56 entry daha
  • yaşamın kıyısından notlar:
    insan ne zaman ölümü düşünür? ne zaman yaşamın ta kendisini? kim mutludur? kim mutsuz? anlam arama çabasına ne zaman vakit ayırırız? yaşam aslında sanıldığı kadar uzun mudur? ya da acele etmemiz gerektiği kadar kısa. size de zor geliyor mu yaşamak? yemek, içmek, çalışmak, koşmak, belki de sevişmek? ne zaman sorgularsınız bunları? ne zaman bıkarsınız yaşamdan? ölümle arkadaş olduğunuz zamanlar… beklenmeyen kişilerin intiharları. iyi insanlar neden kenarlardadırlar? niye gündelik hayatta karşılaşmazsınız onlarla? sevdiklerinizi gerçekten ne kadar seversiniz. sizi anladıklarını düşünür müsünüz ya da emin misiniz? sevginizi gösterirken ne kadar samimisiniz? ya şüpheleriniz, korkularınız? onları göstermekte ne kadar içtensiniz? siz hiç bir insanın gözlerinde kaybolduğunuzu hissettiniz mi? onda var olduğunuzu ya da onda bitip tükendiğinizi. yoksa kendi kendinizi mi tüketip bitirirsiniz? hiçlik nedir sizin için? yitmek, yok olmak. bir şey olmadığınızı bilmek nasıl bir şeydir aslında?

    insanoğlu bunları düşünüyor zaman zaman. varlığımızı hissetmek korkutuyor bizi herhalde. yokmuşuz gibi yaşayıp gidiyoruz. toprak oluyoruz, ama bunu bilmek istemiyoruz. ya yaşadığımız sıkıntılar? değer mi bunları yaşamaya, ya da en azından bu derece yaşamaya? eski sevgilileriniz geliyor mu aklınıza? size öğrettiklerine. size yaşattıklarına. ya sevmemiş olmak, ya aşık olamamak, duygularını ifade edememek? aslında yakında iken çok uzaklarda olmak. yani varken aslında yok olmak. yaşama tutunamamak neyi ifade eder sizde? hayatta tutunamamış olmak, hep kıyısında yaşamaya mahkum hissetmek yaşamın? sizin gibi birçoklarının olduğunu görmek ve onların gözlerinde yok olmak, bitmek, tükenmek. yitikler ordusunun anlam arama çabası içinde direnen bir üyesi olarak debelenip durmak. ve bunun farkına varmak. insanın kendisine acıyarak yaşaması nasıl bir şeydir? bunu bilmek, bunu düşünmek, hiçbir şey yapamamak. öylesine, işte öylesine yaşamak. kıyıda, tutunamadan ve bunu sadece bakışlarında ifade ederek yaşamak zorunda kalmak.

    "romancının roman kanunları, her romancı için ayrı ayrı olduğu gibi, her roman için de ayrı ayrıdır." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "benim köy romanları yazmamın sebebi, köylüyü yakından tanımak, onlarla tam on üç yıl, gece gündüz bir çatı altında yaşama fırsatı bulmuş olmamdandır." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "köy, köy enstitülerinden önce de vardı. hem de yalnız orada, uzakta değil, en kalabalık şehirlerin hemen yakınında, tren yolları, şoseler üzerinde." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "köyün kamburu kambur değildi, ince uzun, tığ gibi bir delikanlıydı demeli, bunu da en az köyün kamburu kadar inandırıcı bir kitapla meydana koymalı. yedi çınar yaylası'nda çınarların yedi tane değil de üç tane olduğu, rahmetin de katiyen yolları kesmediği gene aynı yoldan eserle gösterilmelidir." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "benim yazdığım köy romanları uzun bir ırmak-derenin türk insanının ruhunu, davranışını aydınlatmak için kullandığım köylü yoludur." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "- köroğlu'nu niçin konu olarak seçtiniz?
    - köroğlu adındaki bir insanı sevdiğim için, akağınlı, kunt, sonra da yiğit bir insan. tüm istediği doğru dürüst bir hayat." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "eski yunan'ı heykel, rönesans'ı resim, fransız inkılabı'nı müzik temsil etmiştir. sosyalizmi de, şiir ve roman temsil edecek." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "bir ihtiyarın yalan söylemesi, bir zenginin yankesicilik etmesine benzer. (rus atasözü)" kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "balzac her şeyi kavramayı becerdi. bunu zola gibi önceden tasarlayamadı, romanlarının birçoğunu yazdıktan sonra bunun böyle olduğunu anlayabildi." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "stendhal, kişilerini oldukları gibi, ne edebiyatçılığı ne de sosyal şartları birinci plana almadan tahlil edebilmiş ilk romancıdır." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "herkes bu kelimeyi batılı olmayan toplumların, yani batı'nın tarihsel oluşunun üretim biçiminden geçmemiş toplumların batı'ya benzemeye uğraşması anlamına alır." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "uydurmadır, dürtüşlemedir, köklü olmadığı için de, hemen önü alınamaz değildir." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "bizim daha bu dünyada yapacak ileri, namuslu, müsbet işimiz vardır. yani batı'ya özenerek bunalmaya hakkımız yoktur." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "oysa, dinle temelde hiçbir ilintisi bulunmayan, en basit, en kaba, hatta en gereksiz dünya işleri için, söz gelimi karagöz oynatmak ya da seyretmek için sırasında fetva istenen bir ortamda ilerlemek, daha doğrusu toplumu ölümden kurtarmak için laisizm şarttı." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 2)

