• bu olay atmosferdeki co2 miktarının gözle görülür artışı sonucu yansıyarak dünyamızı terk etmesi gereken güneş ışınlarının büyük bir kısmının atmosferde soğrulmasından ibarettir,bunun sonucu olarak güneş ışnlarının %5 i yerine %8-9 kadar bir kısmı dünyamızda kalır ki co2 bu hızla artmaya devam ederse kutuplardaki buzulların erimesi hayal değildir,ozon tabakasının delinmesi ile ilgili değildir
  • (ing. greenhouse effect) giren enerjiyi hapsederseniz sera etkisi yapmış olursunuz.
    sünger gibi birşey hayal edin.
  • (bkz: sera)
  • dunya'nin dogal olarak isinmasini saglayan fakat sanayi devrimi'nden sonra atmosferdeki sera gazlarinin konsantrasyonunun artmasiyla etkisi artan ve gundeme gelen, herkesin korktugu bir olay olmus dogal surec.
  • ormanların geniş ölçüde tahribatı ve azalması, sıcaklığın düşmesine neden olarak, fosil yakıtların yakılması ve atmosfere verilen gazların etkisiyle oluşan sera etkisi ni belli bir ölçüde önleyerek bir denge oluşturmaktadır.
  • atmosferin alt seviyelerindeki genel ısınma. yere yakın atmosfer içerisinde bulunan karbondioksit ve su buharının güneşten gelen ışınları emerek ısınmaya neden olması durumu. atmosfer bileşenleri içerisinde karbondioksit, kirleticiler ve su buharı gibi parçacıkların olmaması durumunda güneş ışınları yere kadar ulaşır ve ışınlar yeryüzü tarafından emilir. eğer bu parçacıklar atmosferde varsa o zaman güneş ışınları bu parçacıklar tarafından emilir ve sonradan yeryüzüne aktarılır.

    bulutsuz ve açık bir havada, kısa dalgalı güneş ışınımının önemli bir bölümü atmosferi gerçerek yeryüzüne ulaşır ve orada emilir. ancak, yerküre'nin sıcak yüzeyinden salınan uzun dalgalı yer ışınımının bir bölümü, uzaya kaçmadanönce atmosferin yukarı seviyelerinde bulunan çok sayıdaki ışınımsal olarak etkin eser gazlar (sera gazları) tarafından emilir ve sonra tekrar salınır. doğal sera gazlarının en öenmlileri, başta en büyük katkıyı sağlayan su buharı (h2o) olmak üzere, karbondioksit (co2), metan (ch4), diazotmonoksit (n2o) ve troposfer ile stratosferde (troposferin üzerindeki atmosfer bölümü) bulunan ozon (o3) gazlarıdır. ortalama koşullarda, uzaya kaçan uzun dalgalı yer ışınımı gelen güneş ışınımı ile dengede olduğu için, yerküre/atmosfer birleşik sistemi, sera gazlarının bulunmadığı bir ortamda olabileceğinden daha sıcak olacaktır. atmosferdeki gazların gelen güneş ışınımına karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı çok daha az geçirgen olması nedeniyle yerküre'nin beklenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu doğal süreç sera etkisi olarak adlandırılmaktadır.

    kentlerin ve büyük yerleşim birimlerinin olduğu yerlerdeki hava sıcaklıkları civarındaki açık alanlarla karşılaştırıldığında bu etkinin sonucu daha net izlenir. şöyle ki, yerleşim birimlerindeki binalar, yapılar, kirleticiler ve çevreye göre daha fazla miktarda bulunan karbondioksit tarafından emilen ısı atmosfere daha geç döndüğünden, özellikle açık ve bulutsuz gecelerde yerleşim birimlerindeki sıcaklığın çevresine göre daha yüksek olmasına neden olur.
  • cok camdan olusan bir mekanda camdan iceri giren long wave lerin iceride short wave olmasi ile iceride fazlasiyle bunaltici bi hava yaratmasi ile insanlarin pismesini saglayan aktivite
  • 100 yil bir süre ve 11 derece arti$ öngürülen etkinin yapabilecekleri, kyoto sözlesmesini imzalamayip zirvaliklar sacmalayan petrol cikaran bi iki ülke ve bunu dibine kadar kullanan, dünya'nin co2 egsozu olan abd'nin hükümet olarak bahaneler öne sürmesine, süper bir yanit var haberde, 95.000 bilimadaminin ortakla$a çali$masi, oxford üniversitesi bünyesinde, devami icin
    ilerleyiniz..

    http://www.ntvmsnbc.com/news/306866.asp?0m=b12t
  • seraların güneş ışığını geçirmesi, fakat ısı kaybını önlemesi sebebiyle terminolojiye bu isim geçmiştir. evinde oturup, "ya bu kış da hiç kış gibi geçmedi" diyen ve ya ne kadar da güzel duruyor şu cam binalar, her tarafa bunlardan yapılsın diyen insanlar için henüz ürkütücü tarafları görülmemiş olan etkidir. şöyleki küresel ısınma sebebiyle, buz dağlarının erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesi, güney tarafta çölleşmenin artması vs...beterin de beteri; müziğin sesi arttıkça insan daha da sağırlaşır, daha da sağırlaştıkça müziğin sesini daha da açmak zorundadır mantığıyla birebir benzerlik gösteren karbondioksit artışının, felaketle sonuçlanacak bir düzeye gelebileceği... asıl mesele ise, karbondioksit miktarının kendi kendine canı sıkılıp da artan bir şey olmaması ve insanların bunu görmezden gelmesi. hepimizin ilkokulda öğrendiği bir bilgi vardır ki, fotosentez olayı, karbondioksiti bitkiler kullanırken, her hün azalan orman sayısını düşündüğümüzde, orman baltalamak=insanın kendini baltalaması anlamına gelmektedir. aynı zamanda petrol ve gaz yakımının ne tür bir tehlike olduğu da her ilkokul mezunun bildiği bir şeyken. (hatırlatmak mı gerekir illaki; kömür, petrol vb içindeki karbon yakıldığında karbondioksite dönüşmektedir) kömür yakmayalım da, ne yakalım diye düşünecek kişilere de ayrıca belirtmek gerekir ki, karbondioksit üretmeyecek yakıt türleri de vardır (rüzgardan, dünyanın iç ısısından, nükleer füzyondan, güneş enerjisinden vs...)varsa neden kullanılmıyor, adamların bir bildikleri var elbet diyenler için de, kullanılmamsının tek sebebi, zaman ve para harcanacak olması ki tek cevabım olabilir.kimi ülkelerin barış adına yatırım yaptıkları silah endüstrisinin yanında da, insanlığı korumak adına yapılacak daha ucuz ve daha başarılı bir girişim olacağı kaçınılmaz bir gerçektir.
hesabın var mı? giriş yap