• trabzon un bir ilcesi
    (bkz: laz)
  • cami'ye 200 mt yasagi oldugu ve sekiz tane cami oldugu icin internet cafe kurulmasina izin verilmeyen kent. ha bir de, internet cafe'yi "aile dusmani" olarak goren fp'li bld.bsk. ve kaymakamindan dolayi.. (bkz: sosyal icerikli entry kasmak)
  • dunyanin merkezi.
  • vatanim, memleketim, dogum yerim olmasa da genlerimin 99%'sinin geldigi koyumun ilcesi.

    (bkz: laz olmak)
  • karadeniz'in en çok bilinen ilçelerinden biri. süphesiz ki dünyanin merkezi olmasinin bu popülarite üzerindeki etkisi ihmal edilemez. of, trabzon'a bagli bir ilçe olmasina ragmen bir oflu asla trabzonluyum demez*. "ee of nereye bağlı?" şeklinde sorulacak densizce sorulara ise hazırcevap oflunun vereceği cevap bellidir: allah'a. (bkz: ofluyuz direk allaha bagliyiz).

    nüfus olarak ise ortak yanilginin aksine pek de laz bulunmaz. hatta dag köylerinde azimsanamayacak kadar rum yasar. rum kültürünün etkileri laz kültüründen çok daha fazladir of üzerinde. ama of deyince insanlarin aklina önce lazlar sonra hocalar gelir nedense.
  • yasin aras'ın hakkında makale kaleme aldığı cumhuriyet. www karalahana com dan alıntıdır.

    of cumhuriyeti

    kahvede otururken yeni tanışan iki adamdan biri diğerine sorar; "nerelisin gardaş?" "ofliyim elhamdülillah" diyerek cevap verir diğeri. soruyu soran şahıs merakla ve şaşkınlıkla "nereye bağlı bu of?" der akabinde. oflu baş parmağıyla gökyüzünü işaret ederek "yukariya, tirek allah'a bağliyuk" cevabını verir. hemen arkasından ekler; "amerika bile of'a bağli biluy musun? bana itimadun yoksa amerikan dolarunun arkasindaki yaziya bak!"

    karadenizlinin kıvrak zekasından çıkan espriler of'ta kendini çokça gösteriyor. of, cumhuriyet; peştemal, bayrak; kemençe türküsü, milli marş; futbol, oflu sait ('of'sayt) esprilerinde olduğu gibi. trabzon'a bağlı bir ilçe olmasına rağmen, geçmişten, günümüze kadar devam eden kültürel ve sosyal yapısı ve en önemlisi halkı sayesinde başlı başına konuşulan, bilinen, bir yerleşim alanı of.

    bir oflu asla trabzonluyum demez, kendine yediremezmiş. trabzon'u küçümsediğinden değil, of'u yeterli gördüklerinden dolayı. tıpkı alanyalı, ardahanlı ve il olmadan önce bayburtlunun hissettiği gibi. ayrıca dünya üzerine yayılmış ofluların trabzon toplam nüfusunu geçtiği inancındalar. geçtiğimiz günlerde görevi başında vefat eden of belediye başkanı süleyman sarıalioğlu'nun, yeryüzündeki ofluların bir sayımının yapılması hususunda ciddi projeleri vardı. siyasette, ticarette özellikle inşaat ve dini alanda kendilerini oldukça göstermişler.

    türkiye'de başka hiç bir yerin iki harften oluşan bir ismi yok. of isminde karadeniz insanının aceleciliği ve çabukluğunun yansımasını görüyoruz. of adı, rumca'da yılan kavi manasına gelen ofist kelimesinden geliyor. oflular kendilerini tanımlarken çalışkan, azimli ve zeki olduklarını söylüyorlar. zeki oluşlarını, espri ile yüklü, kemençe eşliğinde söyledikleri, oflu ile şeytan türküsünde dile getirmişler. yerleşim birimi olarak tarihi çok eskilere dayanıyor of'un. osmanlı egemenliğine geçmeden önce bizans'ın egemenliği altında rumların yoğunlukta olduğu bir yer olarak göze çarpıyor. osmanlı devleti bir iskan politikası uygulayarak yörenin eski ahalisi, yani rum kökenli insanlar arasına, göç eden türk boylarını yerleştirmiş. zamanla bütün rumlar türklerden etkilenerek müslüman olmuş. prof. dr. hikmet sami türk'e göre of ve yöresi oğuz boyu kökeninden geliyor.

    ilim şehri of

    1898 eğitim bakanlığı raporuna (maarif salnamesi) göre trabzon'un üç kütüphanesinde 1500 kitap varken, gümüşhanevi ahmet ziyaüddin efendi tarafından of'ta kurulan hacı ahmet kütüphanesi'nde 800 kitap olduğu bildiriliyor. 1914 yılına ait istanbul şeyhülislamlık arşivlerinde of'ta 69 medrese olduğu kaydedilmiş. arşive göre of'ta 69 müderris, 1490 öğrenci bulunuyormuş. tüm bunlar ilme verilen değerin seviyesini gösteriyor. of, çok eskiden beri dini ilimler sahasında oldukça önemli bir yere sahip. bu önemini günümüzde hala koruyor. medreselerinde yetişen öğrenciler türkiye'nin dört bir yanına dağılarak öğrendiklerini öğretmeye çalışmışlar. osmanlıların son zamanlarındaki en büyük camileri olan yenicami, fatih, sultanahmet gibi kutsal mekanlarda oflu hocalar imamlık yapmışlar, dersler vermişler, kitaplıklar kurmuşlar. günümüzde de oflu lakabıyla bilinen hocalar var. ilginçtir, hıristiyan rumlar zamanında da pek çok kilise bulunan of'ta bir çok papaz yetiştirilirmiş. görünen o ki manevi açıdan of'ta hiç boşluk yaşanmamış.

    trabzon'a araçla yaklaşık 45 dakika mesafede bulunan of, mavi ile yeşilin arasında uzanmış, gürül gürül akan dereleriyle, karadeniz'in tipik güzelliklerine sahip bir yerleşim yeri. eskiden varolan fındık ağaçlarının yerini çay fideleri almış. meyve ağaçlarının bolluğu dikkat çekiyor. özellikle doğu karadeniz'e has karamiş meyvesi, tadı ve dalındaki görüntüsüyle güzel bir ayrıntıyı teşkil ediyor. merkez nüfusu 13 bin civarında. çay kesim zamanlarında nüfus kalabalıklaşsa da, akşam sekizden sonra of sokaklarında, deyim yerindeyse in cin top oynuyor. gecenin sessizliğine kemençenin kıvrak sesi ve hırçın karadeniz'in sahile vuran dalgaları eşlik ediyor. evlerde çocuklar kuzinanın başında tarladan topladıkları süt mısırları, fındık dallarından yaptıkları sopalara geçirip, közde bir güzel pişirip, gündüz yaptıkları yaramazlıkların yorgunluğunu atıyorlar.

    sarıalioğlu hanedanlığı

    of belediye başkanlığı dile kolay tam 124 senedir sarıalioğlu sülalesinde. ilk belediye reisi sarıalizade ömer lütfü bey 52 sene görev yapmış. ondan sonra aynı sülaleden gelen sekiz belediye reisi toplam 68 yıl görev almışlar. son belediye başkanı rahmetli süleyman sarıalioğlu idi. süleyman bey, 28 haziran pazar günü of'ta yapılması planlanan yüksekokul binası için gittiği ankara'da vefat etti. süleyman sarıalioğlu of'ta görev başında vefat eden ikinci belediye başkanı. süleyman bey'in başkent ankara'da siyasi çevresi oldukça genişti. cenazesinde de ankara çevresinden, siyasetten tanınmış pek çok ünlü sima vardı. ölmeden önce son röportajını aksiyon'la yapmıştı. yaptıklarını, devam eden işleri ve projelerini anlatmıştı bize. ne yazık ki ömrü vefa etmedi. ilçesi of gibi, herhangi bir siyasi partiden değildi, tamamen bağımsızdı süleyman bey. bu durumun hikayesini şöyle anlatmıştı bize; "bayındırlık bakanı yaşar topçu ile, of'da gerçekleşecek projelerin yeni hükümetin kurulması ile beraber iptalini görüşmeye gittim. of'un bağımsız belediye başkanı olduğumu söyledim. projelerin yeniden ihale edilmesi gerektiğini, yardımcı olmasını istedim. bunun üzerine bakan iller bankasını aradı ve dedi ki; size hiç bir yere bağlı olmayan, bağımsız, direkt allah'a bağlı olan; of belediye başkanını gönderiyorum, yardımcı olun". süleyman bey sülalesinin bu zamana dek belediye başkanlığını sürdürmesini, dedesi sarıalizade ömer ağa'dan gelen terbiye, adil yönetim ve geleneklere bağlılığın bugünlere dek bozulmadan sürdürülmesine bağlıyor: "ruslar of'u işgal ettiklerinde, kumandanları dedemden; 'bize de belediye reisliği yapar mısın?' diye ricada bulundular. askeri ihtilallerde bile belediye başkanı çok değiştirilmesi gerektiğinde yine sülaleden birini seçiyorlardı."

