*

  • prenses ve sovalye filminin kahramani sisi'nin televizyonda izledigi film.
  • eğlenceli gibi başlayan bir zaman kaybı, sonunda ise sıkıcı absürt komedi. de sica'nın masallara yaptığı göndermelere amenna ama bu kadar mı alakasızlaşılır. siyasi içeriği mevcut ama o da 'insanlar üşümesin, şeker de yiyebilsinler'den öteye gidemiyor, belki de biraz komünik, anarşik işler.. hele meleklerin ışıklarda beklediği sahnede artık zıvanadan çıktım, sempatik misin lan? ben gülüyor muyum? bu filmi ve şu anki imdb'deki 7.9'unu gördükten sonra yine benzeri bir gecekondu realitesi ve hayber savunması olan şaban pabucu yarım'ı all time classics, one of the greatest films ever, two thumbs up'lar listesine gözü kapalı koyarım. toprakçılıkla da alakası yok.

    jargon belli; olmamı$..
  • hayatımda izlediğim en kötü filmler kategorisinde 2. sırayı almış film. itb dersinin izlenmesi zorunlu filmi olmasaydı, 5. dakikasından sonrasını izlemezdim. her dakikada ömrümden ömür gitti, psikolojimi bozdu. allah belasını versin totònun. senin amına koyim amına kodumun şişkosu. deli oğlan :) orospu çocuğu.

    --- spoiler ---
    totò filmdeki esas oğlan.
    --- spoiler ---
  • de sica nın en sevdiğim filmi.
    --- spoiler ---

    güneş ışığına koşup ısınmaya çalışan insanları, açlıkla mücadele eden insanların istekleri sorulunca kürkten, dolaptan dem vurmaları, bir insanla aynı olduğunu anlamak için parmaklarını sayan baş karakteriyle, umut gibi bir şey bu film. mutlaka izlenmeli.

    --- spoiler ---
  • vittorio amcanın 1951 yapımı masal filmi. sepete bırakılmış, nehirde sürüklenen peygamber yerine lahana yapraklarının arasına bırakılmış (lahanaya doğmuş) aziz toto.

    film müthiş bir espri duygusuyla başlıyor, temposu yer yer sarkıyor, sıkıcılaşıyor, serken yeniden toparlanıyor. kendisi için olmasa bile akla getirdikleri, çağrışımları için izlenir görünüyor. uçurum halkının kovulması ve direnmesi örneğin beni 2013 haziran direngezi'ye, ve sulukule soylulaştırma projelerine götürdü, birden filmin kusurları gözümde yeniden yumuşadı. yönetmeni reddedecek tabii, filmin siyasi mesajı bol da, tipik toplumsal eleştiri filminde genellikle bulunan sertleştirme, alternatif hayali kurgulama eksik olduğundan topa girmiyor. yoksa sırf soğuktan üşüyen insancıkların kalkar kalkmaz beden ısıtma hareketlerine girişleri, birbirini kış güneşinden kakıştırmaları için bile görmeye değer. hele aradaki küçük adamın burjuvavari hayalleri, sefalet içinde bu minik veya saçma hayallere kavuştuklarında kulak memesi kıvamına gelmeleri, en sondaki süpürgelere atlayıp gökyüzüne uçup giden güzel insanlar haline gelmeleri, filan filan cabası.

    --- spoiler ---
    filmin bir yerinde bizim mülksüzler'in yaşadığı proprieta brambi yani brambi'nin mülkü arazisini sözde sahibinden komik bir pazarlıkla satın alan ve üzerindeki baldırı çıplaklardan kurtulmanın zor olduğunu keşfediveren sinyor mobbi ( yani belki de zeroğlu), çin mahallesi halkı arasına düşünce uyanıklık edip eşitlikçi söyleme girişiyor:

    "burnum sizinkilerden biraz büyük ya da küçük olabilir. sonuçta bir burundur. gerçek budur dostlarım. burun burundur."
    --- spoiler ---

    filmden bir çıkarım daha, bazı döviz/pankartlardan çıkan yorum: dabılyu = w = viva; çünkü w l'aqua = yaşasın su!

