• robot çekçe robota "mecburi hizmet, angarya, köle emeği" sözcüğünden türetilmiştir. çekçe sözcük eski slavca aynı anlama gelen rabota sözcüğünden gelmedir. aynı hintavrupa kökünden gelen almancadaki akrabası arbeit emek demek.

    tıp fakültesinden düz yani pratisyen doktor olarak çıkanlarla uzmanlık eğitimini tamamlayan hekimlerin türkiye yasaları gereği zorunlu görev olarak yükümlü oldukları devlet ve kamu hizmeti karşılığı. bu yasayla belirlenmekle birlikte devamı veya askıya alınması eskiden vaat ve seçim kozu konusu olacak denli önemliydi.

    (bkz: uludere/@ibisile)
    (bkz: doktorlara yönelik zorunlu hizmet uygulaması), zorunlu hizmet
    (bkz: genç bir doktorun anıları)
    (bkz: yemin edilen meslekler)
  • insanı değiştiren, olgunlaştıran, yeri gelir anasından emdiği sütü fitil fitil getiren bir olgudur. vatan borcu gibidir. ödenmesi gerekir.

    tıp fakültesinden mezun olunca, doğuda medeniyetin beşiği, ilim irfan yuvası bir şehrimizin şirin mi şirin bir ilçesine tayinim çıktı. devlet baba harcırahımı yatırdı, ziraat bankasından tekaütlerle sıraya girdim paramı çektim ve görev yerime gittim. verem savaş dispanseri. tek hekimim. toyum, cahilim, yol yordam bilmem, bebeksi bir bünyeyim, bir kişiye nerelisin diye sormadan bu yaşıma gelmişim ve bu soru ile tanışıyorum falan. neyse iş kebap, yoğunluk yok, tus yakın. rahat rahat çalışırım diyorum ama büyük bir problem var; kiralık ev yok. oturulabilir nitelikte çok az ev var ve bunların içerisinde kiralık olanı çok çok az. insanların hayatı stabildi orda. kimse mobilize olmuyor. taşınan, eden yok amk. yeni birisi gelirse de ailesiyle geliyor sanırım, zira kiralık evlerin sahipleriyle görüşüyorum. nerelisin geyiğinden sonra hemen malum soru: evli misin? lan bir değil iki değil. bekarım deyince ağzı burnu düşüyor kadın olsun erkek olsun.

    vukuatlı nüfus örneği imzalatmaya ahlaksızlığın atası marquis de sade'a gidip "imza kolay, gel azıma sıç" talebini duyunca "abi kakam yok" diyen vatandaş cemil gibi "abi koca yok" diyorum. zaten nişanı atmışım. (bkz: #115757383)

    ev arayışlarım devam ederken kalmakta olduğum karayolları misafirhanesinden de çıkmak zorunda kaldım. ve askeriyenin misafirhanesinde şansımı denemeye karar verdim. bir konuşayım diye oraya gittim. komutan oyun salonunda kağıt oynuyor dediler. ben de yanlarına gittim. baktım kağıt dediği briç oynuyor adamlar. lan ilçenin iq ortalamasını bir anda 10-15 puan yükselten 4 kişi karşımda oturuyor, oha dedim içimden.(briç sofistike bir oyundur beybiler) yalnız adamların biri acemi. mecburiyetten dördüncü bulamadıkları için adamı ekibe almışlar belli. komutan denilen adam expert, karizma bir şekilde sessizce oynuyor. ben tabii dayanamadım altı kör batar mı, kör dam empası yapsaydın, as koy rua çık falan yardırınca bir anda tüm gözler bana döndü. haydaaaaaaa....

    adamlar mal bulmuş mağribi gibi briç mi biliyorsunuz, briç biliyor musunuz, biliyor musunuz brici gibi kekelemeye başladı. eeeee o kadar cerrahpaşa ikizler'in tedrisatından geçmişiz; dedim dokuz kaatla dam empası yapmadan as rua çekseydin eyiydi. bu arada geliş amacımı da aceleyle açıkladım ve sokakta kaldım kumandanım dedim. (lan kumandanım ne amk)

    anafartalar kumandanı da birden anayasa mahkemesi gibi adamlıktan çıkıp;
    "ben pik valesi,
    sen kör damı
    oturalım karşılıklı"
    deyince; empas mı atak, as mı koyak napak dedim.

    her akşam brice dördüncü olmam kaydıyla ev bulana kadar misafirhanede kalmama izin verildi.

    bu da böyle bir anımdır...

    debe editi: şukulayan elleriniz dert görmesin diyorum beybiler. bu vesileyle sözlükteki briççileri görmüş olduk.
    edit 1: evet bebeğim kadınlar da briç oynuyor. neden oynamasınlar?
    edit 2: şirin mi şirin ilçe sadece orası mı? güzel ülkemin her yeri şirin :)
    edit 3: artık reelde oynayamıyorum. briç kulübümüz kapandı malum pandemi. ama bridge base online* sağolsun. vakit buldukça giriyorum.
    edit 4: "merhaba. bir submissive ile tanışmak ister misiniz?" mesajını atan arkadaşa söylüyorum. çok alfa gördü galiba dsjdsj yok bebeğim istemem. ne alaka amk.
  • bir önceki mecburi hizmet entrimin devamıdır. zaten başlığa benden başka da giren olmamış.

    mecburi hizmet yaptığım yerde kadınlar çok fazla ortalık yerde dolaşmazdı. sokaklar, dükkanlar erkek eşek hezelesi, er gazinosu gibiydi.

