the wall live in berlin
-
konsere yaklasık 200.000 insanın katıldıgı tahmin ediliyor. konser onceden berlin duvarının bulundugu potzdamer meydanında oldu. yapay bir duvar yıkılarak tansiyonun arttıgı konsere brayn adams, paul carrack, the band james, galway, the hooters, cyndi lauper, ute lemper, joni mitchell, van morrison, sinead o connor, the scorpions, marienne faithfull, tim curry, albert finney ve snowy white katıldı.
ayrıca sovyet ordu orkestrası, dogu berlin radyo orkestrası ve korosuda konsere katıldı. tum orkestralar michael kamen tarafından yonetildi. -
bu konseri canlı olarak izlemiştik türk televizyonlarından, yanlış hatırlamıyorsam. ki yanlış hatırlamıyorum sanırım. duvarın yıkılmasına sevindiğimiz ama "duvarlar yıkılıyor" edebiyatından yaka silktiğimiz bir dönemdi. kritik bir konserdi. birincisi roger waters başrolde olsa da bir pink floyd konsepti vardı, bir his karmaşası yaratsa da totalde yeri ayrı idi yani. ikincisi tam da duvar yıkılıyordu işte, daha nasıl örtüşebilirdi ki konseptler? özellikle doğu'daki almanların sevincini görüp de etkilenmemek mümkün değildi. ve son olarak canlı bir konser izleyecektik, yıllardır kasetten, plaktan dinlediğimiz şarkılar canlı olarak karşımızda olacaktı, kesintisiz. hadise büyüktü. ama tam yerine oturmayan bir şeyler vardı. line up'la alakalı değil. daha derinde bir şey. evet olaya itirazımız yoktu ama konseptin bu derece abartılması bir burukluk yaratıyordu. tamam, duvar yıkıldı, iyi de oldu, insanlık dışı bir olay. bir tür sosyalizm de yıkıldı, bu da olması gereken bir şeydi. ama tüm dünyada kutlanan aslında kapitalizmin zaferi ve bir tür sosyalizmin değil, solun ölümüydü, mezarın derin kazılmasıydı, çivilerin sağlam çakılmasıydı, yaşanan buydu, pompalanan hava buydu. neyse, bu muhabbetlere derinden girecek değilim ama atmosfer bu olunca konserin tadını çıkaramadığımızı (biz derken, bunu da tarif etmek uzun sürer) söylemeliyim. tabii esas iç sıkıntısını yaratan şey, böyle bir atmosferi taçlandıran "olayın" bir pink floyd konseri gibi sayılması, daha doğrusu roger waters'ın başrolde olmasıdır. sanki şöyle deniyordu: son tuğlayı da o çok sevdiğiniz the wall ile koyuyorum, var mı dahası? özetle: konseri izlerken hiç de heyecanlanmamış, sevdiğim bir takımın küme düşerkenki son maçını izler gibi olmuştum neredeyse. evet o takımı sevmeye devam edecektim, küme düşerken bu kadar büyük bir kalabalığın izlemeye gelmesi de hislendirici bir durum, manzara gerçekten etkileyici, hepimiz hep bir ağızdan bağırıyoruz, alkışlıyoruz, ama şampiyon filan da olmadık yani. izlediğim pink floyd/roger waters konserleri arasında en az bırakanı da bu olmuştur herhalde.
-
roger waters in sahne hakimiyetinin ve yeteneginin muzikle sinirli kalmayip tiyatroda da nerelere uzanabilecegi konusunda harika bir ornektir bu konser.filmden alinmis sahnelerin birebir canlandirilmasi ve performansin orijinal kayda cok yakin olmasi dikkati ceken ogelerden..zamaninin en buyuk eventlerinden olmasinin yani sira rockseverlere de bir gorsel basyapit kazandirmasiyla da gonullerde taht kurmustur..sovyet kizilordu orkestrasinin performansi o donemde kendisinden beklenen ihtisamda olmayip bol senkop kacirsalar da(ki bu anlarda roger amca ters ters bakmaktadir onlara)genel olarak konserin ruhuna uygun bir secim olduklari icin hos gorulmustur.