    sarıalioğlu sülalesinin nüfus olarak fazla olmaları da of'taki ağırlıklarının önemli etkenlerinden biri.

    yazıhanesinde sodep kuruldu

    sonradan hiçbir partiyle bağlantısı kalmasa da aynı zamanda sodep'in kurucularından olan süleyman bey'in belediye başkanı olması da diğer bir hikayesiydi. bir önceki belediye başkanı rahmetli sefer saral vefat ettiğinde yeni başkanın seçilmesi için of'un üzerine bir kabus gibi çöken seçim kampanyası başlar. üç genç seçim çalışmaları sırasında siyasi çekişmeler yüzünden vurularak ölür. o sırada ankara'da bulunan süleyman bey'in sodep'in kurulduğu yazıhanesinde bu sefer of'un içinde bulunduğu kabustan kurtulmasının temelleri atılacaktır. "ben ankara'dayım; ailem, bütün işlerim orada. bana geldiler ve bağımsız aday olmamı istediler. isteksiz olduğumdan işi yokuşa sürdüm. hiçbir parti aday göstermez ise aday olurum dedim. tek bir parti aday gösterirse o an çekilirim dedim. anlaştılar geldiler, hepsini kabul etmişler. ben tekrar işi yokuşa sürdüm ve her partinin genel başkanı veya ikinci başkanı gelecek buraya bana seçime girmeyeceklerini taahhüt edecekler dedim; onu da kabul ettiler. bütün ikinci adamlar geldi ve söz verdiler." söz verilmesine rağmen, refah partisi siyasi bir kurnazlıkla son anda aday gösterir. süleyman bey pek çok insanı yüzüstü bırakmak istemediğinden çekilmez ve fark atarak seçimi kazanır. ilk iş olarak of'un türkiye'ye dağılmış, isim yapmış, hali vakti yerinde insanlarıyla temasa geçer. devletten artık pek fazla birşey beklenemeyeceğinin farkındadır. of'un kalkınması için zenginleri hemen teşvike başlar. ulusoy'lar endüstri meslek lisesini ve köprüyü, albayraklar kız imam hatip lisesi'ni bir çırpıda yaptırıverirler. mehmet ali yılmaz da ofspor'a sahip çıkar. yeni imar planını öncelikle kendi arazilerine uygulayarak devreye sokar. of sahilinde önemli miktarda deniz dolgu çalışması yaptırır. yapılması planlanan limanla ilçenin çehresi oldukça değişecek.

    medya grubunuz tirek allah'a bağli

    süleyman sarıalioğlu'nun en büyük hayallerinden biri de of'u il olarak görmekti. konuyla ilgili geniş bir rapor hazırlatıp meclis başkanlığına göndertmişti. aynı zamanda cumhurbaşkanından söz almıştı. bize il olma durumunu şöyle anlatmıştı; "hali hazırda siyasi çıkarlar yüzünden il yapılmış pek çok yer var. biz pek çok yerden daha iyi durumdayız ve il olmayı da çoktan hak ettik. gelen siyasi liderler il olma sözü veriyorlar. ilk olarak erbakan hoca of'u il ilan etmişti. il olmak için yeterli kazaya ve nüfusa sahibiz. oflu olmanın cazibesi vardır, kültürel ve sosyal yönden yeterliliği vardır. zaten o yüzden oflular trabzonluyum demezler. bunun ceremesini de çekiyoruz tabii. bize karşı trabzon'un bir antipatisi oluşmuş durumda. sırf bu yüzden merkez belediye, köylere gösterdiği önemi of'a gelince esirgiyor." süleyman sarıalioğlu ile yaptığımız sohbetin sonuna geldiğimizde, sözlerini ince bir espriyle bitirmişti; "medya grubunuzun yayın politikasını beğeniyoruz. siz de bizim gibisiniz, tarafsızsınız, 'tirek allah'a bağlisunuz" demişti.

    hayrat'ta of'luluk sendromu

    of, çevre yerleşim yerlerini de etki alanı içine almış. rize'ye bağlı iyidere ve kalkandere bile of vilayet olursa size bağlanmak isteriz diyorlarmış. daha önce of'a bağlı hayrat ilçesindeki durum ise oldukça ilginç. hayrat of'a kırkbeş dakikalık mesafede merkez nüfusu 2500 civarında olan bir ilçe. anlaşılan o ki tepeden inme ilçe yapılmış bir yerleşim birimi. yerel halkı ilçe olmalarından pek memnun değil. kimisi biz of'lu doğduk of'lu ölürüz diyor. hala hayrat'ı of'un bir kasabası olarak görenler çoğunlukta.

    hayrat ismi ilçe merkez alanının yaşlı dul bir teyze tarafından halka hayır edilmesinden geliyor. ilçenin pek çok sorunu var. en önemlisi ise yol. diğer pek çok dertlerinden kurtulmaları hayratof'a bağlayacak yola bağlı. 97 yazındaki selde hayrat'ın tarım arazisinin yüzde 13'ü suya karışmış. halktan bazı kişiler, geçim kaynağı olan çayın yoğunluğu sebebiyle hayvancılığın öldüğü kanısındalar. "zaman geliyor çocuklarımıza içirmek için süt bulamıyoruz" diyorlar. kısacası hayrat trabzon'un güneydoğu'su gibi. hayrat'ta bir adliye binası var ki fıkralara konu olacak bir görüntü içeriyor. yirmi senedir hayrat'ta terzilik yapan mehmet akyüz kapısında koskocaman adliye tabelası olan binada elinde iğnesiyle ekmek parasını çıkartıyor. karadenizliye has espri kabiliyeti ile gazeteci olduğumuzu söylediğimizde, bize hemen şu demeci verdi; "terziliğin yanı sıra burada davalara da ben bakıyorum. yalnız hakim de benim, savcı da, mübaşir de."

    genç kaymakam ve hayrat

    hayratlıların şanslı olduğu bir tarafları var. bu da, idealist, çalışkan, genç kaymakam tamer orhan'a sahip olmaları. orhan, oturduğu yerden kaymakamlık yapmıyor. geziyor, halkla konuşuyor, her şeyi yerinde görüyor. sorunları biliyor ve çözümler üretiyor. idealist kişiliğinden dolayı, hayrat tam tecrübe kazanacağı bir yer onun için. henüz göreve geleli kısa bir zaman geçmesine rağmen hayrat'ı ve hayratlıyı köylerine, mahallelerine, yaylalarına kadar çok iyi etüd etmiş. hayratlı gibi of çekip, sorunlardan kaçmamış. amacı yanlışlıkları düzeltmek, sorunları halkla elele verip çözebilmek. en çok istediği, hayrat'tan başka bir yere tayin edildiğinde arkasından allah razı olsun denilmesi, hayırla yad edilmesi. türkiye gibi sorunlar ülkesinde insanlar tamer orhan gibi yöneticileri görünce ümitleniyor doğrusu.

    diğer taraftan, hayrat'a bağlı gülderen köyü bağlı bulunduğu ilçeden daha iyi durumda. "aslında hayrat bizim kasabamız olacaktı, yanlışlık oldu" diyerek işin esprisini de yapıyorlar. onlar da of'a bağlanmak istiyor. bu gidişle hayrat'a bağlı yer kalmayacak gibi. ilk ilçe olduğunda 43 köy hayrat'a bağlıyken, bu sayı 18'e düşmüş, daha da düşecek gibi. gülderen'in bir özelliği de trabzonspor kulübü* başkanı mehmet ali yılmaz'ın köyü olması. hayrat kaymakamı tamer orhan da gülderen'den övgüyle sözediyor.

    tamer orhan (hayrat kaymakamı)*

    hayrat'a geldiğim andan itibaren dikkatimi çeken şey ofluluk hadisesiydi, vatandaşların 'biz oflu doğduk oflu öleceğiz' demesiydi. ilçe olmak türkiye'nin heryerinde avantaj durumunda iken, hayrat'ta dezavantaj. sebebi de kanaatime göre; temelde buranın ileri gelen bir kaç kişinin isteğiyle ilçe olması. vatandaş bir fırsat bulsak da kaldırsak görüntüsünde. bir de of'un çok eski bir ilçe olması, ofluların tüm türkiye'ye yayılması, her oflunun türkiye'nin diğer bir yerinde ayağının olmasıyla beraber, oflu olmak, trabzonluluktan önce gelen bir durum içine girmiş. of'un il olup rize'nin ona bağlanması şakası bile yapılıyor. halkın gözünde hayrat hala of'un bir kasabası. gelen mektupların bile çoğunda of-hayrat yazıyor. en büyük sıkıntımız arsa bulmak. ilçe merkezinde gördüğünüz boş arazilerin sahipleri, istanbul'da zengin diye tabir edeceğimiz tipte insanlar. ne kiraya veriyor, ne de satıyor. onbeş yıl öncesine kadar of da aynı durumdaymış. arazi problemi ortadan kalkınca müthiş gelişmeler yaşanmış. ilçemizin en büyük gelir kaynağı çay. 97'de hayrat'a bir trilyon para girdi. bu paranın yüzde 5'i belki hayrat'ta kullanılıyor. bütün kazançları genelde istanbul'a akıyor.
  • trabzon`da en az sevilen ilcedir. keskin olmayan sinirlarla cevrelenmis bir of aleyhtarligi sehirde mevcuttur.
  • hazerfen ahmet çelebi'den de önce takma kanatlarla uçan insanları yetiştirdiği iddia edilen ilçe.
    (bkz: http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=118756)

    (bkz: haberin kaldırılması ihtimaline karşı kopyala yapıştırın gücü..)

    karadenizli araştırmacı haşim albayrak, oflu 3 din adamının 15 - 16. yüzyıllarda uçma girişimlerinde bulunduğunu, molla uzun hasan'ın da of çayı yamaçlarında uçmaya başardığını ancak softaların "bu adam şeytandır" yorumuyla öldürüldüğünü öne sürdü.

    albayrak'ın ilginç iddiası bilim sanat adlı aylık dergide yer aldı. din adamlarıyla ünlü of ilçesinin geçmişte uçma denemelerine de sahne olduğunu öne süren albayrak, başta türk havacılık tarihinin ilk pilotları arasında yer alan vecihi hürkuş'un anıları olmak üzere birçok tarihi araştırmayı kaynak gösterdi. albayrak, molla uzun hasan hakkında şunları anlattı:

    diğer kanatlı oflular
    "oflu molla uzun hasan, martıların kanatlarını taklit ederek yaptığı bir çift kanatla of çayı yamaçlarında karşıdan karşıya geçmeyi başarmıştır. oflu molla uzun hasan'ın denemesini 15 - 16. yüzyıllar arasında yaptığı, hezarfen ahmet çelebi'yle aynı dönemlerde hatta daha önce bu uçuş denemesini yaptığı ortaya çıkıyor."

    albayrak, of'taki diğer uçma girişimlerini de şöyle aktardı:
    "dernek bucağı'nın arşolo köyü ahtanos mahallesi'nden veli direko ile arkadaşı derelioğullarından ali'nin oğlu ahmet hoca 19. yüzyıl başlarında kösele, tahta ve yaylardan kanatlarla uçuş denemesi yapmışlardı. veli hoca, 2 kilometre mesafedeki ahburun'a uçtu. hedefini tutturamadı ve güçlükle 200 metre aşağıda bir yere indi."
  • gidince (bkz: nizam usta)'da döner yenmeden dönülmemesi gereken trabzon ilçesi.
hesabın var mı? giriş yap