• hayalgücünün ve arzuların en güzel birleşme yolu. efendim bilirsiniz ki kıraathaneler ya da nam-ı diğer kahveler türk erkeklerinin en önemli sosyal gelişim yerlerinden biridir. buraların kendine has bi yaşam tarzı vardır. kare ve yuvarlak masaların düzensiz bir şekilde yan yana getirilmesiyle oluşturulan bu mekanlar, içeri giren kişiyi (aslında dizaynından çok) içeri girmiş diğer kişilerin yanında getirdikleri ile bir anda sarıverir. . ben mesela her ne zaman bir kahveye gitsem kendimden geçerim, kendime şaşarım çünkü hayalgücümün ötesinde küfürler -nasıl oluyosa- sadece orada ağzımdan dökülür. yani imkanı yok, ben başka zaman arkadaşıma herkesin içinde bağıra çağıra 'senin mına beton döker götünden sikerim' diyemem. ama işte bu mübarek yerin sigara dumanı dolu havasından mıdır musluk suyundan yapılmış çayından mıdır nedendir bilmem bir kendini koyverme bir değişim yaşıyor insan. hani sanki burası bir erkek kozası da içeri tırtıl girenler kelebek oluveriyolar bir anda. zaten her şey de kelebek olduktan sonra başlıyor, uç uçabildiğin kadar ey türk evladı, salla sallayabildiğin kadar. hani içeri olayı bilmeyen biri girip dinlese ‘kimlerin arasına’ düştüm der? nasıl kelebekler sürekli çiçekten çiçeğe konarsa burada da konudan konuya uçmak farzdır, her çiçeğin tadına bakmamak, her konuda bir iki kelam etmemek yasaktır. ülkeyi kurtaranlar mı dersiniz, mafyayı pataklayanlar mı, avrupa birliğine giriş formülünü bulanlar mı neler neler... futbol ustaları, smaç profesörleri, sağlam içiciler, trafikte 24 kez aralıksız makasa girenler, yatağa atmadığı kadın kalmayanlar, kimsenin bilmediği pozisyonları keşfedenler, 10 t-rex gücünde sevişebilen koca taşşaklılar...

    ‘ben başbakan olsam’ dan başlayıp ‘kadın o geceden beri kölem oldu’ ya kadar pervasız bir şekilde yürütülen bu bilimsel ve felsefik konuşmalar arasında kaybolur insan. hani dünyanın en dürüst insanı pinokyodan beter olur orada. kendini kurtarsa insanlığa karşı tüm güvenini kaybeder. ya da herkes gibi o da sallar. nolcak? ohh rahatlıyo da insan. kendi fantazilerin içine büyüyosun, böyle paşa paşa, güzel güzel.

    lakin olayın tek kötü bir yanı var. kelebekler derler ki çok çok kısa yaşarmış.hatta hani doğru mudur bilmem sadece tek bir gün derler. eh işte; magazin programlarında sık sık görülen hatunları bile elden geçirmiş playboylar evde ellerini yeniden bir elden geçirirler, ekonomiyi düzeltenler dışarıda aslında ikiyle ikiyi toplayamaz, 'asıcaksın bunlardan birkaçını' kelamcıları evde kılıbıklıklarına geri dönerler.

    yeniden bir tırtıllaşma evresi yani. ertesi gün iş dönüşü kelebekleşmek üzere beklenir heyecanla.
hesabın var mı? giriş yap