• malezya'nın kültür kenti.
    hakkında bir blog yazısı
  • pek seker bir sehir, bir iki gunluk turlar icin ideal.

    bir zamanlar asya'ya giden gemiler icin ugrak bir liman olan ve bolgede inanilmaz populer olan bu yerlesim yeri ilk once portekizlilerin isgaline ugramis. sonrasinda ise sirasiyla flemenkler ve ingilizler bolgeyi ele gecirmis. ingilizler zamanina kadar baya populer olan bu liman, ingilizlerin penang'i asil bolge secmesi konumu ve insanlari penang'a goc ettirmeye zorlamasi sonucu ticari anlamda buyuk kayiplar vermis ve 8-9 sene icerisinde ticaret hacminin %80'ini yitirmis.

    ayni zamanda somurgeci devletlerin uyguladigi tekel politikasi da ticarete darbe vuran etkenlerden.

    tum bunlardan once liman kentinde 84 dilin konusuldugu soyleniyor. ozellikle arap, hintli, cinli ve siyam denizciler pek sik kullanirmis burayi.

    kente gelince, avrupa kentinden hallice bir malezya kenti. insanlar sempatik, guzel ve ucuz konaklama imkanlari mevcut. bol bol cinli turist mevcut ayni zamanda.

    son olarak st. paul tepesinde bulunan eski kilisede pek ironik bir sekilde gitariyla imagine sarkisini soyleyen abiyle karsilasirsaniz kendinizi sansli sayin. *

    "...it isn't hard to do
    nothing to kill or die for
    and no religion too..."
  • malezya'nın turizm kenti; vakti zamanında hollanda kolonisi olmasından mütevellit şehir planında ve binalarda hollanda etkisi bolca mevcuttur. dünya kültür mirası listesi'ndeki şehirlerden biri. don't mess with melaka gibi gülümseten bir sloganları da var.
  • şehrin değişik bir havası var. yüzyıllarca sömürgeciler bu şehri bir çeşit üs olarak kullandıkları için biraz avrupayi bir tarzı var. aynı zamanda çin - hint esintileri daha da renklendirmiş. china town denen çin sokağından çıktığınızda karşınızda bir hindu ibadethanesi ve bir cami yan yana duruyor. müthiş bir kültür buluşması.
    ayrıca ortasından geçen küçük nehir (dere) de çok romantik kılmış şehri.
  • malezya'nın güzide tarihi şehri. malakka boğazının doğusuna kurulmuş ilk şehir olduğu söylenir. işin tarihi kısmına, vikipedi bilgilerine girmeyeceğim. onu okursunuz zaten. ben kendi tecrübemden bahsedip gideceklere önerilerde bulunacağım.

    öncelikle şehirde 2 hafta kaldım. 2 hafta bu şehir için çok uzun bir süre ama ben kafa dinlemek ve biraz da dinlenmek için gittim. işe de yaradı. keyif aldım orada olmaktan. bu süre boyunca ''3 little birds home'' isimli guesthouse'da kaldım. kesinlikle öneririm. rezervasyonsuz giderseniz geceliği 30 ringit. gayet temiz ve konforlu. booking vs. gibi bir uygulamadan rezervasyon yaparsanız bir de turizm ücreti adı altında 15 ringit daha haşırt ederler, benden söylemesi. zaten kaldığım 2 hafta boyunca hiçbir zaman dolu olmadı. dolayısıyla rahat rahat yer bulabilirsiniz diye düşünüyorum.

    yeme içme gayet uygun. birçok alternatif var. direkt şehir merkezine giderseniz fiyatlar biraz artıyor. onun dışında 5-6 ringite karnınızı pilavla, noodle'la, laksa'yla doyurabilirsiniz. çin, hint ve malay yemeklerinin birçok örneğini bulabilirsiniz.

    her cuma, cumartesi ve pazar akşamı, gece pazarı kuruluyor. gezmesi keyifli ancak bir tayland gece pazarı da beklemeyin. yemeye değer pek bir şey yok. özellikle yemelisiniz diyeceğim pek bir şey yok. gezin yürüyün. şeker kamışı suyu için, patates tatlısı yiyin. geri kalan yemekler çöp. yani çoğu şeyi denedim, beğenmedim. hep abur cubur ayarında.

    gezilecek yerleri burada tek tek yazmama gerek yok. google'dan bakın işte. *
    tek diyebileceğim şey baba ngoya mıdır nedir, o müzeye kesin gidin. 20 ringit mi ne fiyatı.

    gece hayatı şaşırtıcı derecede renkli. ben bliss club'ı özellikle öneririm. pek yabancı olmadığı (yada olan yabancılar genelde çinli olduğu için) ben de polonyalı arkadaşım kulübün yıldızıydık. millet masasına çağırıp boyna içki ısmarladı. ortam da kaliteli. 6'lı bira kovası 130 ringit mi neydi.

    genel olarak güzel ve ucuz bir şehir. zaman sınırınız varsa 2 gece yeterli olur.
hesabın var mı? giriş yap