kalabalık
-
arapça köklü bir sözcük. galaba(t) sayıca çok veya üstün olma durumu, çokluk demekmiş. demek ki galip, galebe, galebe çalmak, galiba sözcükleriyle kalabalık akraba. arnavutlar değişik söylüyorlar: kalablak. öte yandan türkümüzde aslına oldukça yakın bir türevde: neşe-i muhabbet'in hemen başında yoğurt koydum dolaba ve kalaba'yı görün.
trakyalı bir arkadaşımız hindinin hindice ne dediğini özetledi: "ula bu ne kalabalık?"
tarihsel çerçeveleri içinde kalabalıkla victor hugo ile charles baudelaire'in kurdukları ilişkinin niteliği (karşılaştırması) için (bkz: das passagenwerk/@ibisile).
"bu yazar için kalabalık -neredeyse antik çağdaki anlamıyla- , müşterilerin, izlerçevrenin oluşturduğu bir kitledir. victor hugo, bu kitleye başlıklarla seslenen ilk yazardır: les miserables*, les travailleurs de la mer* gibi. hugo, fransa'da tefrika romanla rekabet edebilen tek edebiyatçıydı." walter benjamin
"kendini kalabalığın suç ortağı yaparken, neredeyse aynı anda ondan kopmuştur. baudelaire, kalabalıkla görünüşte yoğun bir ilişki kurar; gerçekte ise niyeti, onu tek bir aşağılayıcı bakışla hiçliğin uçurumuna yuvarlamaktır." walter benjamin
(bkz: kalabalıklar)
(bkz: çokmak), çokuşmak, çokaşmak
(bkz: güruh), küme
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap