• en cok sevdigim, 3k'lardan biri olan (diğer ikisi konstantinos kavafis ve nikos kavvadias) sair. karamsarlik, olumle ve hayattaki hersey ile alay etme, kayitsizlik, insanlarin yalnizligi temalarini isleyen, ve siirlerindeki kara mizaha uygun sekilde intihar eden yunanli sair...

    30 ekim 1896'da yunanistan'in tripoli kentinde dogdu, 14 yasinda siir yazmaya basladi, 21 yasinda atina hukuk'tan mezun oldu, yunanistan'in degisik sehirlerinde degisik memuriyet gorevleri yapti, 18 haziran 1928'de bir tasra kenti olan preveza'ya tayini cikti... 21 temmuz 1928'de, bogularak intihar girisimi basarisiz olunca silahla intihar etti... ceketinin cebinden cikan kisa intihar notunun son kismindaki notunda, su satirlar bulunmaktadir:

    "havayi degistirmek icin de, yuzme bilenlere, denizde intihara kalkismamalarini tavsiye ediyorum. bu gece surekli dalgalarla bogustum. cok fazla su yuttum, ama arada bir, bilmedigim bir sebepten dolayi, agzim su yuzeyinin ustune cikiyordu. kesinlikle, bir gun, firsati buldugumda, bogulmaya calisan bir adamin izlenimlerini yazmak istiyorum..."

    en cok sevdigim siiri "se palio simfititi" (eski universite arkadasima), daha sonra eleftheria arvanitaki tarafindan, tragoudia gia tous mines (aylar icin sarkilar) adli albumunde, dimitris papadimitriou muzigi ile seslendirilmistir. siirin turkce tercumesi:

    eski universite arkadasima

    arkadasim, kalbim simdi yaslandi.
    atina'daki hayatim bitti,
    ki tatli ve eglence gibi aynen geçti
    ve acisiyla bazen açligin.

    bir daha o mekana gelmiyecegim, vatanimin
    ona gençligin eglencesini verdigi,
    sadece bir gezgin, umudumla birlikte,
    sönmüs rüyamla, yolcu olarak.

    haci gibi evine dogru gidecegim
    ve bana ne oldugunu bilmediklerini söyleyecekler.
    baskasi ile birlikte görecegim afrodit'ini
    ve irini'nin evi baskalarinin olacak.

    tavernaya dogru gidecegim, samos sarabini,
    o birlikte içtigimizi, tekrar istemek için.
    yanimda olmayacaksin, saraplarinin tadi degisik olacak,
    fakat ben içip sarhos olacagim.

    sarki söyleyerek ve sallanarak çikacagim
    zappio'nun karsisina, o gittigimiz yere.
    etrafimda gökyüzü güzel, genis olacak,
    ve sarkim aglama gibi olacak.
  • yazmış olduğu ender düz yazılardan biri, beni çok derinden etkilemiş olan, intiharından kısa süre önce yazmış olduğu "figi"dir (kaçış). metin, 15 temmuz 1929da nea estia dergisinde yayınlanmıştır. metnin orijinal el yazması hala muhafaza edilmektedir. "figi"nin (bana ifade ettiklerine dayanarak yaptığım) türkçeye tercümesi aşağıdaki gibidir:

    i
    gerçekliliği vücut acısı ile hissediyorum. etrafımda atmosfer yok, fakat sürekli daha çok daralan duvarlar, içine biraz daha battığım bataklıklar. duygularım tarafından anarşist bir şekilde hükmediliyorum.

    en basit ve küçük olay şimdi tam bir macera oluyor. basit bir cümle söylemeden önce, onu tüm boyutlarında, tarih içindeki yerinde, neden ve sonuçlarıyla beraber düşünmeliyim. adımlarım birer cebir denklemi.

    ii
    çamura atılmış phaidonum (platonun ruhun ölümsüzlüğü hakkındaki diyaloğunu kastetmekte). müthiş kitap, fakat içindeki anlamlar onu rüzgar ve yağmurdan, doğanın elemanlarından ve insanlardan kurtaramıyacak.

    iii
    bu iğrenç karnavalda gerçek bordo kaftan giydim (bizans imparatorlarının giydiği kaftanlara atıfta bulunmakta), temiz saf altından bir taç, kalabalığın üstünden bir asa kaldırdım ve gidiyordum içimdeki sesi takip ederek. çevremin bilincini kaybediyordum, fakat bir uyurgezer gibi gidiyordum, içimdeki sesi takip ederek. palyaçolar önümden koşuyorlardı veya etrafımda çılgınca, şeytanca dans ediyorlardı. bağırıyorlardı, vuruyorlardı. fakat ben bulutlara bakarak gidiyordum ve içimdeki sesi takip ederek. zorlukla ilerliyordum. dirseklerimle yol açıyordum, arkamda insan enkazları bırakarak. takatsiz, yaralar ve kanlar içinde, bir yerde durdum. güneş altında diğerlerin kıkırdamaları kırılıyordu. ve çıplaktım. derince yaslanarak, son defa içimdeki sesi dinledim.

    iv
    ve şimdi sakin bir şekilde etrafı derin derin izleme (yeteneğimi) kaybettim. kendimin yükünü nereye bırakayım? bahçelerle barışamıyorum, mümkün değil. dağlar beni aşağılıyorlar. düşüncelerime yem verebilmek için, o geniş anayolu alıyorum (takip ediyorum). aynı şeyi iki defa görmeyeceğim. şaşkınca duran köylüler, cahilliğe ve sağlığa sahipler. evleri, masal sarayları. keçileri düşünceler geviş getirmiyor. ayağımı vuruyorum ve gidiyorum. günlerce yürüyorum. nereye gidiyorum? başımı çevirdiğimde, kendi tayfımla karşılaşacağımı biliyorum.
  • okuyabildiğimiz birkaç şiirinden edindiğim izlenim:
    sarkastik bir üslup, dize aralarında ironik bir gülümseyiş, gündelik yaşamın monotonluğu, küçük insanların taşra yaşamının anlamsızlığı; hatta gereksizliği, umutsuzluk, derbederlik, çaresizlik...
    nihayet, aslında günümüz için daha yaşamın başında kendini öldürüyor.
    şaşırmıyoruz, kararlı denemelerine hayran bile kalıyoruz.

    son notundaki önerisini, yüzme biliyorsan denizde intihar etmeye kalkışma, kulağımıza küpe edip ondan sonra gelen diğer şairlere geçtik.

    kostas kariotakis, içimizde ince bir sızı bıraktı, yaşamın anlamını yitirmesinin çok da zor olmadığına dair...
  • artık trajedimi ortaya dökmenin zamanı geldi. en büyük kusurlarım; dizginsiz bir merak, hastalıklı bir hayal gücü ve çoğunu gerçekten hissedemesem de var olan bütün hislerle tanışık olmaya çalışmaktı. ne var ki, bana atfedilen temel eylemden* tiksiniyorum, tecrübe ettiklerim onun yuceltilmiş atmosferi ve mutlak tatsizliğindan başka bir şey degil. bu mesleğe uygun biri de değilim. geçmişim bunu yeterince göstermiştir, bütün gerçeklikler bana aynı oranda itici geliyor.
    tehlikenin getirdiği heyecanı hissediyorum ve onu kalbimde büyük bir memnuniyetle kabul edeceğim.

    not: havayı değiştirmek için: yüzme biliyorsanız denizde intihara kalkışmamanızı öneririm. bütün gece, tam 10 saat boyunca dalgalar tarafından hırpalandım. çokça da su yuttum ama ağzım nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde tekrar ve tekrar su yüzüne çıkmayı başardı. belki fırsatım olursa, boğulan bir adamın izlenimlerini yazarım.
hesabın var mı? giriş yap