• ali şimşek’in yeni orta sınıf adlı kitabında ortaya attığı kavramdır. şimşek’e göre, 90’lı yıllarda yükselişe geçen yeni orta sınıfın kullandığı dil ve stratejiler, geleneksel alt ve orta sınıfları kodlamaya, onları dışlamaya, her şeye, herkese ve her yere eşit bir mesafeden bakıp “adlandırmaya” yöneliktir. yeni orta sınıf’ın kullandığı dil sarkastik, ironik ve cool’dur – “boşunalığı” kodlar. bu dilin ve stratejilerin kaynağı da leman dergisidir. “kıllanan adam”, “öğreten adam ve oğlu”, “gönül adamı”, falan feşmekan adamı bilmemkim gibi başlıklar, leman’daki mizah tarzının adlandırmayla, kategorize etmeyle olan ilişkisini ortaya koymaktadır. gırgır’da “bakan” konumundaki alt sınıflar, limon ve leman’la birlikte “bakılan” konumuna getirilmişler, groteskleştirilmişler, “yurdum insanı”na indirgenmişlerdir. dahası, leman’da geliştirilen bu strateji öylesine hindir ki, alt ve orta sınıfların içine gömülür ve “onlar hakkında ve onun adına” konuşur. kıllanan adam buna iyi bir örnektir. türkiye’de gündelik hayatla ilgili, “asla adam olamayacağımız”la ilgili mırıldanarak yorumlar yapar. şimşek’in deyişiyle bir “bitmeyen bir rahatsızlık jeneratörüdür.”

    leman’a methiye düzmek gibi bir emelim yok. ali şimşek’le bir çok noktada aynı fikirde olmakla birlikte kafama takılan bazı hususları paylaşmak istiyorum. ilk olarak, şimşek’in “mırıldanmak” olarak adlandırdığı durumu, çizgi roman semiotiği açısından bakıldığında – düşünce balonuyla ifade edildiğinden – “içinden geçirmek/düşünmek” olarak tanımlamak daha doğru olur gibi geliyor. tabii, bu o kadar önemli bir ayrıntı değil.

    ikinci olarak, şimşek’in leman’ı indirgemeci bir şekilde ele aldığını düşünüyorum. şimşek’in bahsettiği tavır leman’da mevcuttur, fakat leman hiçbir zaman bütünüyle homojen bir mizah dergisi olmamıştır. “bakılan” konumundakiler sadece alt ve orta sınıflar değildir. kıllanan adam clubber’lar hakkında da “mırıldanır”, otoparkta yer bulamayıp “hakkını arayan” yeni orta sınıf mensupları hakkında da. sonra, leman’da 90’lı yıllarda, herhangi bir sınıfı kodlamaktan uzak, evrensel bir karakter taşıyan karikatürler çizen selçuk erdem ve erdil yaşaroğlu da çizmiştir, öykülerinde kürtler’i, doğu’yu hakim ideolojinin uygun gördüğü biçimde ele almayan ender özkahraman da. şimşek bu isimlerden hiç bahsetmez.

    üçüncü olarak, şimşek’in kitabında kullandığı dil, leman’da kullanılan ve yeni orta sınıf tarafından baştacı edilen dilden çok da farklı değil gibidir. şimşek, “ayrıntıları kodlayan bir dil, ama sonuçta ortaya çıkan bir ‘boşunalığı’, ‘ben sizi çözdüm’ özgüveni ve cüretini veren son vuruş!” şeklinde tanımladığı stratejiyi kendisi de kullanmaktadır. 2001 krizinde, “ağzında sushi tadıyla” kaldığını söylediği yeni orta sınıfa, akademik bir cool’luk ve müstehzilikle “ayar vermektedir” şimşek. “mırıldanmanın diyalektiği” de, keza, şık bir “adlandırma”, “‘ben sizi çözdüm’ özgüveni ve cüretini” içeren “bir son vuruş” değil midir?
hesabın var mı? giriş yap