• the rootsun yeni albümünün adı.
  • (bkz: tippingpoint)
  • ilk gördüğümde zihnimde "bahşiş noktası, bahşiş verilen yer" gibi bir anlam uyandırdıysa da, tipping point aslında "kritik kütle/miktar"* veya "bardağı taşıran son damla" ile eşanlamlı sayılabilecek hoş bir kavramın ingilizcesidir. "devrilme noktası" olarak türkçe'ye kazandırabileceğimiz bu terim, orijinal olarak epidemiyolojide "bir salgın hastalıkta virüsün kritik bir kitleye ulaştığı, hasta insan sayısında ani bir yükselişin izlendiği, "hasta sayısı/zaman" grafiğinin erekte olduğu, hastalığın salgına dönüştüğü an" anlamını taşırmış. epidemiyolojiden ödünç alınan (ve daha sonra geri verilmeyen) bu kavramın kullanımı zaman içerisinde diğer alanlara da yayılmış, ve de genel olarak ufak hareketlerin ve değişikliklerin belli bir seviyeye ulaşılana kadar sistem üzerinde fark edilir bir tesir yaratmaması, fakat o kritik seviyeye ulaşılmasının akabindeki küçük bir eylemin ya da hareketin sistemi "devirmesi", büyük bir etkiye yol açması fikrini temsil etmeye başlamış.

    2003 ilkbahar/yaz sezonunun en favori, en revaçta klişelerinden biri olan tipping point (donald rumsfeld tarafından 7 nisan 2003'te ırak halkının işgal kuvvetlerine bakışının* zaman içerisinde değişeceğini ifade etmek için bile kullanıldı), ilk olarak scientific american'ın ekim 1957 sayısında university of chicago siyasi bilimler profesörü morton "the g man" grodzins tarafından ırk ayrımcılığı bağlamında dile kazandırılmış; 40 yıl kadar kıyıda köşede kaldıktan, "critical mass", "boiling point", "turning point" gibi sinonimlerinin ve benzerlerinin gölgesinde kaldıktan sonra, malcolm gladwell'in 1996 yılındaki "the tipping point" isimli new yorker makalesi (ki şu adreste okuyabilirsiniz: http://www.gladwell.com/…6/1996_06_03_a_tipping.htm), ve bu makaleden yola çıkarak yazdığı "tipping point: how little things can make a big difference" isimli kitabının yayımlanmasıyla bu makûs talihini yenmiştir. lakin, popüleritenin doruklarında dolaşan bu terimin de artık miyadını doldurduğunu, hatta tipping point'in aşırı kullanımının bir tipping point'e ulaştığını düşünmemek elde değil. yine de, artık ingilizce makale ve romanlarınızda "`the straw that broke the camel's back", "büyük bir değişikliğe yol açan küçük eylem" gibi bir kavramı ifade etme ihtiyacı duyduğunuzda, siz de gönül rahatlığıyla tipping point'e sığınabilirsiniz. iyi günlerde kullanın, kullandıkça beni hatırlayın.
  • gladwell'in kitabinda gecen konseptlerin eksi sozluge uygulanabilirligi de merak konusudur kanimca. mesela eksi sozluk hizla yayilan bir salgin gibi ele alindiginda eksi sozlugun "tipping point"u ne olmustur? sozlugun "connector"lari, "trendsetter"lari, "maven"lari, "salesman"leri var midir, varlarsa kimlerdir? (evet, vardirlar). "the law of the few" sozluk icin ne kadar gecerlidir? (epey gecerlidir, 20 80 pareto rule). karma sistemi ve cesitli istatistik kategorileri bu kisileri belirlemede bir olcu olabilir mi mesela? (bilmem, belki). 150 sayisinin eksi sozluk toplumu icin de bir sihiri var midir? (bence pek yok, olsa olsa ortalama sozlukcunun badilerinin sayisi 150'yi asmaz belki)

    eksi sozluk yazarlari icinde bulunduklari online ve/veya offline ortamlardan ve baglamlardan (the power of context) entarilerini dikerlerken nasil etkilenirler? eksi sozlugu kalici, yapiskan (sticky) kilan ve mudavimlerini ona baglayan faktorler nelerdir? dogrudan pazarlamacilar ve reklamcilar eksi sozlugun populerliginden yararlanip trendleri yakalayabilirler mi? yoksa cabalari ters tepebilir mi? (no kitty!) yazar sayisinin giderek artmasi spam etkisi yaratir mi? ailton bu sene gol krali olur mu? fenerbahce futbol takimi avrupa kupalarinda basariyi nasil yakalar? muasir medeniyet seviyesi nedir? ne zaman adam oluruz? soganlar ne zaman pembelesirler?