    lan zaten askeriyenin misafirhanesinde kalıyorum, yeterince er görüyorum. bir de bu misafirhanenin bahçesinde bir köpek var hiçbir askere havlamazken yalnızca bana havlıyor amk. bu yüzden asker kıyafeti bile giymeyi düşünüyorum o kadar korkuyorum bu köpekten. bu yüzden çok fazla ortalıkta dolaşmaktan imtina ediyordum.

    bir gün kahvaltıyı dispanserde yaparım diye merkezdeki simitçi fırınına gideyim dedim. simitçi fırını pastane tarzı bir yer ama kadın olayı henüz icat edilmediği için daha çok kıraathane gibi düşünün. üzerimde çiçekli bir fistan ve dolgu topuklu açık ayakkabı var.

    içeride masalar var tamamı dolu herkes oturmuş çay simit kahvaltı yapıyor. ayrıca dükkanın kapısındaki 4-5 masa da dolu. sağda solda ipsiz sapsız zağar gibi gezen ve sigara zıkkımlananlar da bu masalarda oturuyor. ben dükkana gidince bütün bakışlar bir anda bana çevrildi. kahvehaneye girip "beyler, ağalar, istanbul ne tarafta?" diye soran müjde ar gibiyim. lan buraya kız giren dul çıkar yeminle. bi an girmesem mi diye tereddüt ettim ama başka simit alınacak bir yer yok, olan oldu deyip içeri adım attım. herkes elindeki lig fikstürünü sessizce masaya bıraktı. tamamen sessizlik oldu. radyo açıktı, o bile czztts cızt etti sustu amk. bir zamanlar anadolu'da muhtar sahnesi sonrası çay servisi yapan muhtarın kızı gibiyim ekmek çarpsın. zaten köpek kovalamış dizlerim hala titriyor. nötr bir tutum sergilemeye çalışıyorum, gerginim ve kendimi ifade etme problemi yaşıyorum, alt tarafı simit alıcam lan. bu testosteron ekstrelerinin beni aç bırakmasına göz yumacak değilim.

    içimden iş arkadaşlarımı sayarak kendimin bile zor duyacağı şekilde 15 simit alabilir miyim dedim. adam bir süre durdu. sanırım işlemci bu veriyi aldı işledi falan sonra dedi ki "paket mi burda mı?" yuh amk insan yiyecek bunu insan! lan şimdi gülücem bişi dicem olmayacak. neyse yok dedim paket olacak. neyse çıtır çıtır simitler paketlendi. adam üç kez saydı 15 simidi. bir kez de çırak saydı. bana uzattı parayı verdim. döndüm tam çıkıcam ayakkabımın topuğu benden ayrıldı. ve geride kaldı...

    topuğu dediysem kadeh topuk falan düşünmeyin dedim ya dolgu topuklu bir ayakkabı var ayağımda. yani hem boyum uzun görünüyor hem de rahat yürüyorum. ama artık orada ne olduysa bilmiyorum bu adamlar bakışlarıyla ayakkabımın topuğunu korpartıp attılar. yepyeni ayakkabı ayağımda paralandı. çift yarık deneyinde gözlemci etkisi mi dersiniz, nazar mı dersiniz kuantum mu ne derseniz deyin, adamalar hedefe kilitlenip kolektif şekilde bakışlarıyla yaptı bunu.

    ben ayağımın biri boşa düşünce ilk başta ne olduğunu anlamadım. iki ayağımın arasında 10 cm kadar fark var ve 2 adım kadar seke seke attım. sonra dönüp arkama baktım ayakkabının topuğu benden bağımsız bir şekilde arkamda duruyor. takoz gibi. benimse ayağımın üzerinde ayakkabımın bandı kalmış direkt yere basıyorum. milisaniyeler içerisinde ne yapacağımı düşündüm ama aklım durdu. seke seke gitsem gidilmez, dönüp topuğu yerden alsam bi tarafıma mı sokucam napıcam takozu? işin ilginci aşırı derecede komik bir olay olmasına rağmen hiç kimse gülmüyor allahım bu kurtar beni bu durumdan. yardım eden de yok. çaresiz bir şekilde "taksi çağırır mısınız?" dedim.

    milyonlar tek yürek "götürelim anam". ahahhahah şaka lan şaka taksi geldi canımı kurtardım. lanet olsun simidine de atom fiziğine de.
  • malesef mecburi hizmet bölgemiz ankara
  • (bkz: #140254508)
  • bölümüm adına açılan kadroların neden sadece güneydoğu ve doğu olduğunu anlamadığım yükümlülük. mesela neden iç hastalıkları foça, kaş, çanakkale açarken nöroloji adıyaman hatay antep açıyor anlamak mümkün değil. mesela ben neden iç hastalıklarında kalmadım. 6 nisan 2018'e ışınla beni scotty.
  • vaktizamanında yüksekova'da yaptığım görev. bir şekilde bitiyor. yapacak arkadaşlara başarılar dilerim.
  • atamam gerçekleşti, çok kısa süre içerisinde başlayacağım mecburi hizmete. yalnız ve güzel ülkemin, küçük bir ilinin küçücük bir ilçesine atandım. karmaşık duygular içerisindeyim. ihtisas aldığım yerde öğrendiklerimi uygulamak için fazlasıyla hevesliyim. önümüzdeki bir süre şehirdeki çocukların sağlığı bana emanet. yapılacak çok iş var, allah utandırmasın.
hesabın var mı? giriş yap