediklerini yapmak icin hep yapmak zorunda olduklarinla kusatilir insan ayrica yapmak zorunda olduklari yoluyla yapmak istediklerinide bulabilir bazı durumlarda
    ama zorunluluklar hep mevcuttur ve aslında kişinin gerçek hayat hikayesini anlatır onlar. ikilem almak istediklerini beklemek veya sana sunulanları kaçırmamak için beklemeden verilenleri almak arasındadır. ve hep küçük bir çantayla dolaşır insan güzel renkli bir çantayla aslında istediğin kadar çok fazla şeyi içine almayan ve hiç istemediğin bir anda ağzına kadar dolu olduğunu fark ettiğin
  • sonra gelir ve duygularla karsilasirsin. ve bir kez daha ikilemde kalırsın bu yüzden çoğu yaşam parçalarında. us'un ve duyguların arasında bir mücadele daha veririsin ve acı ile fark edersin yasaminin sana hep birbirine denk gibi gözüken ve aslında seni bambaşka yerlere sürükleyecek 2 veya daha fazla seçenek sunduğunu. asla net değildir yapılması gerekenler ve bu anlamda asla olamayacaktırda.
  • ani parçaları : hayatının hep yaptıklarının gölgesinde sürdüğünü ve süreceğini fark edersin hep yaşanmışlıkların üzüntüsü, sevinci, verdiği acılar ve diğer etkileri altında yaşarsın. adımların aslında hep bir öncekinin sancısını taşır, bir süre sonra yeni diye adlandırılacak hiç bir şeyinin olmadığını anlamaya başlarsın. geçmişin hep seni takip etmektedir ve bir türlü kurtulamazsın etkisinden. görürsünkü sen sadece yaşanan anıların şu ana vuran yansımasısın ve aslında geçen her an değişiyorsun.
    bundan sonra stabil olamamaktan dolayı üzüntü duymaya başlarsın ilginç bir şekilde bazende buna sevinirsin.
  • "beklediklerin ya gelip geçmiş, ya hiç gelmemiş ya da hiç gelmeyecek olacaklardır"
    oruc aruoba uzak isimli kitabından
  • 2. tekil sahislar: unutulmaması gerekenlerin en önemlilerinden biri bireyin yalniz oldugudur. ne kadar buyuk bir kalabalik icinde var olursa olsun kisi yalnizdir asla diğer bir bireyler hatyatini tam anlamiyla birlestiremez kimse onu tam oldugu gibi cirilciplak göremeyeceği gibi o da kimseyi bu şekilde göremez taniyamaz. diğer kişi insanin bilinc süzgecinden gecirilerek, inanclarinin ve anilarinin etkisinde bir bakış açısıyla görülür insana diğer kişinin kendini anlatma çabası bu anlamda gereksiz bir hal alır çünkü zaten kişini görecekleri anlatılanlarla değişmez kendiliğinden oluşur. bunu sanırım en iyi şu kelimeler anlatır :

    " sana yüklediğim anlamları sensin zannetme. sen o anlamlarla sadece bende varsın"
    özer bal

    yaşam çabası içinde ikinci bir kişiden alınan destek geçici ve yanıltıcıdır. bittiği gün insanı daha zor bir durumda bırakır. kişi yaşamında yalnız olduğunun ve kendi ayaklarının üstünde durması gerektiğinin bilincinde olmalıdır...
  • ayrıca burada tüm anlatılanlar yazanın kendi doğrularıdır. ikinci bir kiş tarafından doğrulanması beklenemez belkide dünya üzerindeki başka hiç bir insanoğlu için doğru değildir.
    bu kaderimizi ne kadar hafifletebilir ki?
  • 450 m. lik bir binanın üzerinde mahsur kalıp asagi atlamak veya yanarak ölmek arasında secim yapmak zorunda kalmak.
    ve bu durumun sadece uzerinde yasadigin topraklara hakim olan devletin politikaları yüzünden alkışlanması veya beğeni* toplaması.*
  • iki kelimeyle özetlenirse "ihtiyaçlar" ve "istekler/arzular"dır.
hesabın var mı? giriş yap