    gladwell'in sigara "sorunu" icin fikirleri ise kisaca soyle ozetlenebilir: bugune kadar yapilageldigi uzere genclerin sigaraya baslamalarini onlemeye calismak (reklamlarla, akilci telkinlerle, kampanyalarla vesaire) beyhude bir cabadir. "cool" veya "asi" takilmak isteyen ergenler icin sigara cok cekici ve dolayisiyla bulasicidir. onun icin birakiniz, gencler denesinler. onemli olan sigara deneyimlerinin bagimliliga donusumunun onune gecebilmek. ilk deneyimden sonraki ilk uc yilin kritik oldugundan dem vuruyor gladwell. kitapta bahsi gecen bir oneri, birim sigara ve (dolasiyla birim paket) basina nikotin miktarinin dusurulmesi. nikotin aliminin bagimliga donusmemesi icin insandan insana degisebilen esik noktalarindan (tipping pointu boyle cevirdim bu baglamda) yararlanilabilir diyor bay gladwell.

    (bkz: airwalk)
  • gladwell'in "the power of context" bolumunde ornegini verdigi "the divine secrets of the ya-ya sisterhood" romaninin populerlesmesinde onemli rol oynamis kitap klubu gruplari ve bunlarin uyelerinin toplantilariyla, eksi sozlukculerin hepsine veya bir kismina acik zirveler arasinda da paralellik kurulabilir efendim. iste bundan oturu summitz ve sub-etha network gibi araclar ve diger resmi olmayan zirveler, eksi sozluk uyelerinin sosyal kenetlenmelerinde "tipping point" vazifesi gormusler ve guzel bir "power of context" (baglamin gucu) ornegi teskil etmislerdir diye spekulasyonda bulunayim. burada da keseyim artik, yeter.
  • icinde dont say nuthin' olan album bence enfes bir album ayni zamanda
  • gladwell'in muhtesem bir firsatcilik ornegi gostererek populerlestirerek kendisini populerlestigi kavram.

    tipping point, cascades ve saire sosyal bilimlerde -ozellikle de agent based modeling denen birey temelli modelleme yaklasimini kullanan kisilerce uzun zamandir sosyal olaylari aciklamak icin kullaniliyordu. nobel sahibi thomas schelling 1978 yilinda "micromotives and macrobehavior" isimli kitabinda (benim bildigim kadariyla) bu "tipping" mekanizmasini kullanmisti -ki biz direk "schelling's tipping model" diye biliyoruz bu olayi. daha yakin ornekler icinde eski dogu blokunda anti-sovyet protestolari aciklamasi var. bayagi kapsamli ve gelistirlimis kullanimi timur kuran'in private truths public lies kitabinda var. ayrica furyalari (bkz: #8201771)* aciklamak icin kullanildigi da vaki.

    diyecegim o ki, bu gladwell denen adamin akademide ne zamandir kullanilan kavrami ve hatta ornekleri alip daha basitce yazip populerlestirip bunun kaymagini yemesine gicigim. onun su makalede gecistiriverdigi thomas schelling'e ben burada sapka cikartiyorum, timur kuran'a goz kirpiyorum.
  • the roots günümüzün en heyecan verici gruplarından biri olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. yayımlanmasından* bu yana henüz 2 yıl bile geçmemesine rağmen şimdiden bir rap klasiği olmayı başardı "the tipping point.

    açılıştaki 7 küsür dakikalık star/pointro görkemli bir giriş: "i love you for who you are" gibi basit bir sözün bu kadar etkileyici olabileceği hiç aklıma gelmezdi. gitar, davul, bas ve klavye gibi enstrümanların kullanımı günümüzdeki çoğu rock grubunun yaptığından daha başarılı. bir sonraki i don't care güçlü vuruşları ve funky vokalleriyle harika bir single. peki ya don't say nuthin', boom!, duck down!, stay cool? ben böyle rap albümü hiç dinlemedim. 45 dakikalık, 11 şarkılık albümün her parçası birbirinden iyi; hem güçlü single potansiyeline, hem de müthiş orkestrasyonlara sahip. grup en büyük zorluğu burada yaşamış olmalı; klibi hangi şarkıya çekersen, diğerleri ondan daha güçlüymüş gibi geliyor. ama "the tipping point" radyolarda çalınmaları için bestelenmiş şarkılardan oluşuyor olmaktan uzak; her bir parçada zekice sözler, dahice tınılar ve güçlü bir müzik var. her şeyden öte, müzik var ortada; piyasadaki çoğu rap sanatçısının yaptığı gibi sürümden kazanmak için yapılmış ortaya karışık şeyler yok. soul'un, funk'un, caz ritmlerinin, rock & roll'un, gitarın, trompetin, piyanonun, davulun ve harika vokallerin kullanımıyla "the tipping point" 2010 yılında bilumum müzik dergisinin yapacağı son 10 yılın en iyi albümleri listelerinde başa güreşecek bir yapıt.
  • (bkz: kivilcim ani)
hesabın var mı? giriş yap