    "mehmet seyda'nın romanlarıysa, bütün duygusuz dış görüntüsüne rağmen, alttan alta, yumuşak bir romantizme bağlıdır." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "sait faik'i 1950 yılı ağustosu'nda tanıdım. kişiliği "her zaman yapayalnızdır ve hep sanatçı -hikayeci- olarak yaşamaktadır" etkisi bıraktı benim üstümde..." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "gerçek züppelik yaşa bakmayan, doksanına bile gelse maskaralığını anlayamayan bir devasız maraz, bir sakatlık, bir ruh çöküntüsüdür." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "hikayeci sezgileri, gerçek sanatçının şuurdan çok daha yararlı bir yardımcısı haline gelir." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "roman alanlarının işlenmemiş olması, hikaye alanı sınırlarının henüz yeterince belirlenmemiş olduğunu gösterir." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "- *romana halk hikayeciliğinden, meddahlıktan gelişi. romanları. roman anlayışı. romanla yapmak istediği iş. dil meselesi. 1880'de bütün etkisini kaybedişi. (kısaca, romancılığının hazin sonu). asıl romancı halit ziya'nın meydana girişi.... (...) cezası: canlıyken ölmek..." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "mihnetkeşan*, fahişeye acıyan ilk beşeri eser olarak dini inançlardan -suçlamalardan- ileri geçer." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "faydalı adam ahmet mithat efendi, her şeyi borçlu olduğu, çağının en ileri adamı, en sahici inkılapçısı mithat paşa'yı ölüme gönderen yalan tanıklığını yaparken de rahattı. bunu nasıl yapabildiğini soranlara "binlik banknota dayanamadım," karşılığını verirken de rahattı." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "- hayaliyyun - romantikler
    hakikiyyun -realistler (gerçekçiler)" kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "- aktör görünür görünmez seyirci şu soruları sorar: kimdir? ne yapıyor? nasıl yaşıyor, hayatını nasıl kazanıyor? soyu sopu? zengin mi, fakir mi? kendisi için neler düşünüyor? başkaları bunun için ne düşünüyorlar, niçin? umutları, korkuları nelerdir? ne istiyor görünüyor, gerçekte istedikleri nelerdir? piyes bu sorulardan hangisini karşılayacaktır? nasıl karşılayacaktır?" kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "- eski osmalı sınırları içindeki toplumlarla bizim aslında hiçbir gerçek -ciddi- çelişmemiz olamaz. bütün önemli gibi görülen çelişmelerimiz, batı ölçüleriyle, batılılar tarafından uydurma olarak bize kabul ettirilmiş çelişmelerdir." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "viridiana - luis bunuel
    1- hiçbir fazlalık yok. (önce çok tafsilatlı yazıp sonra çıkarmış).
    3- mümkün mertebe az söz.
    6- kamera - asıl resmin arkasındakilerden faydalanacak açıdan kullanılmalı.
    12- kısa süreler içinde küçük sürprizler dikkati tetikte tutuyor.
    14- bunun gibi, karanlık konular, müzik, tabiat ve hayvan sesleri... boş görüntülerde çok işe yarar kılınmış...
    16- sekansların hareket özelliği üstünde durulmalı. kalabalık, tek insan, hareket, durgunluk.
    17- hiçbir konu drama düşmüş insan olmadan işlenemez." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "western:
    1- eşkiya lejandı. (zenginden alıp yoksula vermek)
    2- sosyal politik haksızlıklar yüzünden kanun dışına düşmüş tek insan (celali hareketleri).
    3- kişisel çekişmeler (miras, kadın, kan davaları).
    4- kabadayılık merakı. (özenti sonucu suçlu düşmek, nam verme tutkusu).
    5- konuşma, konudaki entriği ister istemez derinleştirir (bu derinleşme olmazsa, film sığ olur).
    (...) iki kadından yardım görür. bunlardan biri sevdiği masum kız, öteki haydut çetesi reisinin metresidir.
    (...)- hiç eskimedi.
    - dünyanın en () yerlerinde sürekli olarak tutundu.
    - özelliği, erkek yiğitliği.
    - kadınların hepsi namuslu, iyi.
    - kahraman kanun, hatta devlet kurucusu.
    (...) - kahraman saftır. (ya da çabuk saf görünür). oysa bütün suçluları, kahpelikleri sezer. çünkü sürdüğü tehlikeli hayat...
    - tabanca bir kişisel silahtır. buna karşılık bizim köylümüz uzun silah kullanır, eşkiyalıkta." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "- haklı bir sebeple yusuf'la mehmet'in birbirine arka çıkacaklarına dair değnek atmaları (bunu belki yusuf'a ümmühan öğütler)." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "- yusuf mehmet'e bir tabanca hediye eder. kardeşlik armağanı olarak. birbirlerinden bir şey gizlemeyeceklerine, değnek atlayarak yemin ederler." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "yere uzanmışken kollarını bacaklarını alabildiğine açarak, dinlenmeyi dağınıklıkta arama... buna karşılık başını rahat bir yere koymayı önleyen sürekli kuşku..." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "(aleksandır nevski'de ayzenştayn'ın kahramanlarını çıplak duvarların önünde gerçeğin tiratlarını söylerken uzun boylu tutmaktan çekinmediği göz önünde bulundurulmalıdır.)" kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "kişilerin gerek yüzleri, gerek kılıkları bakımından gerçeğe değil, ayırt edilme kolaylıklarına göre tasarlanması -seçilmesi- gerekir. hele konuyu sonuna kadar taşıyacak belli başlı kahramanlar için bu şarttır. yerli ve yabancı seyirciler göz önünde tutularak uzak görüntülerde, islami, daha doğrusu guzât takımını düşmandan kolay ayıran kılık teklifleri dikkate alınmalıdır. (ayzenştayn aleksandır nevski'de iki orduyu ayırmak için ak-kara gibi en basit ayrımı seçmiştir.)" kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "osman -hatta ertuğrul- maddi imkanları bakımından çok güçsüz fakat kişilikleri bakımından çok güçlü -dâhi- yaratıklardır." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "iki arkadaş itburnu tekkesine, ünlü şeyhi ahi edebali'den kızı mal hatun'u osman için istemeye gitmektedir." kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    [geçenlerde çok ender olarak ismet paşa doğru laf söyleyerek "her köyde bir vezir vardır" dediler.] kemal tahir - notlar (sanat - edebiyat 4)