-
dün edindiğim ve izleyen kalabalık itibariyle sizi kolaylıkla şaşkınlığa sürükleyecek harika konser.
çalınan şarkılar şunlardır;
in the flesh
the thin ice
another brick in the wall pt. 1
the happiest days of our lives
another brick in the wall pt. 2
mother
goodbye blue sky
empty spaces
young lust
oh my god - what a fabulous room
one of my turns
don't leave me now
another brick in the wall pt. 3
goodbye cruel world
hey you
is there anybody out there
nobody home
vera
bring the boys back home
comfortably numb
in the flesh
run like hell
waiting for the worms
the trial
the tide is turning
mother'daki sinead o'connor ve grubuyla roger waters düeti, sovyet ordu orkestrasının bring the boys back home'da roger waters'a eşlik edişi muhteşemdir. çok da ilginç bir konserdir dekor ve ilerleyiş itibariyle. comfotably numb'da sahneye ambulans çıkması, hemen ardından in the flesh'te elemanların limuzinle sahneye çıkması gibi. ama koskoca sovyet ordu orkestrası çıkmış zamanında o yeni yapılanan almanya'ya daha ne olsun da dedirtir açıkçası. sonuçta 1990 yılında gerçekleşen olay 114 dakikalık muhteşem bir tiyatro oyunudur. müziğin kimi zaman saman altından kimi zaman doğrudan yaptığı ders verme, mesaj gönderme olayını gerek görsellik gerekse şarkıların söylenişindeki vurgu itibariyle en iyi şekilde gerçekleştiren olaydır. -
görsellik açısından pulse'ı gölgede bırakan bir konserdir. neden bilmem kimse pek bahsetmez, fazla konuşulmaz, pulse herkesin dilindeyken böylesine bir şölen atlanır. belki de pink floyd'dan ayrılmanın faturasıdır roger waters için. diğer konserler açısından ise kanımca zaten bir rüyadan ibarettir.
sadece şu görüntüler bile insanın ağızını açık bırakmaya yeter;
http://www.youtube.com/watch?v=pzfg0-3_wya -
konser sırasında oluşan bütün ses aksaklıklarının video/dvd de paul carack sesi ile kapatıldığı ihtişamlı ve bir o kadar anlamlı konser.
-
bana bir konsere neden gitmek gerektiğin öğretmiş, izledikten sonra ilk defa hayatımda "demek ki bazen konserlere gitmek gerekirmiş" dedirten konser olmuştur.
-
elbette bu konsere de gidememiş ve tv'den izlemiştik.
geç saatlerde yayımlanmıştı. 100 yıl önceydi galiba. -
muhteşemdir. küçükken babam raksotekten çıkan video kasetini almıştı da dönüp dönüp izlerdik. geçen yıl tekrar izledim hala hastasıyım.
ama bu video kaset yüzünden ben the wall albümünün berlin duvarının yıkılışı için yazılmış bir şey olduğunu sanarak yaşadım bir süre, o konuda acım ve utancım derin, gerçekleri nasıl öğrendiğimi anlatmak dahi istemiyorum.
konserin yapıldığı ve ardından video kasetinin ortalarda dolaştığı o yıllarda (80ler) benim gibi henüz çoluk çocuk olan insanlar için bu konser "berlin duvarının yıkılışı hey hey" sevincinden başka bir anlam ifade etmemekte, o dönemde çok doğal olarak "solun, sosyalizmin de duvarla birlikte yıkılışı" mesajı biz körpe beyinlere çoğunlukla ulaşmış bulunmamaktadır aslında. o bakımdan yapıldığı dönemde nasıl "lanse edilmiş" olursa olsun, belli bir yaşın altındakiler için her şeye rağmen "duvarların yıkılması" konseridir. -
roger waters bu konseri yapmasının gerekçesi olarak, berlin duvarı'nın yıkılmasının ardından evine gelen "duvar yıkıldı, siz bu konuda bişey yapmayacak mısınız?" içerikli telefonlardan bahsetmişti.
kaynak: hafıza.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap