• tıbbın altın kuralı enfes latince deyimdir. önce zarar vermeyeceksin anlamındadır. iyileştirebilirsen iyileştir ama hastayı tedavi edeceğim diye kötüye götüremezsin felsefesini özetler.
  • günümüz türkiyesinde prim* ödemeyene saglik yok anlaminda kullanilan bir deyim
  • bazıları tarafından hipokrat'a izafe edilen söz. hipokrat yemini'nden çıkarılabilmekle beraber, unutmayalım ki hipokrat romalı değildi ve yeminini de latince etmemişti. ana fikir tutuyor da, acaba gidiş yolumuz doğru mu...
  • "önce zarar verme, sonra zarar verirsin" anlamına da gelir bazen. zira hastanın durumu ne kadar kötü olursa olsun yeterince uğraşırsan onu daha kötü hale getirebilirsin. *
  • klasik tıp biliminin iki büyük ilkesinden biri. diğeri için (bkz: salus aegroti suprema lex). antik çağdaki homeopat tabipler*, tam da hastadaki belirtileri ilk aşamada güçlendiren şeylerin, aslında hastalığı tedavi edebileceğini savundukları için bu ilkeyle ters düşmüşler ve ampirik tabipler* tarafından dışlanmışlardı...
  • bu cümleyi, günde en az 50 koroner anjiyografi işleminin yapıldığı, günde en az 5 kalp cerrahilik vakanın çıkarıldığı bir özel hastanenin invasiv kardiyoloji kliniğinde gördüm. hem latince, hem türkçe olarak. "önce, zarar verme" demekmiş.

    koroner anjiografi işlemi tansiyon ölçmek kadar rutinleşti. işi yapanlar çok deneyimliler, elleri hızlı fakat çok hızlı yaşlanıyorlar, çünkü maruz kaldıkları şua sınırların üzerinde. ama karşılığını alıyorlar. herkes alıyor. trilyonluk faturalar kesiliyor her ay bağkur'a, emekli sandığı'na. bütün invasiv girişimlerin sayısı çok fazla aslında. artroskopi örneğin. o da çok basitmiş gibi algılanıyor ve mümkünse dizine ve kalbine girilmemiş insan kalmasın görüşünde bütün tıp dünyası. ne de olsa en kesin teşhis yöntemleri. içine girip bakmak gibisi yok. röntgen, mr, laboratuvar, klinik bulgular vs. bir yere kadar.

    bütün bebekler göbekten kesilerek çıkarılsın, doğmasınlar. 35 yaşın üstünde herkesin vücuduna en az bir kez girilsin, bakılsın, diz, mide, kalp farketmez... ama hala bağırsak enfeksiyonundan bebekler ölebilir, ya da kanser geç teşhis edilebilir ya da ağzında sağlam diş kalmayabilir insanların, ayak mantarı normal kabul edilebilir. yeter ki büyük, küçük önemli değil bir cerrahi girişim daha olsun. numaratör atsın.

    bu sistemde doktorlar günah keçileri ama onların da suçu yok. türkiye bütçesine eşit bütçeleri olan dev şirketlerin stratejilerine karşı koymak yel değirmenleriyle savaşmaktan farksız. sağlık, silah sektörü kadar büyük ve 3. dünya savaşına ilaç, tıbbi sarf malzemesi veya teknoloji üreten firmalar neden olacak. asıl kavga onların arasında çünkü. her yere yazın "önce, zarar verme" diye. neye yarar...
  • sanskrit dilinde (bkz: ahimsa) sözcüğü de bu anlama gelmektedir.
  • doğru tedaviyi bilmemek de bir anlamda zarar vermek olduğundan, sadece "en azından bilmiyorsan karışma" anlamına gelmeyen, doğrusunu bilmeyeni de suçlayan, hastaya müdahalenin birinci kuralı.
  • tıp dönem 5 ögrencileri arasında laf arasında geçen bir dialog :

    dikdortgentencere: - sen şimdi burda biri bayılsa müdahale etmez misin, öyle mi diyorsun yani?

    ismini vermek istemediğim arkadas: - primum non nocere olduğu için dedim onu.

    dikdortgentencere: - e aferin
hesabın var mı? giriş yap