• bir kaç yıl önce robin wright'ın başrolünde oynadığı daniel defoe'nun,londra'da yaşamış bir fahişenin hayatını anlattığı romanı.kitapta silik ve elinden geldiğince kötü yola düşmeme çabasıyla çırpınan erdemle kırbaçlanan kadın tipinde olan moll flanders, filmde patty diphusa gibi yırtık bir karakter haline sokularak daha çekici kılınmıştı.evet aynen öyle olmuştu.
  • (bkz: ned flanders)
  • daniel defoenun 1722'de basilmis bir romani, roman turunun daha tam da oturmamis bir donemine denk dusmesi, kitapta nice aksakliga neden olmustur. cok fazla ayrinti ve olay anlatan, cok iyi kurgulanmamis bir olay orgusu olan ve zaman mevhumunun yer yer kayboldugu* bir kitaptir.
    kapaginda yazanlara aldanip zevkli bir okuma beklenmemelidir:

    the fortunes and misfortunes of
    moll flanders
    who was born in newgate,* and during a life
    of continu'd variety for threescore years,* besides
    her childhood, was twelve years a whore, five
    times a wife (whereof once to her brother)
    twelve years a thief, eight years a
    transported felon in virginia, at
    last grew rich, liv'd honest
    and died a penitent.

    defoe, okura moll'un ahlaksizliklarini gostererek, o zaman sayisi epeyce fazla olan puritanlara, bu bir sosyal elestiri, ders alalim, namuslu kalalim demistir. tabii cok daha iyi sosyal kritikler sonradan gelecektir: mesela vanity fair.
  • moll flanders romanında bir puritan olan defoe karakteriyle* narrator arasına oldukca mesefa koymustur. o donem icin cok yanlış bir tutum olarak goremeyiz cunku katı kurallarla cevrilmiş bir toplumda bu mesafeyi vermesezse "eyvah yanlıs anlasılırım" endisesine kapılmıstır. kitabın tam isminin de "the fortunes and misfortunes" diye baslaması 19. yy.da romanın gelisim sureciyle baglantılıdır. o doneme kadar roman hep kucumsenmis bir genre olmustur. bu drama gibi şiir gibi bir teorisi yazılmadıgından olabilir ama asıl sebep romanların konularının hep ask, seks, sıradan ilişkiler vb. olmasıdır. defoe da bu yuzden "heyyytt heytt fortuness and misfortunes of famous moll flandersss" seklinde vurgulu ve bagıra bagıra okunması mumkun bir baslık secmiştir romanına. ama tum olumsuzluklara, basarısız gozlemlere vs.lere ragmen, defoe bir puritan olarak romana o zamana kadar baska hiç bir edebi turde rastlanmamıs bir ozellik* katmıs ve bilmeden romanı bugunune getirenlerden biri olmustur.
  • kitabin baslarinda soyle bir ifade vardi ki--"... if a young woman once thinks herself handsome, she never doubts the truth of any man that tells her he is in love with her; for if she believes herself charming enough to captivate him, 'tis natural to expect the effects of it."-- cok dogrudur.
  • asıl adı the fortunes and the misfortunes of the famous moll flanders'dır
  • nazan arıbaş çevirisinden evvel, çevirenin ismini hatırlayamadığım 'yosma' başlıklı dandik bir çevirisine rastlamışlığım vardır sahaflarda.
  • reşat nuri'den emin değilim ama yaprak dökümü dizisinin senaristlerini fazlasıyla etkileyen roman karakteri. yoksa, her ilişkisine daha iyi yaşam koşulları için başlayan ve her biten ilişkisinin sonunda mendilini bir kenara bırakıp cebine ne kadar girdiğinin hesabını yapmaya çalışan şehvetli ve bir o kadar da şekilsiz moll ile ferhunde arasındaki korelasyon şahsım tarafından başka türlü açıklanamayacaktır.
  • daniel defoe'nun en önemli eserleri arasında gösterilebilir. aynı persuasion'da(bkz: persuasion) olduğu gibi 18.yy ingilteresini her yönünden anlatır. persuasion genellikle sınıf konusunu ele alırken moll flanders'da hemen hemen her konuya değinilmiştir. örnek olarak amerika'nın ingiltere tarafından kolonileştirilmesi ve ingiltere'de artık çok fazla suçlu olduğundan artık hapishanelerinin kapasitesini fazlasıyla doldurması ve ingiltere nin bir tür temizleme yapmak istediği için suçluları nasıl kolonilere gönderdiğini romanda görebiliriz. ayrıca ingiltere'de sürekli savaş olduğu için savaş zamanı işe giden asker polis vs savaş bitince işsiz kaldıkları için onlar da bir nevi haydutluğa soyunmuştur çünkü çalışılacak iş yok. bunlara 'gentlemen on the road' denir. insanları soyarak kendi geçimlerini sağlamaya çalışır.
  • francisco lópez de úbeda'nın la pícara justina isimli eserinden esinlenilerek yazılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap