masruf
-
harcanmış, sarf edilmiş. (bkz: masraf)
-
arapça sarf “harcamak”tan masrûf,
1. sarfedilmiş, harcanmış (şey).*
örn. --> nakd-i masruf: harcanmış para. sa’y-i masruf: harcanan gayret.
örn. --> meselâ gönülde gınâ (zenginlik) emeli olunca irâde onun esbâb-ı husûlüne (oluş sebebi) masruf olur. (bkz: ahmed avni konuk)
2. çevrilmiş, yöneltilmiş, döndürülmüş.*
örn. --> merak denilen heves-i şedid, maârif ve sanâyie masruf bulunduğu takdirde sâhibine bedreka-i (kılavuz) kemal olagelmiştir. (bkz: muallim nâci)
kaynaklar:
1- tdk
2- masruf/lügatim -
"haydarpaşa'dan katara atlamak, erenköyü'ne çıkmak; mevkiften* epeyce uzakta olan hüseyin nazmi'nin havai* boyalı, bahçesi demir parmaklıklı zarif köşküne kadar gelmek için geçen zaman bütün zihninin bu meşgalesine masruf oldu; fakat köşkün parmaklık kapısının yanındaki zili çekeceği sırada eli mutat hilafında titredi." halid ziya uşaklıgil - mai ve siyah
(bkz: masraf)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap