• son mısrasıyla tüyleri dike diken eden şiirdir.
  • ...
    ...
    ...
    kara sevdâlı birer âşıktı.

    ...
    ...
    ...
    gittiler görmeğe kaf dağlarına.

    ...
    ...
    ...
    dediler: "belki son akşamdır bu.

    ...
    ...
    ...
    göçtüler hep o hayâl âlemine.

    ...
    ...
    ...
    oradan gelmiyecekmiş dediler!..

    şiirin özetini yapınca bile kaderleri değişmeyen zavallı gençler. mehlika sultan da cok ayıp etmiş tabi. bu kadar kişiyi peşinde koşturmaya ne gerek vardı yani.
  • lise döneminde öğrendiğimiz ve okulumuzda pek meşhur olan dilden dile yayılan (bkz: yahya kemal beyatlı) şiiridir. bugün bile bizim liseden dönem arkadaşlarımızın hangisine sorsam hemen hatırlayacaktır şiiri de o dönem ki edebiyat hocamızı da.

    şiirin kendisine gelince mehlika sultan şairin kullandığı bir metafor -hiç var olmamış ve var olmayacak- aşk kavramının kendisini temsil eden.
    yedi genç ise şairin aşık olan ya da herhangi birsey arayan herkesi benzettiği metafor.

    aslında ne mehlika sultan diye biri var ne de bunu arayan yedi genç var. ama ne var? mesela arzularımız var hiç bir zaman bitmeyen birini yakalasak bir yenisi peydah olan.

    hepimiz aslında o yedi genciz birşeyler arıyoruz sürekli, aslında var olmayan birşeyler. mutluluk arıyoruz mesela, aşk arıyoruz, sevgi arıyoruz, huzur arıyoruz, arıyoruz da arıyoruz. ama bu aradıklarımiz aslında yok. başka bir deyişle bu aradıklarımizin hepsi birer mehlika sultan.

    * "tüm insanlar mutsuzdur ama ne kadarı bunu bilir?" derken aslında mutluluk kavramının olmadığını insan ürünü bir kavram olduğunu ve dolayısıyla aramakla bulunmayacağını söylüyor zannımca.
    insanın huzur arayışı da mutluluk arayışı gibidir. huzur, nerede değilsek oradaymış gibi gelir hep. tıpkı aşık olduğunu sandığı kişiden aşkına karşılık görünce bir anda zafere ulaşmanın o hazzını yaşayıp sonrasında partnerinden uzaklaşan insanlar gibi.
    bu bir döngü: aşkta, maşukun karşılık vermemesi yahut arada engellerin olması lazım ki aşk surebilsin başka bir deyişle yedi genç mehlika sultani aramaya devam etsin.

    insanın hayatta kalabilmesi için sürekli birşeyleri araması lazım zira insanı hayatta tutan şey arama eylemidir. arama eylemi durduğunda insan da durur tıpkı koşu tekerleğindeki * gibi. buna en net örnek esaretin bedeli filmindeki brook karakteridir. (bkz: brook was here)
    filmde brook abimiz kendini bir şekilde var etmiş kimse kitap okumasa da o kütüphanecilik görevini yapan biri. tıpkı hiçbir fayda bulmadan koşu tekerleğinde durmadan koşan hamster gibi. ne zaman ki brook abimiz maphus damından çıkıyor işte o an durumu çakozluyor "insanı hayatta tutan şey o koşu tekerleğiymiş" o koşacak bir koşu tekerleği arıyor kendine ama bulamıyor ve tabi bulamayınca* da malumunuz intihar ediyor.

    ez cümle mehlika sultana aşık yedi genç olarak bizlere düşen aramak. aramakla bulunmaz çünkü zaten yok ama aramak bizi hayatta tutan yegâne şey. bunu unutmamak lazım.
hesabın var mı? giriş yap