• "bir yazar ilk yapıtında nasıl olgunlaşır?" sorusunu sorduran, albert camus'nün birden ve erkenden olgunlaştığının göstergesi olan denemesidir.
  • camus'nun, l'envers et l'endroit adlı kitabının türkçedeki hâli olmakla beraber aynı zamanda bir sözlük yazarının mahlasıdır. aslında mahlasın orijinali tersi ve yuzu'dur; fakat sözlük bizleri buraya yönlendirmektedir. bu giriş faslından sonra kuru fasulyenin faydalarına gelmek gerekirse...

    kendisi, yaklaşık dört yıldan beri hayatımda olan bir dosttur. aynı zamanda kendimi yakın hissettiğim ve hatta kendim gibi bulduğum nadir insanlardandır. mesela onun da insanlarla arası pek iyi değildir, mesela o da zaman zaman inzivaya çekilmek ister* ve mesela o da kendine dair gerçeklerin farkındadır. bundan dolayı da umutsuzdur. gel gelelim ayrı şehirlerde yaşamamızdan mütevellit kendisiyle çok nadir yüz yüze görüşebilmekteyizdir. işbu vaziyet ise artık canımı sıkmaktadır.

    mahlası gibi bir insandır. "bir ben vardır bende, benden içeri," sözlerinin karşılığıdır ve son olarak: aynı şehirde yaşamak istediğim insandır.
  • albert camus'nün yirmi iki yaşında yazmış olduğu deneme türündeki kitaptır. kitap beş ana bölümden oluşmaktadır (açıklama ve önsöz kısmı haricinde).

    --- spoiler ---

    alay bölümü

    "ölüm herkesin başında, ama herkesin ölümü kendine göre."

    ruhta ölüm bölümü

    "insan kendi kendisiyle karşı karşıyadır artık: hadi mutlu olsun da görelim!"
    --- spoiler ---
  • albert camus'ün ilk eseri, denemesi. albert camus'a hayranlık duymak için bu yazıyı kaç yaşında yazdığına bakmak yeterlidir. tabi büyük kafaların hemen hemen hepsi böyledir. hatta camus diğerlerine göre geç bile kalmış denilebilir.
    bunun dışında camus'un diğer eserlerini de okumuş olanlar fark eder ki bu eser camus'un bütün eserlerinin temelimi oluşturur bir nevi. buradaki düşüncelerin bütün yansımaları farklı şekillerde diğer romanlarında görülebilir.
  • “ne zaman dünyanın derin anlamını sezer gibi olduysam, onun basitliği şaşırttı beni.” **

    (bkz: occam'ın usturası)
  • yirmi iki yaşında kitap yazmaya çalışan bir denemeci olarak bana cesaret veren ve korkusuzca yazmamı sağlayan adamın kitabıdır. insanlar camus yirmi iki yaşında bu kitabı çıkardığında '' ne görmüş geçirmiş, hayatla ilgili ne bilgisi olabilir'' gibi ön yargılarla yaklaşmışlar mı bilmiyorum ama bana bunları umursamamayı öğretmiştir.
  • rastlantı ile zorunluk aynı paraya sığar ve yüz olurlar.

    yaşam olan yaşam -kazandıran, hazlı, alışıldık- ile yaşam olmayan yaşam -sıkıntı, delilik, utanç, korku, belirsizlik ağırlıklı- birlikte tüm yaşamımı oluşturuyor. biri ötekinden kaçırtıyor, biri berikine çekiliyor, ama ikisi tek örgü. anlamalıyım ki kara yaşam da zorunlu, bir şekilde gerekli, değerli. ola ki kara yaşamdan süzme yaşam biriktiriyorum. beride alışıldık biçimler o kadar çekici ki. daha dün gece, kendimden habersiz, kara zamanlarımda bir anlatım bulmanın bana iyi geleceği, bir itiraf gibi dilime dolandı. ne demek, üretmek anca yüksek çağlarımda olabilsin? hep yerdiğim madde bağımlısıymış gibi? of, yol yürümek, dururken ileri bakmak, kara ve ak anımsamak... sıkıntıya karşı sıkıntı görevi gibi, yokluktan tokluk çıkarmaya kalkışmak.

    (bkz: yazı tura)
    (bkz: doyumsuz), soluksuz
hesabın var mı? giriş yap