*

  • kuvvetli ve baskın tadlı bir yemekle kuvvetli bir şarap seçiniz.(cabernet sauvignon, boğazkere gibi)
    hafif bir yemekle hafif bir şarap tercih ediniz. (merlot, öküzgözü gibi)
    çok yağlı, sirkeli veya limonlu yemeklerle şarap uyuşturmak zordur. bu tip yemeklerle şarap içmekten kaçınınız.
    sofrada ilk olarak genç, daha sonra olgun ve en son olarak yıllanmış şarapları içiniz.
    şarapların büyük bölümü satın aldığınızda içilmeye hazırlardır.
    yeni bir şişeye başlarken mutlaka kadehlerinizi değiştiriniz.
    beyaz etle beyaz şarap, kırmızı etle kırmızı şarap genellemesi çok katıdır. bu aşamada damak tadınız doğrultusunda seçiminizi yapınız.
    kırmızı şaraptan önce beyaz şarap, kuvvetli şaraptan önce hafif şarap, zengin ve kompleks şaraptan önce basit şarapları içiniz.
  • eğer yemekle içmiyorsanız yanında kaşar peynirinizi eksik etmeyin.
  • kirmizi sarabi actiktan hemen sonra icmeye kalkmayiniz. soyle bir yirmi dakika dinlendiriniz.
  • kaliteli, olgun bir şarap içecekseniz geniş bir kaba şişeyi boşaltarak 15-20 dakika bekletiniz, havalandırınız .(bkz: dekantasyon). ayrıca her şarabın bukesine, dolgunluğuna göre uygun peynir çeşitlerinden meze tabakları hazırlayınız. hangi şarapla hangi peynir iyi gider bunu tecrübelerle öğrenmeniz daha makbuldür.
  • şarap, kanaatimce yemekle içilmemelidir.
    neden bilmiyorum ama yemekte içtiğim şarap dünyanın en güzel şarabı da olsa keyif alamıyorum, yemeğimi yiyecem şöyle sakin sakin koltuğuma oturacam, ondan sonra ancak bişeye benziyor.
  • kırmızı şarap: açılır 15-20 dakika beklenir. sıra tatmaya gelir. bir kadehe yarım parmak kadar konur, bardak çevrilerek sarabın bardak cidarına sıvaşması incelenir, koklanır, bakışlar matlaştırılır, düşünceli bir konsantrasyon hali alınır (anlamış gibi yapılır) ve bir yudum alınıp ağızda dolaştırılır, "şimdi burada sorun çıkarayım mı", yoksa "siktir et içelim şunu gidelim" arasında tercih yapılır ve 2. seçenekte karar kılınır (bu tercihin yapılmasında, beğenilmeyen şarabın parasını ödeyip ödemeyeceğinden emin olamamak önemli bir rol oynar) dudaklar hafifçe buruşturulup kafa hafifçe aşağı yukarı sallanarak garsona şöyle bir bakıp gözünle "koy canım" işareti çekilir bu işaret fazla abartılmadan karşınızdaki insanla (bu kadar polim attığınıza göre manita olması çok büyük ihtimal) kalınan yerden konuşmaya devam edilir "benim için olağan ve de sıradan" mesajı iletilir... şarabın sirke olmaması halinde de o şişe biter... sonra paşa paşa rakınızı içersiniz... not yalnızken kulağa kaçırmamak şartıyla direkman şişeden çakılması fazlasıyla zevkli ve de tatminkardır...
  • sarap kadehe konur, kadeh yoksa su bardagina konur,su bardagi yoksa kupaya konur, o da yoksa tepeye dikilir. karin acsa yaninda birseyler yenir, yok ac degilse beyaz leblebi atistirilir, cebinizde paraniz varsa badem falan yenir. bir yandan muhabbet edilir bir yandan sarap tuketilir. yalnizlikta dost olur. kronometre tutulmaz.
  • sırf racona uyucam diye eski kaşar gibi bana tadı obidik gelen peynirlerle kasılırsa şaraptan da doğru dürüst tad alınamaz. herkesin kendi damak tadı vardır. her ne kadar degüstatörlere saygım sonsuz olsa da, şarap şişede de, kadehte de, kafatasında da* mükemmeldir.

    şarap tadımı ise ayinsel birşeydir. bambaşkadır.
  • güzel ülkemde genellikle;

    -mantarı içine düşürme lan
    - hadi açsana olm şunu
    -açamıyosan ver

    düzeyinde olan adaptır. *
hesabın var mı? giriş yap