    "artık beyoğlu sinemalarında amerikan dünyasının dışında kalan, bambaşka gerçeklerin filmlerini de görüyoruz. milano mucizesi, bisiklet hırsızları, pater pançeli, valizli kız..." tezer özlü - çocukluğun soğuk geceleri

    (bkz: tenda dos milagres)
  • de sica'nin oldukca elestirilen filmi.
    bu elestirinin nedeni ise oldukca yuzeysel ve masalsi bir film olmasi.
    bu elestirilere su sekilde cevap veriliyor.
    -film aslinda modern bir masal degi modern bir gercek.
    -sosyal polemik tartismasi ve dramatizasyon eksikligi elestirileri gelmis. ancak yeni gercekci filmlerde adet oldugu uzere profesyonel oyuncular disinda amator oyuncularin kullanilmasi film cekimlerini ve provalarini yuzlerce kez tekrar ettirmis. hatta de sica'nin asistanlari sabah oyunculari kovalarca su ile uyandirabiliyormus. bu yuzden cekimler cok uzun surmus.
    ayrica "burun burundur" "bir elin bes parmagi" gondermeleri ve bunun sonucta boyle olmadigini gostermesi sosyal polemik tartismalari yaratacak kadar etkili.
    - zaten filmin ilk adi senarist "cesare zavattini" nin notlarinda "fakirler rahatsiz edicidir" olarak geciyor.
    goruldugu uzere gercekten de rahatsiz ediyorlar.
    -sihrin toto'nun eline gecmesinden sonra fakir insanlarin sadece kurk, dolap, elbise istemeleri ise bu insanlarin sadece ihtiyaclari kadarini isteyebilecegi verilmek istenmis. kaldi ki filmin en basindaki "ben sadece cantayi istiyorum" repligi filmi izledikce daha da oturuyor.
    -filmin yapimcisi "duomo"yu cekmek icin rahipe diz cokmus cunku rahip kilise goruntulerinin alinmasina izin vermiyormus.
    -son olarak ucan supurgelerle gokyuzune ucan fakirler, senaristin orjinal notlarinda geri inmek istiyorlar ama inemiyorlar, cunku inmek istedikleri her yerde onlara silah dogrultuluyor. bu da ozel mulkiyetin vermis oldugu rahatsizligi betimliyor.

    not: filmin bu denli masalsi bir sekilde anlatilmasinin nedeni ise bisiklet hirsizlari ve ayakkabi boyacilari'ndaki dramatik tabloyu gosterip tekrara dusmemek icinmis.

    film genel olarak iyimser, az eglenceli ve izlenmese de bir sey kaybetmezsiniz turunden. ama izlersen vakitten baska ne kaybedersin ki..?
  • 1951'in altın palmiye'sini fröken julie ile paylaşmış filmdir.
  • benim çok sevdiğim de sica filmi. sıkıcı olduğu konusundaki yorumlara hiç katılmıyorum, ben sürekli gülümsedim çok fazla komedi unsuru içeriyordu.
    --- spoiler ---

    hatta siyahinin, aşık olduğu kadın için beyaza dönüşmeyi istemesi, bundan habersizce kadının da siyaha dönüşmesi ve sonrasında ikisinin de dönüşmüş halde karşılaşmaları; bu ve bunun gibi sahneler beni içten gülümsetti.
    --- spoiler ---

    içten bir gülümseme için izlemeye değer olduğunu düşünüyorum, lakin günümüzde o içten gülümsemeleri unuttuk.
  • belki de, bugüne dek yapılan filmler arasında komedide en başarılı filmlerden birinci olabilecek potansiyeldedir. zavattini'nin milano mucizesi kitabından uyarlanmış film. senaryo yazar ve yönetmen vittorio de sica ile beraber tekrar gözden geçirilmiş. kitaptaki bazı noktalar de sica'nın eleştiri süzgecinden geçmiş belli ki. mesela, kitapta, çok zayıf ve ihtiyar olan baloncu adamın balonlarıyla havalanması sonrasında, onu hemen yakalayan yakındakiler adamın cebine taş koyarlar bir daha uçmaması için. ancak de sica bu ayrıntıyı filmde değiştirir: adamın ağzına ekmek tıkar. güzel bir ayrıntı.
    filmin sonunda da toto ve arkadaşları, sihirli güvercin gibi uçar giderler.
hesabın var mı? giriş yap