    "aşk değildir, şehvettir kalpteki hızın ismi!
    dün işittim de güldüm, taptığım kızın ismi!
    dövmelerle yazılmış dinç apaş kollarına..." kemal tahir - notlar 5 (1950 öncesi şiirler ve ziya ilhan'a mektuplar)

    "satılık etimizi siz de oyacaksınız
    bir lokma ekmek diye diye doyacaksınız
    kahpelerin namuslu müşterileri, susun!"

    [aklında mı ne diyordu türküsünde bizim ihtiyar:
    "dövüşü dövüşü ölmeli imiş!"
    "ve göğsünden vurulup arkadaş kollarına düşmek,
    deliksiz bir çocuk uykusudur.
    ölümde korku yok bilirsin,
    korkuda ölüm var..."] kemal tahir - notlar 5 (1950 öncesi şiirler ve ziya ilhan'a mektuplar)

    "ziya ilhan. edebiyat bu... kepazeliğin ta kendisidir. insanı allah düşürmek için türkiye'de edebiyat heveskarı yapmalı. kafi ve vafidir kardeşçiğim." kemal tahir - notlar 5 (1950 öncesi şiirler ve ziya ilhan'a mektuplar)

    "geçen pazar akşamı yani (ayın 8'inde) gece yarısı bir boğuşmada sol tarafımdan epeyce derin bir bıçak yarası aldım." kemal tahir - notlar 5 (1950 öncesi şiirler ve ziya ilhan'a mektuplar)

    "hâmid'le bakın nasıl tanıştım: yahya kemal evine götürdü. bekledik. salona biraz sonra bir zat girdi. mükemmel tıraş olmuş. tek gözlüğü yüzünün bir köşesinde. elleri hiç de fazla değil. elbisesi kırışıksız bir ihtiyar. sizi temin ederim bu giren adamın hâmid olduğunu bilmeseydim bile gayriihtiyari ayağa kalkmak arzusu duyacaktım. türkiye'nin en bahtiyar şairi işte böyle müessir bir adamdır."

    "bir kerhanede dost tutmak senin neyine diyen olsa alimallah verecek cevap bulamayacağım." kemal tahir - notlar 5 (1950 öncesi şiirler ve ziya ilhan'a mektuplar)

    "yılbaşı frenklerin, şeker bayramı araplarındır. ikisini de sevinçle geçirdik desem bana bilmem kızar mısın? bizi alakadar etmeyen meselelere görenekten doğan bir bağlılığımız var. bu senin gibi beni de üzüyor." kemal tahir - notlar 5 (1950 öncesi şiirler ve ziya ilhan'a mektuplar)

    (ilk giri tarihi: 5.3.2023)

    (bkz: dil dosyası)
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap