• bektaşîler arasında nükteperdazlığı ile tanınmış olan şahsiyetlerden biri de ruhi bey baba’dır. bu hoşgû ve hazır cevap bektaşî, asil bir aileye mensup olan şeyhülislâm zeynalâbidin efendi’nin nesillerindendir. daha beşikte iken mollalık payesine nail olmuş; fakat bu faydasız unvanla iktifa etmiyerek usulü veçhile medrese tahsilini de ikmal etmiştir. icazetnamesini aldıktan sonra müteaddit kaza ve livalarda ve hususile edirne, bağdat gibi mühim vilâyet merkezlerinde kadılıklarda bulunmuştur. o zaman kadılıklar muayyen bir müddete tâbidi. ruhî de son vazifesini ikmal edince istanbul'a dönmek mecburiyetinde kalmış, beşinci murad’ ın iltifatına mazhar olmuştur; zira; zeynel’âbidin ef. den ilmi istifade eden murad, ruhî’ yi himaye etmeği bir vazife telâkki ediyordu. filhakika beşinci murad, gerek efendiliği ve gerek padişahlığı zamanında ruhî’yi kıymetli atıyelerile taltif etmişti, fakat bu ihsan ve lütuflar temadi edemedi. murad’ın, çırağan sarayında mahpus bulunduğu bir zamanda şüpheli bazı vaziyetleri hissedilen ruhî derhal izmir'e nefyedildi. ruhî, artık tamamen izmirli olmuştu, bir taraftan hazine dâva vekâletiyle meşgul olur, diğer taraftan izmirin karataş mahallesinde yaptırdığı konağında bektaşî âyini icra ederdi. izmir'e ilk gittiği h. 1297 (m. 1881) tarihinde ruhî yalnız bir bektaşî muhibbi sıfatını haizdi. bu tarikatin kendisine verdiği hararet ona hakikî bir baba olmak ihtiyacını da duyurdu. bu saikledir ki hicri 1302 (m. 1886) de bir fırsat bularak istanbula geldi. rumelihisarında meşhur nâfî baba’dan icazet alarak tekrar izmir'e döndü. artık tam mânasiyle bir bektaşî babası olmuştu. tarikatini istediği veçhile neşre çalışabiliyordu. izmirin ne kadar rint ve kalendermeşrep adamı varsa onun başına toplandı. kırkağaçlı eşref gibi meşhur şairler, nevzad bey, bıçakzade hakkı bey gibi muharrirler zekâsından dolayı cin ahmed şöhretini kazanmış olan istanbullu ahmed bey gibi dâva vekilleri hep onun dervişleri olmuşlardı. bunlar hemen her gece ruhî’nin evinde toplanır ve birlikte işret ederlerdi. bu meyanda gazeller söylenir, nefesler okunurdu. ruhî, birçok nefîs manzumelerini işte bu mec-
    lislerde söylerdi, maalesef, bunların pek azı zaptedilebildi. şüphesiz bu eserler kayit ve tesbit edilmiş olsaydı büyük bir külliyat vücuda getirilebilirdi; halbuki onun bugün mevcut olan şiirleri bir divançe teşkil edemiyecek kadar azdır. ruhî, yalnız şairliği ile tanınmamıştır, bilhassa sohbet meclislerinde sarfettiği zarif nükteler, remizler, kinayeler de onun izmirde şöhret kazanmasına sebep olmuştur. meselâ karataşta evini yaptırırken
    "canım efendim, buraya bu kadar para sarf edeceğine hicaz'a gitsene" diyen bir adama derhal
    "hacerülesved'e yüz sürmemize parasızlık mâni oluyor; ancak, karataş üstünde bir beytişerif yapabiliyoruz" tarzında cevap vermiştir. bir gün ruhî, kendisine kerata denildiğinden dolayı dâva ikame eden bir zatın vekili olur. kabahatli tarafın vekili olan artin ef. isminde birile mahkemede karşılaşırlar. istida okunur. reis, buna karşı ne diyeceğini artin efendiden sorar; o da;
    "efendim, buradaki kerata kelimesi (te’kidülmedih bima yüşbihüzzem) kabîlindendir. binaenaleyh, medih makamında söylenmiştir. yoksa iddia olunduğu gibi zem mânasını tazammun etmez. müekkilimin beraatini taleb ederim" der. buna ne suretle mukabelede bulu nacağı ruhî beyden sorulur. o da derhal ;
    "aferin koca kerata,güzel müdafaa etti. bir diyeceğim yoktur" cevabını verir. bunun üzerine heyeti hâkime ve samiin gülerek ruhîyi alkışlarlar.
    bir gün cin ahmed bey ile ruhî bey izmir rıhtımından yü-rüyerek giderlerken, zehirlenen ve ölmek üzere bulunan bir köpeğe tesadüf ederler. ruhî, cin ahmed bey’e eli ile dokunarak köpeği gösterir ve
    "zavallı hayvanı cin çarpmış"der.
    cin ahmed bey de söz altında kalmıyarak
    "evet baba efendi,ruhu, g.t.nden çıkıyor" tarzında cevap verir.
    işte şimdiye kadar mahdut bir zümrenin tanıyabildiği şen ve şuhmeşrep ruhî bu
    kabîl nükteleriyle ve zarif şiirleriyle bektaşî şairleri arasında mümtaz bir mevki ihraz etmiş, bulunduğu muhitte ilim ve irfanı ile tanınmıştır, 73 sene yaşıyan ruhî bey baba’nın vefatı h. 1316 (m. 1900) dadır. vasiyeti üzerine mızraklı dede
    haziresine(balpınarı tekkesi) defnolunmuştur.

    nice, bir dağdağai dehr ile berbad olalım
    yürü meyhaneye zahid biraz âbad olalım
    serelim kuşeyi meyhaneye bir eski hasır
    dest urup câmı ceme gussadan azad olalım
    kızını piri muganın sen alıp oğlunu ben
    öyle bir din ulusu kâfire damad olalım
    hançeri tiği gazapla gezelim ey ruhî
    kande bir var ise içmez ana cellâd olalım

    kaynak : sadeddin nüzhet ergun
  • vakıflar tarafından restore edileceği bilgisini aldığımız bektaşi babası.

    ilgili haber
hesabın var mı? giriş yap